Prof. Dr. Timuçin Kodaman: ‘Asimilasyon’ ve ‘soykırım’ iddiaları daha fazla gündeme gelecek, ulus devlet hedef alınabilecek!

12punto.com.tr

22 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamalarla başlayan yeni sürecin, 27 Şubat 2020’de Abdullah Öcalan’ın bir açıklama yapması ve geçtiğimiz gün düzenlenen PKK kongresi ile bugün yayımlanan fesih bildirisiyle birlikte farklı bir boyuta taşındığını dile getiren siyaset bilimci Prof. Dr. Timuçin Kodaman, “Teknik olarak PKK’nın feshedildiği görülüyor. Ancak burada asıl mesele, PKK’nın çatı yapılanması olan KCK hakkında hiçbir açıklama yapılmamış olmasıdır. Aynı şekilde, Suriye’deki YPG ile ilgili de herhangi bir değerlendirme ya da açıklama yapılmamıştır. Bu nedenle, sadece PKK’nın feshedilmesi tek başına yeterli midir, önemli bir gelişme midir, tartışmalıdır. Zira PKK’nın komşu ülkelerdeki yapılanmaları hâlen aktif durumdadır. Dolayısıyla asıl sorunun burada yattığını düşünüyorum” dedi.

1924 ANAYASASI VE LOZAN…

Kodaman, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden yapılan açıklamada ‘Türk ve Kürt milleti’ ifadeleriyle iki milletli bir toplum modeli iması dikkat çekti. Bu, adem-i merkeziyetçi bir yapı kurma yönünde bir adım olarak algılanabilir.
Öte yandan fesih beyannamesinde ulus devlete, 1924 Anayasası’na ve Lozan’a çeşitli atıflar yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu beyanlara nasıl bir yanıt verecek? Bu önemli bir soru.
Özellikle bu gelişmeler, ABD’li James Jeffrey’nin (Cefri) daha önce bölgede öngördüğü planı andırıyor. Evet, PKK'nın feshedildiği açıklandı, ancak diğer tüm unsurlar; KCK, YPG, yapıların silahlı kolları hâlâ ayakta duruyor. Türkiye’de çıkarılabilecek bir af yasasıyla içerideki bazı PKK'lıların, hatta şehit ve gazilerimizin katillerinin serbest kalması gibi bir durum yaşanabilir. Bu da bizi Suriye’deki gibi adem-i merkeziyetçi bir çözüm sürecine götürebilir."

Sürece ilişkin çeşitli sorular soran ve yanıtlarının beklendiğini belirten Prof. Dr. Timuçin Kodaman, şöyle devam etti: "YPG gibi yapılar ordularıyla ayakta kalacak mı? Bu grupların silahlarına ne olacak? Türkiye Cumhuriyeti bu sorulara nasıl yanıt verecek?' Ne yazık ki bu konularda şu an net bir cevap veren yok."

'ASİMİLASYON' VE 'SOYKIRIM' İDDİALARI DAHA FAZLA GÜNDEME GELEBİLİR"

AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in yaptığı açıklamalarda 'terörsüz Türkiye' vurgusunun öne çıktığını hatırlatan ve bunun kamuoyuna olumlu bir algı yaratmak için önemli bir hamle olabileceğini kaydeden Kodaman, "Ancak, dışarıdaki yapıların hâlen faal olması gerçeği değişmiyor" diye konuştu.

Lozan ve 1924 Anayasası’na yapılan atıfların dikkat çekici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Timuçin Kodaman, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte 'asimilasyon' ve 'soykırım' gibi iddiaların daha fazla gündeme geleceğini, Türkiye’nin ulus devlet yapısının hedef alınabileceğini gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti ulus devlet esasına dayanarak kurulmuştur. Eğer bugün bu temel değerler Lozan’a yönelik eleştirilerle sorgulanıyorsa, devlet buna mutlaka bir cevap vermelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve hükümetin bu metinleri nasıl değerlendireceği belirleyici olacaktır. Ancak, şu an güvenlik bürokrasisi bu meselelere doğrudan müdahil değil gibi görünüyor. Eğer bu meseleler ciddiyetle ele alınmazsa, PKK’nın dış destekle kurulduğu ve şimdi yine benzer desteklerle kapatıldığı yönünde algılar da güçlenebilir."

"KABUL EDİLEMEZ"

'PKK’nın feshedilmesi olumlu bir gelişme gibi sunulsa da, KCK gibi yapılar hâlen ayakta duruyor. Lozan'ı açıkça reddeden bir beyannamenin varlığı karşısında Türkiye Cumhuriyeti ne yapacak, bu çok önemli bir soru' sözleriyle ilerleyen süreçte bu beyannamenin etkilerinin daha açık görüleceğine dikkat çeken Prof. Dr. Timuçin Kodaman açıklamasına şöyle devam etti:
"Mehmet Uçum’un yaptığı açıklamalarda da dikkat çeken bir durum söz konusu: İki milletli, adem-i merkeziyetçi bir yapıya doğru mu gidiyoruz? Eğer Türkiye’deki ‘demokratikleşme’ adımları yalnızca bir etnik grubun çıkarına dayalı olarak yürütülecekse, bu kabul edilemez. Demokratikleşme bütün Türk halkını ilgilendiren bir süreçtir. Bu temel sorunları çözmediğimiz sürece daha büyük sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olabilir. Şu an kamuoyunda bir ‘bayram havası’ esiyor olabilir ancak bu tür meselelerde uzun vadeli düşünmek gerekir. Türkiye’nin güvenlik politikalarını belirleyenlerin asıl odaklanması gereken meseleler bence bunlardır."

Haber Kaynağı : 12punto