Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,0054
Dolar
Arrow
36,4288
İngiliz Sterlini
Arrow
46,0402
Altın
Arrow
3365,0000
BIST
Arrow
9.658

Emekli askerler 28 Şubat’ı değerlendirdi

28 Şubat kumpası mağduru emekli albay Alican Türk, Balyoz kumpasında yargılanan emekli tümamiral Cem Gürdeniz ve emekli amiral Türker Ertürk, 28 Şubat sürecinde yaşananları anlattı. Gürdeniz, Türkiye’nin milli çıkarlarını en aktif şekilde savunan kuvvetlerden biri olan Deniz Kuvvetleri’nin, FETÖ tarafından özellikle hedef alındığının altını çizdi. Ertürk, kendisinin ihraç ettiği 6 FETÖ’cü askerin tekrar orduya alındığını, 15 Temmuz’dan sonra yeniden ihraç edildiğini anlattı. Alican Türk ise “28 Şubat MGK Kararlarının önemi, doğruluğu ve haklılığı her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır” dedi.

Emekli askerler 28 Şubat’ı değerlendirdi

Haber: Utku Beycan

Bir dönem Fethullah Gülen’in en yakınındaki isimlerden olan Nurettin Veren, 22 Ağustos 2016’da A Haber’de yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinde Donanma Komutanı Güven Erkaya’nın, Gülen’in Ordu içerisindeki çekirdek kadrosunu ihraç ettiğini söylemişti.

“DENİZ KUVVETLERİ, EMPERYALİZMİ RAHATSIZ ETTİ”

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Deniz Kuvvetleri’nin, özellikle Soğuk Savaş sonrasında Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik olarak en aktif şekilde hareket eden kuvvetlerden biri olduğunu söyledi. Gürdeniz şu ifadeleri kullandı:

“Deniz Kuvvetleri, silahlanması, kuvvet yapısı ve doktrini ile emperyalizmi rahatsız etti. ABD’nin istihbarat ajanslarının bir enstrümanı olan FETÖ, bu yüzden Deniz Kuvvetleri’ndeki yapılanmaya öncelik verdi.”

“ORDUDAN ÇIKARILAN FETÖ’CÜ ASKERLER ÖNCE GERİ ALINDI, ARDINDAN TEKRAR İHRAÇ EDİLDİ”

Emekli Amiral Türker Ertürk, Balyoz kumpasında da en çok Deniz Kuvvetleri’nin hedef alındığını hatırlattı. Donanma’da FETÖ’ye bir direnç oluştuğunun, FETÖ’nün en az yapılandığı yerin Deniz Kuvvetleri olduğunun altını çizen Ertürk, şunları belirtti:

“Gülen Cemaati, personel sayısından dolayı Deniz Kuvvetleri’ni zayıf halka olarak değerlendirmişti. İlk hamlenin Donanma’da yapılmasının daha az tepkiye yol açacağını düşündüler.”

1996 ve 1997 arasında Alçıtepe Komutanı olduğunu, Cemaat’e mensup 6 astsubayı ihraç ettiğini söyleyen Ertürk, “O dönemde Güven Erkaya olmasaydı cemaat mensuplarını ihraç etmem bu kadar kolay olmazdı” dedi.

İhraç ettiği FETÖ’cülerin, iade-i itibar ile TSK’ya geri alındığını, 15 Temmuz’dan sonra KHK’lar ile tekrar uzaklaştırıldıklarını belirten Ertürk, şunları söyledi:

“31 Ağustos 2013’te ben, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan, Pensilvanya’da, Gülen’in çiftliği önünde eylem yaptık. Yaptığım konuşmada Cemaat’in darbe hazırlığı içerisinde olduğunu, Humeyni gibi geri geleceğini anlattım. Bir kişi bile neden bu kanaate vardığımı, bunu nereden çıkardığımı sormadı. Ertesi gün 1 Eylül 2013’de New Jersey’de büyük bir toplantı yaptık. Toplantıda ne yaptıklarını, nasıl yapılandıklarını konuştuk. Benim kanaatimce darbenin önü açıldı. Darbeden sonra yaptığım açıklamada, ‘Genelkurmay başkanı olsaydım, alacağım tedbirlerle ve emirlerle bu girişimi önlerdim’ dedim.”

“28 ŞUBAT KARARLARININ DOĞRULUĞU ANLAŞILDI”

28 Şubat Davasının beraat eden sanıklarından, “28 Şubat: Sincan’dan Tarihe Notlar” ve “Bitmeyen Sömürü: 28 Şubat” kitaplarının yazarı Emekli Albay Alican Türk, “28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararların ne kadar önemli, doğru ve haklı olduğu bugün artık anlaşıldı” dedi.

“ASKERLER, HÜKÜMETLE AYNI TEDBİRLERİ ALDI”

Alican Türk, şu ifadeleri kullandı:

“Ülkemizin iç ve dış güvenliğinden sorumlu Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilâtı, Emniyet ve Jandarma gibi kurumlar, temel esasları Anayasa’da belirlenmiş Cumhuriyet’e yönelik bir takım tehdit ve tehlikeleri fark etmiş, özellikle şeriat hukukuna dayalı bir İslâm Cumhuriyeti kurmayı hedefleyen dış destekli grupların mevcut hukuk devletine karşı bir tehdit oluşturduğunu saptamışlardı. 28 Şubat’ta düzenlenen MGK toplantısında işte bu kurumlarca tespit edilen tehlike ve tehditler masaya yatırılmış, konu üzerinde uzun saatlerce enine boyuna tartışılmış, sonuçta 406 Sayılı MGK Kararları ve onun ekinde de ‘Rejim Aleyhtarı İrticai Faaliyetlere Karşı Alınması Gereken Tedbirler’ başlığı altında 18 karar kabul edilmişti. Anılan kararlar daha sonra mevcut REFAHYOL Hükümeti tarafından Bakanlar Kurulu’nda da görüşülerek aynen benimsenmiş, uygulanması doğrultusunda bizzat Başbakan Necmettin Erbakan imzasıyla bir başbakanlık direktifi yayınlanmıştı. O direktif çerçevesinde başta Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve özellikle de Meral Akşener’in başkanlığındaki İçişleri Bakanlığı’nca bütün valiliklere birer genelge gönderilmişti. İşte, bir takım çevrelerin ‘Başörtülü bacılarımız kamuda çalıştırılmadı, üniversitelere alınmadı’*gibi 28 Şubat sürecine yönelik şikâyet içeren bütün o uygulamalar aslında tamamen İçişleri Bakanlığı Genelgesi çerçevesinde yürürlüğe konan uygulamalardır. Bunların hiçbirinin askerlerle ilgisi yoktur, bütün uygulamalar sivil hükümetin verdiği direktif çerçevesinde valiliklerce yürütülmüştür.”

“AYNI YALANLARLA MİLLETİMİZİ KANDIRDILAR”

Askerlerin de hükümet direktifindeki tedbirleri kendi kışlalarında uyguladıklarını söyleyen Türk, şu sözlerle devam etti:

“Komutanlar namaz kılan, oruç tutan Müslüman personeli ordudan attı’ şeklindeki yaygaralar tamamen propaganda. Ben de kendimi bir Müslüman olarak tanımlıyorum; askeri öğrenciliğimden beri namaz kılıp oruç tutarım. Benim gibi binlerce personeli niye atmadılar? Başta Fethullah Gülen cemaati olmak üzere tarikat-cemaat bağlantıları nedeniyle TSK’dan atılan personel işte bu yalanla mütedeyyin kesimleri aldattı ve bugüne kadar da aynı yalanlarla milletimizi kandırdı.”

28 Şubat MGK Kararlarının gerek REFAHYOL döneminde, gerekse REFAHYOL’dan sonraki hükümetlerce ciddiyetle takip edilmediğini, sulandırıldığını, içinin ve özünün boşaltıldığını söyleyen Albay Alican Türk, “Alnı secdeye değen kişilerden zarar gelmeyeceği anlayışı ile başta Fethullahçılar olmak üzere bütün tarikat-cemaat mensuplarının kamuya sızmalarına göz yumuldu” ifadelerini kullandı.

“KIYAMET, MESUT YILMAZ’IN BAŞBAKAN OLMASIYLA KOPTU”

Refah Partisi lideri ve Başbakan Necmettin Erbakan’ın 18 Haziran 1997’deki istifasının da askerlerin baskısıyla değil, koalisyon ortağı DYP ve Çiller’le aralarında oluşturdukları bir protokol neticesinde olduğunu söyleyen Türk şunları ekledi:

“Erbakan’ın istifasından sonra Çiller yeni hükümeti kurma görevinin kendisine verilmesini bekliyordu. Ancak, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Çiller yerine ANAP lideri Mesut Yılmaz’a verince kıyamet koptu. Önceleri Çiller’in ‘Bu bir Çankaya darbesidir’ şeklindeki sözleri, zaman içinde kırpılarak “Bu bir darbedir” şeklinde askerlere yamanmaya başladı. Hâlbuki 28 Şubat’ın bir askerî darbeyle hiçbir ilgisi yoktur. Nitekim merhum Necmettin Erbakan da istifa ettiği 18 Haziran 1997’den vefat ettiği 27 Nisan 2011 tarihine kadar geçen 14 yılda hiçbir yerde hiçbir şekilde askeri darbeyle istifa etmek zorunda kaldığını söylememiş, askerlerden hiç şikâyetçi olmamış, onlar aleyhinde tek kelime etmemiştir. Nitekim 28 Şubat davası da Erbakan öldükten sonra açılmıştır; Erbakan sağ olsaydı kimse öyle bir dava açamazdı. 28 Şubat soruşturmasını başlatan ve davasını açan savcı kılıklı Mustafa Bilgili isimli hainin de FETÖ üyeliği ve Kozmik Oda kumpasındaki rolü nedeniyle 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.”

“28 ŞUBAT KARARLARI UYGULANSAYDI, 15 TEMMUZ OLMAZDI”

28 Şubat ile 15 Temmuz arasında bir bağ kurulmaya çalışıldığını da söyleyen Türk, “15 Temmuz’un temelinin 28 Şubat’ta atıldığı yönündeki söylemleri ahlaksızca propagandalar yürütüyor. Oysa eğer 28 Şubat’ta alınan MGK kararları sonraki iktidarlar tarafından dosdoğru uygulansaydı, küçümsenip sulandırılmasaydı 15 Temmuz diye bir ihanet kalkışması asla olmazdı. Fethullah Gülen cemaatinin nasıl bir tehdit olduğu 28 Şubat’ta yapılan MGK toplantısında zaten açık açık dile getirilmişti. Nitekim o süreçte, 1996-1999 yılları arasında TSK’dan irticai gerekçelerle ihraç edilen 680 personelden 243’ü Fethullah Gülen Nur Cemaati üyesidir ki, bu oran ihraçların yüzde 33’ü oranındadır.

Ancak, AKP iktidarıyla birlikte TSK içindeki cemaat-tarikat yapılanmasını tespit edip TSK’yı uyarması gereken MİT ve Emniyet gibi kurumlar artık TSK’ya bu konuda hiçbir bilgi vermemeye başlamıştır. Öyle olunca da başta Fethullahçılar olmak üzere çeşitli tarikat-cemaat yapılanmaları TSK içine nüfuz etmiş, sonuçta o hainler 15 Temmuz kalkışmasını gerçekleştirmiştir” dedi.

Albay Türk, sözlerini, “28 Şubat MGK Kararlarının önemi, doğruluğu ve haklılığı her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır, anlaşılacaktır. Umarım ve dilerim millet irticai tehdit konusunda uyandığında artık iş işten geçmiş olmaz” diyerek tamamladı.


Haber Kaynağı : 12punto

Cem gürdeniz Türker Ertürk Alican Türk 28 Şubat
English Guru