Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
41,1306
Dolar
Arrow
37,9898
İngiliz Sterlini
Arrow
49,1971
Altın
Arrow
3768,0000
BIST
Arrow
9.659

Bu haftanın düşünme konusu: iPod neden geri dönüyor?

Bir süredir YouTube’da karşıma eski iPod’larını kullanan "nerd"lerin videoları çıkıyor. Sayıları hiç az değil. Ve sadece teknik anlatım yapmıyorlar; düşünsel, kültürel ve duygusal bağ kuruyorlar. İtiraf edeyim, ilgimi çekiyor. 

Kendime şu soruyu sordum: Neden bu kadar çok insan eski bir cihazı yeniden kullanmaya başladı? Sadece nostaljiyle açıklanabilecek bir durum değil bu. Bir yön değişikliği. Üstelik yalnızca müzik dinleme biçimimizle ilgili değil; teknolojiyle kurduğumuz bağın kendisiyle ilgili.

Sessizliğin Cazibesi

Bugünlerde her şey çok fazla. Uygulama çok, ses çok, dikkat az. Müzik bile sessiz bir fon olmaktan öteye geçemiyor. iPod ise bu akışı kesiyor. Bildirim yok. Anlık mesaj yok. Sosyal medya zaten yok. Sadece müzik var. Sadece senin seçtiğin, senin yüklediğin, senin zamanını bekleyen sesler.

Bu yüzden iPod'un dönüşü bir karşı duruş gibi. Ama bağıran bir protesto değil. Sessiz bir kopuş. Kiminle konuşmak istemediğini bilen bir tavır.

Seçmenin Ağırlığı

Spotify “senin için” çalma listesi hazırlıyor. Ama gerçekten senin mi o liste? Yoksa kâr maksimizasyonu amacıyla tasarlanmış bir öneri motorunun ürünü mü?

iPod'da her parça senin kararınla orada. Aradın, buldun, yükledin. Belki eski bir CD'den ripleyerek, belki bir dostun önerisiyle. Bu zahmet, müziğe verdiğin değeri artırıyor. Hazır içeriğe teslim olmak yerine, seçmenin sorumluluğunu alıyorsun. Bu çok kıymetli.

Fiziksel Temasın Yeniden Değeri

Bugün çoğu cihaz tamir edilemez durumda. Kırılınca yenisini almak gerekiyor. Oysa eski bir iPod açılabiliyor, piller değiştirilebiliyor, hafızası artırılabiliyor. Üstelik bu sadece teknik bir detay değil.

Bir aygıtla fiziksel bağ kurmak, dijital çağda neredeyse kaybettiğimiz bir şey. "IKEA etkisi" denen kavram burada da geçerli. Emeğini verdiğin şeye daha çok bağlanıyorsun.

Geçmişin Tanıklığı, Bugünün Zayıflığı

Yaşım 52 ama bu bir “good old days” yazısı değil. Ama kabul edelim, geçmişin bazı yapıları bugüne göre daha sağlamdı. Daha yavaştı. Daha kişiseldi.

İnternet daha samimiydi. İçerik paylaşmak için SEO düşünülmezdi. Müzik listeleri algoritmalar değil, insanlar tarafından yapılırdı. iPod, bu insan dokunuşunun hâlâ mümkün olduğunu hatırlatıyor.

MEGA TRENDLERİN ARASINDAKİ SESSİZ BAĞ

LinkedIn'de bir süredir altını çizdiğim bazı büyük değişimler var.  iPod’un geri dönüşü, bu kırılmaların küçük ama çok anlamlı bir yansıması.

1. Sosyal medya büyük hızla ölüyor. Kullanıcılar artık daha sessiz, daha kişisel alanlar istiyor. 2. SAAS(Software as a service)’in çok düşmanı var. Sonu geliyor. Bu tip servisler giriş maliyeti açısından mantıklı görünse de bir süre sonra bağımlılık, servisin kendini geliştirmemesi, kullanmadığın halde ödeme gibi sebeplerden sonu geliyor. 3. Tamamen dokunmatik ekran yerine fiziksel düğmeler geri dönüyor. Tıklamakla dokunmak arasındaki fark yeniden hissediliyor. Otomobil sektöründe başlayan bu geri dönüş her yere yansıyor. Blackberry tarzı cihazlar da yeniden hayatımızın bir parçası olacak gibi görünüyor. 4. Yapay zekâ artık bir “hype” değil, geleceğin temel katmanı. Ama hâlâ onu sıradan bir yazılım gibi görenler var. Onların başı büyük belada.

Bir Yön Değişikliği Olarak iPod

Bu bir cihazın yeniden moda olması değil. Bu, varsayılanı sorgulayanların yavaş ama net bir kararı. Sessiz, alçak gönüllü ama sağlam. Seçmenin, odaklanmanın, onarmanın ve hatırlamanın değeri yeniden kuruluyor.

iPod'u kullanmak, sadece müzik dinlemek değil. Bir şeyleri geride bırakmak. Belki de daha doğru bir yere varmak. Herkesin başka tarafa koştuğu bir anda, bir köşede durup kendi sesini dinlemeyi seçmek.

Bu fikri bir yere not edin. Bir gün bana dua edeceksiniz.