Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

AK Parti’nin CHP’yi Karıştırmaya İhtiyacı Var mı?

Erdoğan’ın 2023 Seçimleri öncesinde muhalefeti sıkıştırdığı kısır bir adaylık tartışması olduğundan söz ediliyor. Elbette Erdoğan ve devasa propaganda mekanizması ülke yönetme konusunda siyasi rakiplerinden daha mahir olduğunu ortaya koymak için kendi maharetini anlatmanın yanında, muhalefetin beceriksizliğini de sürekli tekrar ediyor. Bunun bir boyutu da muhalefetin iç iktidar kavgalarıyla uğraşmaktan memleketin sorunlarına odaklanamadığı vurgusunu yapmak. Hatırlatayım, depremin hemen ardından Akşener’in masadan kalkmasıyla sonuçlanan güç mücadelesi sonucunda Erdoğan, iktidarının deprem sonrasındaki tüm beceriksizliğine rağmen kendisini muhalefete göre ehven-i şer kılacak şu cümleleri sarfetti: 

Bu dağılmanın olduğu anda biz neredeydik? Dolmabahçe'de biz 110 kadar ilim adamıyla partimizin bu konudaki yetkili bakanlarıyla toplantı halindeydik. Çünkü biz can derdindeyiz. Türkiye'de bir deprem olayı var. Felaketlerin felaketi bir durum var. Ve biz bu felaketi nasıl önleriz, nasıl bir an önce bu enkazı kaldırırız ve bunların yerine de halkıma dediğim gibi, bize 1 yıl müsaade edin… 

Biz can derdindeyiz, bunlar ise mal derdinde.

Muhalefetin içindeki adaylık çekişmesinin iktidar tarafından harlandığına hep beraber şahit olduk elbette. Ancak, muhalefetin içindeki adaylık çekişmesi iktidar tarafından değil, aynı koltuğa talip olan muhalif siyasetçiler tarafından başlatılmıştı. Yani iktidar, olmayan bir kavgayı başlatmadı, muhalefetin içinde zaten halihazırda var olan bir kavgayı daha da ateşledi. Nitekim bu, siyasetin doğasıdır: Rakibinin yumuşak karnına yumruklar sallarsın. 

Peki, bunun sonucunda ne oldu? Muhalefet toplumun gerçek sorunlarını konuşmak ve onlara dönük yalın ve gerçekçi çözüm önerileri geliştirmek yerine, seçim çoktan kazanılmış gibi adaylık ve koltuk pazarlığına girişti. Sonuçta bu görüntü, iktidarın propaganda aygıtına muazzam bir malzeme verdi. TRT dahil olmak üzere tüm kanallar tam 11 koalisyonun kurulduğu 90’ların “istikrarsızlığı”nı anlatan belgeseller yapıp topluma muhalefetin parçalılığına karşı Erdoğan’ın tekliğini tercih ettirdiler. 

Buradan nereye gelmek istiyorum? Elbette CHP Kurultayında yaşanan o malum tartışmaya… Kurultaydan birkaç gün önce Ankara’ya gittiğim andan itibaren CHP içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı yarışını ve bu yarışın yarattığı gerilimi gözlemledim. Nitekim henüz kurultay toplanmamışken, Perşembe akşamı katıldığım bir televizyon programında Erdoğan’ın yine 2023 Seçimleri öncesinde olduğu gibi bu yarışı kızıştıracağını, ancak bu oyuna gelip gelmemenin CHP’nin elinde olduğunu, fakat görünürde bu yarışın çoktan başladığını gözlemlediğimi belirttim. Bu ifadelerime karşı yayında bulunan CHP’li eski bir belediye başkanı, partide böyle bir çekişme olmadığını ve bu gündemi AK Parti’nin dayattığını ifade etti. Buna karşı ben de olgusal gerçekliği reddetmenin sorunu çözmeyeceğini, aksine arttıracağını, böyle giderse çok yakın bir zamanda bu çekişmenin kamuoyu önünde bir çatışmaya neden olacağını belirttim. 

Sonuçta iki gün sonra hepinizin malumu olan o tartışma yaşandı. Kamuoyunun önünde yaşanan bu tartışmanın kendisi dahi başlı başına büyük bir iletişim faciasıydı. Ortada bir kasıt yoksa bile Mansur Yavaş’a konuşma yapması için alelacele bir saat önceden haber veren bir parti, hele de bütün kurultay boyunca “yeni kurumsallaşma” vurgusu yapılmışken, kurumsallaşıp ülkeyi yöneteceğine toplumu nasıl ikna edebilir? Ya da yine bütün kurultay boyunca “Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar, ama yemezler” mesajı verilmişken partinin iki potansiyel –ve birbiriyle bunun için yarışan- Cumhurbaşkanı adayını bütün toplumun önünde karşı karşıya getiren bir parti, nasıl kavgasız-dövüşsüz ülke yönetebileceği algısını güçlendirebilir? 

Üstelik bu tartışma, basit bir konuşma yapma ya da yapamama kavgasının ötesinde… Yukarıda da ifade ettiğim gibi bu, bir Cumhurbaşkanı adaylığı yarışı. İmamoğlu’nun bu konudaki niyetini zaten biliyoruz. Ancak Yavaş da, hem de partinin politikalarını eleştiren bir görüntüyle bu konuda toplumsal rıza üretmeye çalışıyor. 

Yavaş, bu doğrultuda Özgür Özel’in de olduğu iki toplantıda önemli çıkışlar yaptı. İlk olarak, Ankara İl Danışma Kurulu Toplantısı’nda HDP ve HÜDA-PAR’ı kastederek şöyle dedi:

Milli Bayramlarımız kutlanıyor, kutlamayan iki tane parti var! Eğer biz Milli Bayramlarımızda, Dini Bayramlarımızda ortaklaşamıyorsak burada bir sorun var.

Bunlara da ben mesafe konması gerektiğini düşünüyorum.

Ardından ise kurultayda sitem ettiği o konuşmasında bu sefer de yine aynı aktörleri kastederek şunları söyledi: 

İstiklal Marşımızla, bayrağımızla problemi olanlarla mutlaka araya mesafe konulmalıdır.

Bunların "Yunan Kazansın" diyenlerden hiçbir farkı yok!

Burada önemli bir soru beliriyor: Genelde ülke siyasetine dönük çıkışlar yapmayan Mansur Yavaş’a bir anda ne oldu? Ne oldu da partisinin politikasının aksine savrulan bir görüntü çizmeye başladı? 

Benim görebildiğim kadarıyla Yavaş, CHP’nin adayı olamaması durumunda CHP’nin adayıyla yarışacağı bir formüle meşru zemin yaratıyor. Yani Yavaş, böyle bir durumda; 

1- Partinin “HDP’yle yakınlığı”ndan rahatsız olduğunu ve bu yüzden adaylık yoluna çıktığını ifade ederek CHP’nin HDP’yle yakınlaşmasından rahatsız olan muhalif tabanı hedefleyecek.

2- Cumhur İttifakı’nın HÜDA-PAR’la kurduğu ittifaktan rahatsız olan iktidar seçmenini hedefleyecek.

3- “Bunları neden CHP’deyken eleştirmedin” sorusu sorulduğunda “Hem de Genel Başkan varken eleştirdim” diyebilecek. 

Dolayısıyla iş buraya varır ve CHP’li yöneticiler inatla olgusal gerçekliği reddederse Özel-İmamoğlu-Yavaş senteziyle bir merkez parti görüntüsü çizen ve yerel seçimlerde seçmenden onay alan CHP’nin bu sentezi çatırdayacak. Seçmenin yerel seçimlerde verdiği “Madem ülkeyi yönetmeye talipsin, haydi bana kendini kavga gürültü çıkarmadan ispatla” mesajını almamış bir görüntü çizecek. Böyle bir görüntüde “AK Parti’nin mikserine ne hacet” demeden edemiyor insan…