Cem Gürdeniz’den Libya heyetini taşıyan uçak kazasına çarpıcı değerlendirme
Libya Genelkurmay Başkanı’nı taşıyan özel jetin Ankara’dan kalkıştan kısa süre sonra düşmesiyle ilgili değerlendirme yapan Emekli Amiral Cem Gürdeniz, kazanın Libya tezkeresi süreci ve bölgedeki artan jeopolitik gerilimden bağımsız ele alınamayacağını belirterek, bu tür olayların yalnızca teknik değil siyasi ve stratejik boyutlarıyla da okunması gerektiğini vurguladı.
Libya’dan gelen askeri heyeti taşıyan özel bir jet Ankara’dan kalkışının ardından kaza yaptı. Esenboğa Havalimanı’ndan havalanan uçakla kısa süre sonra irtibat kesildi.
İrtibatın kesilmesinin ardından bölgede arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Uçağın Ankara’nın Haymana ilçesi kırsalında bir alana düştüğü belirlendi.
8 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Al-Haddad ve beraberindeki 4 kişi ile 3 mürettebattan kurtulan olmadı.
Emekli Amiral Cem Gürdeniz, Libya Genelkurmay Başkanı’nı taşıyan kiralık VIP uçağın Türkiye hava sahasında düşmesini, bölgedeki artan jeopolitik gerilimden bağımsız değerlendirmenin mümkün olmadığını söyledi.
Gürdeniz, kazanın; Libya tezkeresinin Meclis’te uzatılması süreci, Türkiye-Libya askeri ilişkilerinin geliştirilmesi ve Suriye’de Türkiye’nin artan askeri hareketliliğiyle aynı döneme denk gelmesine dikkat çekti. Jeopolitik tansiyonun yükseldiği dönemlerde yaşanan olayların “sıradan kazalar” olarak okunmadığını belirten Gürdeniz, teknik bir arıza ihtimali bulunsa dahi bu tür olayların stratejik bağlamda farklı anlamlar kazandığını ifade etti.
Dünya siyasi tarihinde yüksek gerilim dönemlerinde yaşanan benzer uçak ve hava aracı kazalarının yıllar geçmesine rağmen soru işaretleriyle anılmaya devam ettiğini vurgulayan Gürdeniz, bu tür vakaların yalnızca teknik değil, aynı zamanda siyasi ve stratejik olaylar olarak ele alınması gerektiğini dile getirdi.
Gürdeniz ayrıca, Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik ilişki yürüttüğü ülkelerle gerçekleştirilen üst düzey ziyaretlerde güvenlik risklerinin en kötümser senaryolara göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, VIP ulaşım, havaalanları, park alanları ve teknik bakım süreçlerinde güvenliğin en üst seviyede sağlanmasının önemine işaret etti.
Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan kiralık VİP uçağının Türk havası içinde bir kaza sonucu düşmesini mecliste Libya Tezkeresinin uzatılması ve Türk Libya askeri ilişkilerinin geliştirmesi ya da Suriye’de Türkiyenin askeri hareketliliğinin artması sürecinden ayrı tutamayız.…
— Cem GÜRDENİZ (@cemgurdeniznet) December 24, 2025
Cem Gürdeniz’in sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirme şöyle:
“Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan kiralık VİP uçağının Türk havası içinde bir kaza sonucu düşmesini mecliste Libya Tezkeresinin uzatılması ve Türk Libya askeri ilişkilerinin geliştirmesi ya da Suriye’de Türkiyenin askeri hareketliliğinin artması sürecinden ayrı tutamayız.
Jeopolitik gerilim arttıkça, yaşanan olaylar sıradan biçimde okunmaz; kazalar bile bambaşka anlamlar kazanır.
Gerçekten teknik bir arıza ya da talihsiz bir hata söz konusu olsa dahi, bu tür olaylar mutlaka farklı yönlere çekilir, stratejik bağlama oturtulur ve güç mücadelelerinin bir parçası hâline getirilir.
Bu nedenle dünya siyasi tarihinde, kritik devlet ziyaretleri ya da yüksek gerilim dönemlerinin hemen ardından yaşanan “kazalar” çoğu zaman tesadüf olarak görülmez.
1961’de Kongo krizi sırasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Dag Hammarskjöld’ün uçağının düşmesi, 1988’de Pakistan Devlet Başkanı General Ziya Ül Hak’ın şüpheli uçak kazası, 2010’da Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski’nin Rusya hava sahasında Smolensk’te neredeyse Polonya Bakanlar kurulu ile birlikte uçağının düşmesi ve 2024’te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Azerbaycan ziyareti sonrası helikopter kazası, bu zincirin en bilinen örnekleridir.
Her biri, yaşandığı dönemin sert jeopolitik fay hatları üzerinde meydana gelmiş ve yıllar geçmesine rağmen soru işaretleriyle anılmaya devam etmiştir.
Türkiye’nin yakın tarihinde de benzer örnekler vardır. Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı büyük bir askerî harekâtın hazırlıkları sürerken Org. Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi ya da Ege Denizi’nde NATO tatbikatı sırasında Muavenet Muhribi’nin ABD’ye ait Saratoga uçak gemisinden atılan füzelerle vurulması, gerilim dönemlerinde “kaza” kavramının ne kadar tartışmalı hâle geldiğini gösteren tipik olaylardır.
Sonuç nettir. Gerilim yükseldikçe tesadüfler artar, açıklamalar ikna ediciliğini yitirir ve dosyalar hiçbir zaman tam anlamıyla kapanmaz. Tarih, bu tür olayların sadece teknik değil, aynı zamanda siyasi ve stratejik birer vaka olarak okunması gerektiğini defalarca göstermiştir.
Çıkarılması gereken ders şudur: Türkiye jeopolitik hatta stratejik yatırım yaptığı devletlerle ilişkilerde bu tip ziyaret trafiğinde her türlü olasılığı düşünerek hareket etmeli gerekiyorsa bu ülkelere kendi VİP uçağını göndererek davet programını hayata geçirmelidir.
İstihbarat ajanslarının ve Türkiye’deki uzantılarının gerek sabotaj gerekse sahte bayrak operasyonları için her alanı kullanmaya devam edeceği göz önüne alınarak havaalanları ve uçak teknik bakım tesisleri ile park alanlarının güvenliğinin en üst seviyede ve en kötümser senaryolara göre sağlanması esas alınmalıdır.”
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar
Ela Rümeysa Cebeci'nin aylık kazancı ortaya çıktı
Uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan isimler netleşti
Ela Rümeysa Cebeci ek ifade verdi
Yeni yılda gözler Kabine'de olacak
Epözdemir'den Fatih Terim'e milyonluk transferler
Akın Gürlek'ten Saadettin Saran sorusuna yanıt
Özgür Özel'den Akın Gürlek'le anlaştı iddialarına yanıt
Fatih Portakal'dan Sadettin Saran çıkışı
Emekli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir'den 'bizim PKK' çıkışı
Gazeteler açlık sınırının altında kalan asgari ücret zammını nasıl gördü?