Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.550

Adalet için Trafik Mahkemeleri Kurulmalı

Tarih, 30 Kasım 2023. Nihayet herkesin gözü önünde... Somali liderinin oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud'un arabası bir motosikletli kurye Yunus Emre Göçer'e çarptı. Yunus Emre Göçer kaza sonucu öldü. Kamera görüntülerini izledik. Olay uluslararası bir skandala dönüştü. Faili ya da mağduru yabancı olan pek çok vakada olduğu gibi adalet gecikti, skandal tırmandı. Bu durum ulusal bir infiale yol açtı. Sonra her zamanki gibi ''zaten burası Türkiye... Türkiye'de adalet yok ki'' bilmişliği ve kayıtsızlığıyla kahvehane muhabbetine teslim olduk. Yüreklerimiz dağlandı. Adalet gecikti, işlemedi; fail kaçtı. 

Tarih, 15 Aralık 2023, öğleden sonra. Ankara Adalet Sarayı çığlıklarla, sloganlarla inledi. Adalet Sarayı her zamankinden daha ağırdı. Hürcan Bulur'un ailesinin, yakınlarının, dostlarının omuzlarında adaletsizliğin korkunç yükü... Olayın faili tahliye edildi. Acılarımız ve şaşkınlığımız tarifsiz.

Ülkemizin adalette sınıfta kaldığı muhakkak. Ama bunun üstünde tepinip durmanın, bu beylik lafları sarf edip çözümsüzlüğe kapı aralamanın yahut da tüm çözümü muhayyel ve müstakbel bir devrimin ötesine fırlatmanın ne anlamı var? 

ÇÖZÜM DENEMESİ

Hukuk politikası ve yargının yapısı konusunda evrensel bir kural yok. Dünya çapındaki bazı pratikler genel kabul görebiliyor. Fakat bunları hazır birer şablon olarak almaya gerek yok. 

Hukuk devleti ilkesi gereği, adaletin devlet eliyle, adil, hızlı ve hukukun evrensel ilke ve usullerine göre sağlanması gerekiyor. Bu konuda, genel bir mutabakat olduğunu söylemek mümkün. 

Ülkemizdeki adalet mekanizmasına dair görüşlerimiz çelişebilir, bir mutabakata varamayabiliriz. Fakat şurası tartışma götürmez: Türkiye'de adalet asla zamanında gelmez. 

Adalette gecikmenin en büyük nedeni yargı mensuplarının ve yargı usullerimizin hukuki ihtilaf sayısını görmeye yetmemesi. Üstelik, hukuka tam uyulsa şu anki hızımızın yarısına bile ulaşamayız muhtemelen. 

UYAP ve benzeri platformlar sayesinde muhakemenin hızı ciddi ölçüde arttı. Bu konuda pek çok ülkenin çok ötesindeyiz. 

Ne var ki, bu hız prosedürle ilgili bir kazanım. Yoksa, muhakemenin epey bir aşaması (örneğin bilirkişi incelemesi veya uzmanlık gereken konularda bilirkişi raporlarına duyulan güvensizlik nedeniyle bu incelemelere yapılan itirazlar) hızlanmış değil. 

Bir dönem, hukuki konularda bile bilirkişi incelemesi istenebiliyordu. Neyse ki bu hatadan dönüldü. Hakimin hukuki konuda bilirkişiye başvurma imkanı ortadan kalktı. 

Hakimin hukuku bilmesini beklemek elbette ki doğaldır. Ne var ki, hukukun kapsamı alabildiğine geniş olup modern hayatın karmaşıklığı her geçen gün arttığı için hukuku her alana tek bir kişinin uygulaması da mümkün değildir. 

Hukukun belirli alanları için ihtisas mahkemeleri var. Bunlar büyük ölçüde kıdemle ve o alana özgü uzmanlık bilgisiyle doğru orantılı bir hakim niteliğini gerektiriyor. Bu konuda çok yetkin hakimlerimiz de var. 

Fakat hem hayatın karmaşıklığının kavranmasının giderek zorlaşması hem de bazı konularda adaletin gecikmesi daha da ağır tahribata yol açtığından bu alanlara özel bir yargılama usulüne ve en nihayetinde bu alana özel mahkemelere ihtiyaç duyulmaktadır. 

Trafik kazalarından kaynaklı çok fazla sayıda dava türü ve çok fazla vaka var. Trafik kazalarının sigorta hukukuyla, ceza hukukuyla, iş hukukuyla hatta uluslararası hukukla ilgili boyutları var. 

Trafik kazalarının sayıca fazlalığı da hepimizin malumu. Trafik kazası kaynaklı davaların çözülmemesi, uzaması veya hatalı kararların verilmesi kamu düzeni bakımından tehlike doğurmaktadır. 

Gencecik insanlarımız trafik kazasına kurban edildi. Kazadaki ihmaller, hatalar ve yargılama sürecindeki şüpheler kabak gibi ortada. Hal böyleyken kamu vicdanını dindirmeyen kararlar rahatlıkla alınabilmekte. Somali Devlet Başkanı'nın oğlunun yaptığı kazaya ve akabinde yaşanan olaylara milletçe tanık olduk. 

Bunlar en feci haberler. 

Bunlara ek olarak, değer kaybı davaları, maddi ve manevi tazminat davaları, sigorta davaları derken adalet kuyrukları uzadıkça uzuyor. 

Günümüz teknolojisiyle saatler içinde çözümlenebilecek dosyaların tamamlanması ayları buluyor. Hal böyle olunca, teknolojinin kafi gelemeyeceği konulara ağırlık vermesi gereken muhakeme sürecinin zamanını ve enerjisini de tüketmiş oluyoruz. 

İnsan hak ve hürriyetlerini es geçmeden, hatta onların üstüne titreyerek teknolojinin tüm imkanlarından yararlanarak trafik kazalarından kaynaklı sorunları hızla çözmeliyiz. Kamu vicdanı bir an önce dindirilmeli. 

Aksi takdirde, şüyuu vukuundan beter iddialar ortaya atılacak ve bu iddialar asla layıkıyla yanıtlanamayacak. Hakimlerimiz ya gönül rahatlığıyla karar veremeyecek yahut yargılama çok ama çok uzayacak. 

Yukarıda andığım olayda, eldeki raporlara göre saatte 160 km hızla giden bir araç, yaya geçidinden geçen bir gence çarpıp gencin ölümüne sebep oluyor. Bu olgu delillerle sabit. Hal böyleyken suçun faili tahliye ediliyor. Bu ''hukuk'' kararını dünyanın hiçbir yerinde hiçbir insana izah edemezsiniz. Ben etmeyi deniyorum. Başaramıyorum. Ya akıldan ya hukuktan ya insanlıktan vazgeçmek gerekiyor. Hala akılda, hukukta ve insanda direteceksek ve bu olaylar yaşanmasın diyeceksek vakit kaybetmeden önlem almalıyız. 

Devlet bu konuda bir suç politikası oluşturmalı ve bununla yetinmeyip bu tip vakaların muhakemesinin sağlam ve hızlı yürümesi için önlemler almalı. Devlet adalet çığlığına yanıt veremezse adaletsizlik norm olur ve en nihayetinde herkes kendi adaletini kendisi sağlamaya kalkar. Sonuç ise ya kaos ya tiranlık olur. Tiranlığı biraz tanıyoruz. Ama büsbütün tiranlık veya kaos içinde yaşamak istiyor muyuz? İstemiyorsak, gereken yapılmalı. Adalet gecikmemeli.