Ekonomisi, neredeyse tamamen yabancıların eline geçmiş, yarı sömürge durumuna düşmüş, en seçkin kadrolarını cephelerde şehit vermiş, tarlayı ekip biçecek erkeklerinin sayısı azalmış, yüzde 90’ı kırsalda yaşayan ve bir o kadarı okuma yazma bilmeyen bir siyasal, toplumsal, ekonomik yapı devralmıştır
Cumhuriyet Osmanlı’dan. 1800’lü yıllar boyunca İngiltere ve Fransa’nın, sonrasında Almanya’nın, Osmanlı Devleti’nin ekonomisi, ticareti, üretimi, iç pazarı üzerindeki büyük etkisi nedeniyle Osmanlı, iktisadi bağımsızlığını, dolayısıyla da siyasi bağımsızlığını önemli ölçüde yitirmiş, yarı sömürge durumuna düşmüştür.
Bu koşullar altında Osmanlı’nın eğitim kurumlarında, ülkenin, devletin tarihine, siyasetine, ekonomisine, toplumsal yapısına ilişkin nesnel, bilimsel, gerçek bilgilerin öğretilmesi, akılcı, sorgulayıcı bir öğretim yönteminin benimsenmesi mümkün pek olmamıştır.
O nedenle Türkler, tarihlerini Osmanlı döneminde değil, Cumhuriyet’le birlikte öğrenmeye başlamışlardır. Türk tarihi;600 yılı aşkın hüküm süren Osmanlı tarihini, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yapılan eğitim reformuyla aşmış, onun çok ötesine geçmiş, çok daha eskilere uzanmıştır.
Cumhuriyet’le birlikte Osmanlı öncesini, Selçukluları, Anadolu uygarlıklarını, Orta Asya’daki tarihsel köklerimizi de içermiş, onlarla da buluşmuştur. O dönemlere, medeniyetlere, devletlere ilişkin çalışmalar, incelemeler, araştırmalar, yayınlar Atatürk döneminde başlamıştır. Atatürk döneminde sahiplenilmiştir.
Bu yüzden rahatlıkla denilebilir ki Türkler; Cumhuriyetle birlikte, Osmanlı öncesini bilinçli olarak ve bilimsel yöntemlerle öğrenmeye, yazmaya başlamışlardır. Bu da Atatürk sayesinde olmuştur. Cumhuriyet’le olmuştur. Ulus devlette olmuştur. Türk Tarih Kurumu (1930) ve Türk Dil Kurumu (1932), bu anlayışın ürünleridir. Tarih, dil, kültür ve yurt, ulus bilincinin de temel unsurlarıdır zaten.
Bu bağlamda bir kez daha yinelemek gerekir ki, hangi siyasal gelenekten olursa olsun, hangi politik görüşten gelirse gelsin, Atatürk karşıtlığı, aynı zamanda açıktan millet, devlet ve cumhuriyet karşıtlığıdır.
Çünkü Atatürk’ün olmadığı bir millet, Atatürk’süz bir devlet, Atatürk’ü yok sayan bir cumhuriyet mümkün değildir. O yüzden Atatürk karşıtları, ister din ticaretine dayansın, ister mezhepçi, ister numaracı cumhuriyetçi, ister ayrılıkçı, etnikçi olsun, ister solda geçinen ve soldan geçinenlerden olsun, ipleri emperyalistlerin elinde olan kişilerdir.
Emperyalizmin maşası, uzantısı, işbirlikçisi olmaktan öteye gidemezler. Bu yalın gerçek tarihte de böyledir, günümüzde de. Hiç değişmez.
Yineleyelim, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığının kimseyi daha Müslüman, daha devrimci, daha milliyetçi yaptığı görülmemiştir. Ama bunların hepsini emperyalizmin maşası yapmıştır.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Atatürk için 21 Kasım 1938'de yapılan resmi cenaze töreninin fotoğrafları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Bu akşam TV'de ne var? 21 Kasım Perşembe TRT 1, Kanal D, Star TV, Show TV, ATV
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Teğmenlerin avukatlarından MSB'ye sert yanıt