Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Bu kaplarda şıra, pekmez, şarap sunulurdu bir zamanlar!

TAŞYERİNDE AĞIRDIR-147. UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM.

Bu kaplarda pekmez, şıra, şarap sunulurdu bir zamanlar!

Ege’nin masmavi göğü altında!

Gel gör ki Bergama’dan çalınan iki seramik kap da Almanya’nın Berlin Müze/Hapishanesine konulmuş.

Üzerleri kadın, erkek, dal ve yaprak motifleriyle bezeli bu tür gereçlere antik çağda “skyphos” (skifos) deniyordu. 

“Skyphoslar” alçak ayaklı, ağzının iki yanında kulpu bulunan, üzeri süslü içki kaplarıydı.

Pergamon’un ünlü seramik ocaklarında üretilen ve ateşte karartılan bu kaplar aynı zamandan Pergamon/Bergama’nın, kentin, insanlığın sanat anlayışına yeni bir bakış getiren Heykelcilik okulunun etkisini açıkça gösteriyor.

7.4 cm yüksekliğindeki kapların birinin üzerindeki erkek, kadın motiflerinin bir eylemlilik içinde olduğu belirgin. Diğerinde ise muhtemelen asma dalı ve yaprakları arasından üzüm salkımları.

Belki Pergamon/Bergama üzümlerinden yaptıkları şarapları ve pekmezleri koyuyorlardı içine.

Seramik kaplar İ.Ö.2.yüzyılın 2.yarısına tarihlenmiş.

Pergamon kentinin en parlak günlerine!

İşe bakın ki o zamanlar Pergamon’da muhtemelen soylu kişilerin kullandığı bu güzelim kapları uyanık Alman Devleti ilgilileri görür görmez kapmış.

Berlin Müzesi/Hapishanesi yetkilileri onları 1966 yılında Frankfurt am Main kentinde, Bergama’dan çalmış (!) bir kaçakçıdan satın almış. Naslısa!

Hem de yüz yıl önce değil, yakın zamanda.

Hırsızlık sonucu Almanya’ya getirildiğini bile bile. 

“İden 1966.11” kod nosuyla Müze/Hapishanenin “antika” dedikleri kaçak eser koleksiyonuna katmışlar.

19. yüzyılda yaptıkları büyük Zeus Sunağı talanından sonra, 1966 yılında bile kaçak eser toplamaya devam etmişler.

Onları yapıldıkları yere; Türkiye’ye, Bergama’ya iade etmek hiç “akıllarına gelmemiş.”

Koruduklarını zannetmişler.

Hırsızlıkla el geçen bir nesne ya da eser, sahibi bilinirken nasıl iade edilmez de cebe atılır. “Benim, koruyorum” denir.

Ne kadar meraklıymışlar, başkasının değerlerine, hırsızlık ürünlerine el koymaya.

Üstelik onlara “Prusya (Almanya’nın eski adı) Kültür Mirası” deyip bu anlamsızlığı komik hale getirmişler. 

Ya da suçlarını ikrar etmişler!

Bu nasıl gelişmişlik, bu nasıl ileri kültürdür?

Almanların büyük kültür adamlarının; Mozartların, Beethovenların, Goethelerin, Marxların kemikleri sızlıyordur bu görgüsüzlük karşısında. 

ZEUS SUNAĞI VE BERGAMA ESERLERİ SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E DEĞİL, GÜZEL BERGAMA’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR

(Kaynak: http://www.smb-digital.de/eMuseum, Database)