Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Eğitim şart

Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.

Doğduğum köyde o zamanki adıyla ortaokul yoktu. Eğitimimiz için erkenden şehre taşınmıştık. Benim kadar şanslı olmayan köyün diğer çocukları, ortaokul eğitimi için yukarı köye gidiyorlardı. 

Her gün 15-20 kilometre yürüyorlardı. 

Taşımalı eğitim ta o zaman da varmış.

Ama “cızlavet tabanvaylı” bir taşıma modeli ile.

Yürüyüş yolunda sınıf sobasında yakmak üzere sağdan soldan yürütülen “çangalların” hikayesini ayrı yazarım. 

Yıllar sonra köyümün çocuklarının okul için gittiği yukarı köye yolum düştü. Ziyaret sırasında, öğrencisizlikten kapalı olan okulu da gezmek istedim. Gezerken sınıfın birinde evrak dolu bir bavul buldum.

Evraklar öğrenciliğimin çok öncesine, 1960’lı yıllara aitti. İçinde o dönemin geleneksel okul yazışmaları vardı. Gözüme bir küçük defter ve eski yıpranmış karneler ile öğretmenlerin not defterleri ilişti. Not defterinin yazıları hala rahatça okunuyordu. 

Dikkatli bakınca köydeki büyüklerimi, abilerimi, ablalarımı ve diğer köy ahalisini isimlerinden hemen tanıdım. 

İsimler tanıdık gelince merak ettim. Notları daha detaylı incelemeye başladım.

Notlar pek iç açıcı değildi. Genelde zayıf ve orta idi. Biraz daha vakit geçirince bir kaç pekiyi notu gördüm. 

İsimler çok tanıdıktı. Hatta birisi amcamın kızı ile evlenmişti. 

1960’lı yıllarda verilen notları şimdi “yaşam boyu eğitim” dedikleri yaşam döngüsü prensibiyle analiz ettim.

Öğretmenlerin o dönem verdiği pekiyi notunu alan öğrencilerin ileriki hayatlarında çok başarılı olduğunu gördüm. 

Amcamın kızının eşi Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirmiş, çok başarılı bir mühendis olmuştu. Uzun süre kamuda Genel Müdürlük bile yapmıştı. Çocuklarının biri doktor diğeri ise yine babası ile aynı okuldan mezun olup bilgisayar mühendisi olmuştu.

Çocukların başarısında tabi ki amcamın kızının da çok emeği var. O da çok zeki imiş fakat kız çocuğu olduğu için kazandığı kimya fakültesi, başka şehirde olduğundan gönderilmemiş. 

Zayıf notluların genelde eğitime devam edemeyip ya çiftçilik yaptığı ya da büyük kentlere göç edip işçi olduklarını gördüm.

Öğretmenlerimizin verdiği notun kıymetini bilelim. 

Fazladan not istemeyelim. 

Şişirme notun kimseye faydası olmaz. 

Neyse o. 

Cumhuriyet neslinin öğretmenlik mesleği ile yakınlaşması Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanındaki Feride öğretmenin hikayesi ile hayat bulur.

Çalıkuşu romanındaki sefalet birçoğumuzun düşündüğü gibi Anadolu’nun kerbalasında değil, İstanbul’un yanı başındaki Bursa’nın bir köyünde geçiyor. 

Yaşanan bu sefalet büyük devlet adamı Başöğretmen Atatürk’ün devrim politikaları ve eğitim yatırımları ile ortadan kalkmaya başlamış ve zaman içinde de ivmelenerek devam etmiştir.

Atatürk döneminin ilk yıllarında ilköğretim aşamasında özellikle kadın öğretmen ve kız öğrenci sayısında yüzde 400’lere yakın bir artış olmuştur. 

Açılan Köy Enstitüleri ve sonrasında Eğitim Enstitüleri Anadolu insanının modernleşme sürecine katkı vermiştir. 

Eğitim-öğretim hayatına katılımdaki artış sadece nicelik olarak değil, nitelik olarak da kendini göstermiştir.

Prof. Dr. Aziz Sancar, Prof. Dr. Canan Dağdeviren, Prof. Dr. İrem Dikmen Toker devrimlerin en gerçek örneklerinden sadece üçüdür.

Fakülte ve yüksekokullarında daha önce hiç kadın öğretmen yokken, bu sayı 1938 yılında 100’ü geçmiştir. Günümüzde ise kadın akademisyen sayısı, erkek akademisyen sayısının da üzerine çıkmıştır.

Eğitim geniş kitlelere ulaşmıştır.

Dönemin kız enstitüleri, günümüzün kız meslek liseleri, açılarak kız öğrencilerin ekonomik hayata katılmaları sağlanmıştır.

Osmanlıdan kalan Darülfünun'dan başka Mekteb-i Mülkiye, Sanayi-i Nefise Mektebi, Mühendis Mekteb-i Âlisi, Hamidiye Ticaret Mektebi, Orman Mekteb-i Âlisi, Yüksek Ziraat Mektebi, Baytar Mekteb-i Âlisi ve Robert Koleji, birer yükseköğretim kurumu olarak Cumhuriyet'e intikal etmiştir.

Neredeyse medeni dünya ile eş şekilde, eğitim reformlarımız 250 yıldır aralıksız devam ediyor.

Bu reformlar sayesinde dünyadaki 206 ülke içinde ilk 20’de yer alıyoruz. 

Diğerleri nal topluyor. 

G8 ülkeleri arasına da yine vefakar öğretmenlerimizin gayretleri sayesinde gireceğimizden hiç kuşkum yok.

Doğal kaynakları son derece sınırlı olmasına rağmen eğitim reformlarının bir sonucu olarak otomotiv ihracatında, turizm gelirlerinde, sağlıkta, müteahhitlikte ve daha bir çok alanda dünyanın en başarılı ülkeleri arasına girdik.

Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği, 2022 yılı itibarıyla Türkiye’nin en çok fabrikaya sahip 7’inci ülke olduğunu kayıtlara geçti. 

Turizmde Türkiye, 50 milyondan fazla misafir ile Fransa, İspanya ve Amerika’nın ardından 4’üncü sırada yer alıyor.

Dünya Sağlık Turizmi Konseyi verilerine göre Türkiye sağlık turizminde Dünyada 3'üncü sırada bulunuyor.

Dünya Mühendislik Kurumu verilerine göre Türkiye müteahhitlik alanında Amerika’nın ardından dünya 2’nciliğini elinde tutuyor. 

Daha önce sadece incir, üzüm, fındık ile tarım ülkesi olarak anılan Türkiye günümüzde sanayi ürünleri ile tüm alanlarda başarıları ile öne çıkıyor.

Şu an Türkiye’nin birçok alanda dünyanın en etkin ülkeleri arasında olmasına vesile olan beyinlerimizin yetişmesini öğretmenlerimiz ve 250 yıldır devam edegelen ara ara sıkıntılar olsa da eğitim yatırımlarımızdır.  

Bu ara yaşanan sıkıntılar artmış gibi bir hava da yok değil. 

Neyse konudan ayrılıp da Çukurhisar Jandarması ile karşı karşıya gelmeyelim.

Öğretmenlerimiz, tüm olumsuz şartlara rağmen verdikleri doğaüstü emek ve gayret ile ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarıyorlar. 

Günümüzde G20 ülkeleri içinde yer almamıza en önemli katkıyı veren öğretmenlerimiz, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren memleketin kuş uçmaz kervan geçmez köylerinde hem ahalinin hastalıkları ile uğraştılar hem de eğitim feneri olarak vatandaşa ışık oldular.

Büyük aktör Şener Şen’in oynadığı, Yavuz Tuğrul’un yönettiği “Gönül Yarası” filminde de böyle bir Cumhuriyet öğretmeni anlatılır. Anadolu’nun ücra bir köyünde geçen bu filmde, öğrencilerinin eğitimine odaklanan vefakar ve cefakar bir öğretmenin hayatı gözler önüne serilir. Filmin ana karakteri olan “Nazım Öğretmen” cumhuriyet ve devrimlerine yoğunlaşmış, kendini ülkesinin eğitim ve kalkınmasının merkezine koymuş ve süreci damarlarında akan kan ile tüm vücudunda hisseden bir öğretmendir.  

Ayrıca, öğrencilerini kendi öz çocuklarından ayırmayan, hatta kimi zaman daha da ileri giderek onların geleceğini ve sağlığını öz çocuklarınınkinin bile önünde tutan da bir öğretmendir. 

İşte böyle, 

Hayatlarını öğrencilerine ve ülkesinin geleceğine adayan, zorluğu ve sorumluluğu ağır bir mesleği kendine ülkü edinen öğretmenlerimizin hakkını ödeyemeyiz. 

Allah hepsinden razı olsun.

Kim bilir, benim de burada yazmam ve hala sepetlenmememin nedeni öğretmen olan annemdir.