Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Tam yerine rast geldi, manzara oldu!

“Hayat bize daima, o an için tam ihtiyacımız olan öğretmeni verir.

Buna her sinek,

Her talihsizlik,

Her kırmızı ışık,

Her trafik sıkışıklığı,

Her rahatsızlık veren yönetici (veya iş arkadaşı)

Her hastalık,

Her kayıp,

Her neşeli an veya depresyon anı,

Her bağımlılık,

Her çöp parçası,

Her nefes dahildir.

Guru, içinde bulunduğunuz her anın kendisidir.”   

Chorlotte Joko Beck’in bu sözünü okuduğumda tam kalbimden vurdu. Hani öyle bir ana denk gelir ya bazı şeyler… 

İşte tam yerine rast geldi, manzara oldu… 

Hayatta başımıza gelen şeyler için genelde suçlama içinde oluyoruz. İyi bir şeyler olduğunda da ya şans diyoruz ya da çok iyi şeyler yaptığımız için ödüllendirildiğimize inanıyoruz. 

Yani, kötü bir şey yaşadıysak bu bizim cezamız oluyor. 

Uzun süre buna çok inandım. 

Hele de anne olduktan sonra… 

İlk yavrumun bir çok sağlık sorunu ile doğması ve sonradan gelişenlerle, ömrünü sıkıntı ve engellerle geçirecek olması elbette benim suçumdu! Böyle düşünüyor, hissediyordum. 

Yıllar boyunca başkalarının beni yaralamasına lüzum yoktu. Çünkü, o hançeri her fırsatta yüreğime ben sapladım. 

Kim bilir kimlerin canını yakmıştım ki, yaradan beni cezalandırmıştı. 

Ne kadar acımasız hatta kibirli bir düşüncedir bu. 

Çok üstenci bir bakış. 

Bir taraftan da aslında bu düşünce tarzı bir avuntu… 

Yas tutmanın başka bir çeşidi… 

Evladın bildiğimiz normallerin içinde olmayacaksa, sen de artık normale dönemezsin. Bunu bir hapishane gibi düşünün. 

Suçlusun cezalısın ve özgür insanların hakları senin için artık yok!

Tanıdığım bir çok engelli annesi bu duygu içerisinde. Tek başına sağlıklı da olsa bir evlat sahibi olmak zaten zorken, sürekli bir vicdan muhasebesi içindeyken, bilinmeyenle savaşmak, her gün başka bir cephede bulmak kendini bunu daha da zorlaştırıyor 

İçten bir kahkaha bile suçlu hissettiyor. Çünkü o annenin yasını bitirme gibi bir durumu olamaz. 

‘Anne’ olma hali nasıl kutsallaştırılıyorsa, -ki bu konu da uzun bir yazıyı hakeder bence- ‘Engelli’ annesi olunca bir anda daha da kusursuz olmanız gereken bir alanda buluyorsunuz kendinizi… 

İsyan etmeye, yorulmaya hakkınız azdır. Ne yapacaksınızdır ki, Rabbim bu sınavı vermiştir. Ve bu sizi sevdiği içindir. Allah sevdiği kulları sınar çünkü. 

İşte bir üstenci bakış daha. 

Evet başımıza hiç arzu etmediğimiz şeyler geldi. Sağlıkla, evlatla, işle, aşkla bazen de anne ve babamızla sınanıyoruz. 

Böyle garip, bazen dram, bazen komik, bazen de traji komik bir döngü hayat. 

Zor mu? 

Ya, ne diyorsun? 

Yok artık bu kadarı da olmamalı dediğin kadar zor.

Biracık da olsa bakış açımızı değiştirdiğimizde, yaşadıklarımızın bir ceza değil de, bazen yeni bir şey öğrenmemiz gerektiği için, hem kötü de hem de iyi de içimizi aydınlatacak bir kandil bulabileceğimizi keşfedebildiğimiz ve hayat denen bu deryada, suyun yüzeyinde kalmak kadar, dibinde de nefes alabileceğimizi öğrenebiliyormuşuz. 

Tam da bunu öğrenmeye başladığımda yazının başındaki sözlerle karşılaşmıştım. 

Son bir haftadır oğlumla ilgili can sıkıcı bazı durumlar yaşıyoruz. Yorgunum… Hiçbir şey düşünmeden, endişe etmeden öylece kalmak istiyorum. Belki de biraz aptallaşmak. 

Bu durum da geçici biliyorum. Bir şekilde yoluna girecek. Olması gerekenler olacak. Ve ne olacaksa da, bir şekilde hayat bizi buna hazırlayacak. 

Derin bir nefes alacağız ve devam edeceğiz. 

Çünkü, 

“Hayat bize daima, o an için tam ihtiyacımız olan öğretmeni verir.

Buna her sinek,

Her talihsizlik,

Her kırmızı ışık,

Her trafik sıkışıklığı,

Her rahatsızlık veren yönetici (veya iş arkadaşı)

Her hastalık,

Her kayıp,

Her neşeli an veya depresyon anı,

Her bağımlılık,

Her çöp parçası,

Her nefes dahildir.

Guru, içinde bulunduğunuz her anın kendisidir.”