Türk tiyatrosunun usta ismi Ferhan Şensoy göçeli bu dünyadan 3 yıl oldu. Işıklarda uyusun… Sanatıyla, eserleriyle, toplumsal duruşuyla bizlerle olmaya devam ediyor ve edecek.
Şensoy’un tiyatro aşkına, her şeye rağmen bu aşktan vazgeçmeyişine ilişkin şu sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Babam ‘Oğlum, tiyatro yapmana karşı değilim, ama bir mesleğin olsun, tiyatroyu hafta sonları yaparsın’ demişti. ‘Ne yani? Hafta sonu şiir yazan doktorlar gibi! Onlar şair değiller ki!’ diye düşünmüş, hiçbir şey diyememiş, yutkunmuştum. Tiyatro haftada altı gün oynanan, yedinci gün turneye gidilen, provaları haftalarca süren bir iş. Ve fakat yıllar sonra tiyatro sadece hafta sonu oynayabilir hale geldi, izleyicisi giderek eksilerek. Geçen yıl günlüğüme şöyle yazmışım: 'Yıllar sonra babamın haklı çıkması ne saçma!’ (…) Sanatçı sözcüğü artık uçara kaçara kullanılmaya başlandı. Medyaya kalsa herkes ünlü sanatçı (!). Tiyatro bir aşktır, ben bu işi aşkla yapanlardanım. Azınlıkta olduğumu biliyorum, ama yapayalnız değilim. Babam haklı çıksa da, ben aşkımdan vazgeçmem!”
Daha Fazla Anlamamız Gereken Günler…
Ağustos ayında Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde çok önemli yere sahip günlerin yıl dönümlerini kutluyoruz. 26 Ağustos 1922’de Afyon’da saat 05.30’da topçu ateşiyle başlayan ve 5 gün 5 gece devam eden savaş küllerimizden doğuşumuzun sembolü. Ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki Türk Ordusu, Büyük Taarruzla topraklarımızı işgalcilerden temizleyip ulusumuzu bağımsızlığa taşıdı. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos 1922’de zaferle tamamlandı. Sonra 1 Eylül günü Gediz, 3 Eylül günü Emet ve Tavşanlı, 9 Eylül günü de güzel İzmir düşman işgalinden kurtarıldı.
Emperyalizmin Anadolu topraklarında bulunan temsilcilerine vurulan kesin darbenin 102. Yılı kutlu olsun. Bu tarihi zaferin değerini daha fazla anlamamız gereken günlerdeyiz. Bağımsızlığın, özgürlüğün bir ulus için önemini daha da fazla anlama günlerinde…
“Yurtta Barış Dünyada Barış”
1 Eylül 1936’da Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlayan 2. Dünya Savaşı’nda binlerce insan hayatını kaybetti. Ülkemizde 1 Eylül günü “Dünya Barış Günü” olarak kutlanıyor. “Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” diyen Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözleri dış politikamızda bizlere rehber olmalıdır. Atatürk, bu sözüyle pasif bir barışçılıktan ziyade ülkenin dış politikadaki meselelerinin barışçı bir şekilde çözümünü savunmuştur. Ülke içinde toplumsal barış ve güven dolu bir ortamda kendi ayakları üzerinde kalkınmayı, dışarıda da güvenilir ve saygın bir ülke olmayı hedeflemiştir.
Bugün İsrail’in Filistin halkına yönelik zulmünün ve katliamlarının gölgesinde bir 1 Eylül Dünya Barış Günü’ndeyiz.
Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden işlenen suçlar bütün insanlığa karşı işlenmiştir. Bu insanlık suçu bir an önce durdurulmalıdır!
Çocukların güldüğü, insanların adalet, barış ve huzur içinde yaşadığı yarınlar en büyük dileğimizdir.
Kitap: Hangi Tarih Kimin Stratejisi
Ülkemizin kağıt ihtiyacını karşılayan, ancak AKP iktidarı tarafından kapatılan SEKA’nın Genel Müdür Yardımcısı, akademisyen-yazar Ufuk Saka, “Hangi Tarih Kimin Stratejisi” isimli kitabını imzalayarak ulaştırma nezaketini gösterdi. Yıllardım tanıdığım, yazdığı kitaplar (Daha önce 3 kitabı yayınlanmıştı), köşe yazıları, konferans ve panellerdeki konuşmalarında da ülkemizin bağımsızlığı, adalet ve haktan yana duruşunu hiç bozmayan Ufuk Saka ağabeyime teşekkür ediyorum. Küresel sermaye tarafından yaratılmış olan günümüz yeryüzü uygarlığının büyük insanlığa ne ya da neler sunduğunu sorguluyor kitabında…
Çok Okunanlar
'Narin, ahırda Türk toplumunun kaldıramayacağı bir şey gördü'
Yayınlamadığı röportajı başsavcıya mı verdi?
Narin'in cansız bedeninin bulunduğu an ortaya çıktı
Narin'in annesi Yüksel'in hastanedeki jandarmayla diyalogu ortaya çıktı
Selendili uzman çavuş Kıbrıs’ta hayatını kaybetti
Yıkıma ve felakete doğru hızla koşan ülke
Trendyol Süper Lig'in 11 haftalık programı açıklandı
Enflasyonun tek sorumlusu devlet!
Miras ve tapu işlemlerinde yeni dönem
Çuvalın içindeki din ve Narin