Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

Vergide adalet mi?

Anadolu’da ilk isyanlar vergi adaletsizliğine karşı yapılan isyanlardır. Tüm zamanlarda tarih haksız, keyfi  ve adaletsiz vergiler altında ezilen zulme maruz kalan insanların çaresizliğine, haykırışlarına zaman zaman isyanlarına tanıklık etmiştir.

Bir zamanlar yurttaşların rızası olmadan keyfi olarak konulan vergiler yürürlükteydi. Halk 'temsilsiz vergileme' olmaz diye haykırdı. Bu haykırış halkın sesiydi. Despot yönetimler halka karşı koyamadı, böylece halkın mücadelesi galip geldi.

Bu özgürlüğün ve  demokrasinin zaferiydi. Vergide adalet; bütçe hakkının, dolayısıyla demokrasi ve demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazıdır.

Anayasamızın 73. maddesine göre herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.

Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacı ve devletin asli görevidir.

Vergide adaletin olabilmesi için herkesin iktidarı yani gücü oranında vergi vermesi gerekir. Ödeme gücünün adaletli ve dengeli olabilmesi için üç yol vardır.

Artan oranlılık; yani çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınması. Ancak ülkemizde bu durum ters işliyor. Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alınıyor. Nasıl mı? Çok kazanan şirketler muafiyet, istisna, yatırım indirimi, ihracat istisnası, vergi harcaması ve bir ya da bir buçuk yılda çıkan vergi aflarıyla az vergi ödemekteler.

Ödemedikleri vergileri de vergi affına kadar faizsiz kredi olarak kullanmaktalar. Ülkemizde ücretliler ve çalışanlar ise gelir vergisinin %56’sını hiçbir şekilde kayıp kaçak olmadan kaynaktan kesme yöntemiyle ertesi ayın 26’sına kadar ödenmektedir. Oysa şirketler gelir vergisini 15 ay sonra ödemektedirler. Üstelik ülkemizde vergi kayıp kaçaklarının vergi hasılatından daha yüksek olduğu düşünüldüğünde vergide adaletin ücretliler açısından vahim olduğu ortaya çıkacaktır.

Gelir vergisi emeğiyle geçinen ücretlerde artan oranlı ticari şirketlerde de artan oranlıdır. Bu durum çalışanlar açısından adaletsiz bir yapıyı oluşturmaktadır. Gelir vergisinin ilk dilimi %15, ikinci dilimi %20, üçüncü dilimi %27, dördüncü dilimi %35 ve beşinci dilimi %40’dır.

Şirketler için kurumlar vergisi %25’dir. Vergi adaletini sağlamakta ikinci ilke ayırma ilkesidir. Yani emek ve sermaye gelirleri farklı vergilendirilmelidir. Bunun anlamı emek gelirleri düşük sermaye gelirleri yüksek vergilendirilmesi gerekirken tam tersi uygulanmaktadır. En düşük ücret alan ücretliler 5. ayın sonunda %15’lik dilimden %20’lik dilime girmektedirler. Bu nedenle ücretlerinde 6. aydan itibaren iki bin TL’ye yakın bir düşüş yaşanmaktadır.

Çalışanların gelir vergisi açısından vergilendirilirken artan oranlı değil düz oranlı uygulanmalıdır. Bu düz oranda %10 olmalıdır. Bu durumda ücretliler açısından kısmen de vergi adaleti sağlanacaktır.

Vergi adaletini sağlamada diğer üçüncü yöntem ise en az geçim indirimi (özel indirim) maalesef iktidar tarafından bu uygulama iki yıl önce kaldırıldı. Bir kişinin ailesine ve kendisine yetecek gelirinin vergi dışı kalmasıdır. Biz de bu durum özel indirim olarak uygulanıyordu.

Normal olarak demokratik hukuk devletinde diğer bir unsurda dolaylı ve dolaysız vergi ayrımıdır. Dolaylı vergiler harcamalardan dolaysız vergiler gelirlerden alınır. Bir ülkede dolaylı vergi yüksekse o ülkede vergi adaletsizdir. Ülkemizde dolaylı vergiler %75’i dolaysız vergiler ise %25’dir.

Vergilerin % 75’ni yoksul halk ödemektedir. Oysa Avrupa Birliğinde dolaylı vergi %25 dolaysız vergiler %75’dir.