Merhabalar,
Fikri hür, vicdanı hür, güzel insanlar.
Sanatın aynasından bakmaya devam…
Sanatın aynasından bugün bize görünen,
Bilim…
Hocam, ayna varsa....
Bilim mecburen mi diyorsun.
Bilim olmazsa ayna olur muydu?
Yani bilimsel merak olmazsa demek istemiştim.
Peki bilimsel merak gökten zembil lemi indi.
Hiç sanmam...
Doğanın uzantısı olan ve doğanın ölümsüz sanatkarlığını, yaşadığı her an için beş duyusuyla duyumsayan insan, başlangıçta, bu baş döndürücü olağanüstü güzellik karşısında hayranlıkla dolu acizlikten başka bir şey hissedemedi.
Hayranlık ve acizlik ve beraberinde gelen kıskançlık, tabi ki sonuç olarak taklit ederek yerine geçme, bende varım deme...
Belkide bütün hikayemiz böyle başladı.
Ne dersiniz?
Neyse
Bir su birikintisinin yüzeyinde kendi suretini gören ilk insanın korkusunu, şaşkınlığını ve hayranlığını düşünün...
Tabi bir de engellenemez bir şekilde açığa çıkan, bütün bunlar nasıl oluyor sorusundan beslenen merak duygusu ve onun gecemizi-gündüzümüze kattıran olanı-biteni anlama çabamız.
Suyun yüzeyinin kendinde ona kendini göstermesinin bir nedeni olmalıydı ve bu nedeni yaratan şey henüz yasasıyla açıklanabilir durumda değildi.
O zaman kaçınılmaz olarak imgeye başvurmak gerekirdi. Yani doğa üstü güçlerin dünyasında bir cevap aranırdı. Bugün hala bunu yöntem olarak kullanan akli erginliğe ulaşamamışlar var siz onları iyi biliyorsunuz diye tahmin ediyorum...
Ayrıca Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli ne diyordu: “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır”. Hatırlatmakta fayda var gibi... Ne dersiniz?
Taklit etmek ve öykünmek bize sadece öğretmez öğretirken bize kendi yeteneklerimizi ve potansiyelimizi keşfettirir. Ve ilk öğretmenimiz doğadır.
Bu bağlamda bakmak ve görmek.
Bakmak, göz hareketini, tanıklığı ve geçiciliği temsil ederken, görmek ise algılamayı, seçiciliği ve bilinçli durumu temsil eder.
Görme eylemini gerçekleştirmemizi sağlayan bilinçli istem, bize bütünsellikte görmeyi, yani görüntüyü oluşturan tüm parçaların bir aradayken oluşturdukları ilişkisellikte görmeyi yani yasasında görmeyi, yani görmenin nasıl meydana geldiği, yani bu nasılı yaratan şeyin veya şeylerin neler olduğunu merak ettirmek ister.
Cümle biraz uzun oldu ama olsun, derdimi anlattım gibi....
Neyse, tabi siz hemen diyebilirsiniz ki: hocam, deneyimlenmemiş ve bilinç düzeyinde özümsenmemiş bilgi olmadan çözümleyici (analitik) görme gerçekleşebilir mi?
Gerçekleşmez tabi, biz de zaten oraya gelmek istiyoruz...
Ne demiş “Görme Biçimleri” kitabının yazarı olan John Berger Üstadımız: “İmgeniz görme biçiminizdir”.
İşte tam bu noktada aynaya geri dönecek olursak, su da kendi yansımasını gören kişi, suyun yansıtma olanağı sayesinde kendini görebilmesini sağlayan mekanizmayı, suyun dışında da sürekli kılabilecek şeyin üzerine önce imgesinde düşünmüştür.
Tamam da o imge hangi imge ve nasıl ortaya çıkmıştır dediğinizi duyar gibiyim...
Hatta aranızdan bazıları neleri yer, neleri içersek bu imge gücüne sahip olabiliriz diye sorabilir, şaka yapıyorum, alınmayın.
Deneye ve onun açığa çıkardığı pratik bilgiden beslenen ve onun teorisini geliştirip anlamlı bir bütünsellik içinde var edebilen imgeden bahsediyorum. Yani yaratıcı imgeden bahsediyorum.
Yaratıcı imge demek, bellekteki imgenin üzerine imge kurabilmek demek yani duyularımız yoluyla elde ettiğimiz bilginin zihnimizde imgeye dönüşmüş halinin üzerine, düşünce yoluyla yeni bir imge kurabilmek demek. Yani imge düzeyinde olguları kendi içinde yapı sökümüne uğratıp onu yeniden önce imge düzeyinde yasalı hale getirmek ve sonrasında deneyini gerçekleştirip yasasını kalıcı olarak öğrenmeye çalışarak göstermektir.
İnsan medeniyeti dediğimiz şey: işte bu yaratıcı imgenin kendini dışsallaştırmış, elle tutulur, gözle görülür hale gelmiş şeklidir desem, ayıp etmemiş olurum diye düşünüyorum...
Neredeyse yazının sonuna geldikte ama bu yazının sanatla ilgisini hala kavrayamadık diyorsanız, haklısınız...
Matematikçi, astronom ve modern optiğin babası olarak kabul edilen İbnü’l Heysem, batılıların deyişiyle Alhazen ve Leonardo Da Vinci arasında ki ilişkiden ve onun resim sanatına sonrasında fotoğrafa kadar olan ve sonrasında yine resim sanatına olan etkilerinden bahsetsem, bana hak verirsiniz diye düşünüyorum.

Ama şimdi değil tabi,
Bir sonraki yazıya,
Merak iyidir....
Yoksa medeniyet olmazdı...
Bir daha ki buluşmamıza kadar, şimdilik hoşça kalın, şu an ve her zaman, sanatla nefes alın, sanatla kalın.
Çok Okunanlar
Ela Rümeysa Cebeci'nin aylık kazancı ortaya çıktı
Uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan isimler netleşti
O isimler Ela Rümeysa Cebeci'nin arşivinden çıktı! 'Dahası var...'
Yeni yılda gözler Kabine'de olacak
Özgür Özel'den Akın Gürlek'le anlaştı iddialarına yanıt
Epözdemir'den Fatih Terim'e milyonluk transferler
Akın Gürlek'ten Saadettin Saran sorusuna yanıt
Fatih Portakal'dan Sadettin Saran çıkışı
11. Yargı Paketi, TBMM'de kabul edildi
Kirlenerek küçülmektense arınarak büyüyeceğiz