Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,8469
Dolar
Arrow
40,5798
İngiliz Sterlini
Arrow
54,2381
Altın
Arrow
4339,0000
BIST
Arrow
10.642

'Deliler' bir taş daha attı

Bir deli kuyuya taş atmış... Gerisini biliyorsunuz. Bazen deliler toplanıp birlikte taşlarlar kuyuyu. Bırakın kırk akıllıyı, tüm dünya milletleri bir araya gelse çıkaramıyor taşları. Bu tür delilerden (''akil'' mi desek acaba) bazıları: Samuel Huntington, Zbigniew Brzezinski, Francis Fukuyama, Colin L. Powell, Hilary Clinton, Donald Rumsfeld... Daha niceleri var. Bu akil ekibin bir araya geldiği ortamlardan biri Foreign Affairs dergisi.

?Samuel Huntington'ın 1993 tarihli o ünlü ''Medeniyetler Çatışması'' makalesi işte bu dergiden. George Kennan'ın 1947'de yine bu dergide ''X'' mahlasıyla yayımlanan makalesi de SSCB'yi çevreleme politikasının yaratıcısı denebilir. Küresel gündemi yakalamak isteyen, öngörmek isteyen ve değiştirmek isteyen herkesin göz atması gereken bir dergi Foreign Affairs. Dergiyi çıkaran Dış İlişkiler Konseyi (meşum adıyla ''Council on Foreign Relations'', CFR)

?Derginin Temmuz/Ağustos 2025 sayısında ünlü uluslararası ilişkiler uzmanları Robert O. Keohane ve Joseph S. Nye Jr. imzasıyla ''The End of the Long American Century – Trump and the Sources of U. S. Power'' [Uzun Amerikan Yüzyılının Sonu – Trump ve ABD İktidarının Kaynakları) başlıklı makaleleri yayımlandı.

?Yazının başlığına bakıp da ''Aman ne erdemli adamlar, kendi sonlarını görüyorlar'' demeyin. Makalenin derdi küreselleşmenin itici gücü olmayı reddeden Trump-Pentagon iktidarını bu çöküşten sorumlu tutmak.

?Makalenin yazarlarının iddialarının bir kısmı doğru. Gerçekten de küreselleşme ABD'nin yelkenlerini şişirdi. Gerçekten de dolar egemenliği ABD'nin finansal gücünü uçurdu. Gerçekten de ''insan haklarıcı ve demokrat'' söylemler ABD'nin yumuşak gücü olarak iş gördü. Bu iddialarına dayanarak yazarlar, mevcut iktidarın bu imkanları teptiğini öne sürüyor.

?Oysa, ABD'yi yükselten dalgada ve bu dalgayla yıllardır yıpranmış omurgada sorunlar vardı. Bu sorunlar gün yüzüne çıktığı ve küreselleşmenin patlama noktalarından çok kutupluluk belirdiği için dünya siyaseti değişti. Trump-Pentagon iktidarı üretim sermayesi lehine bir çözüm girişimi yalnızca. Foreign Affairs yazarları ise üretim sermayesi yerine finansal sermayenin sözcülüğünü yaptıklarından Trump-Pentagon iktidarını suçluyor olan bitenden.

?Onlara göre, ABD gücünü kaybediyor çünkü; ABD’nin ittifakları zorlaması, uluslararası kurumları değersizleştirmesi, bilimsel ve kültürel kapasitesine zarar vermesi, insan hakları ve demokrasi desteklerinden vazgeçmesi, küreselleşmenin faydalı yönlerini reddetmesi, ABD'nin lider rolünü aşındırıyor.

?Makalenin yazarları, sağ popülizmin yükselişinin nedenlerini el çabukluğuyla yok edip onları günah keçisi kılıyor. Oysa, sağ popülizmin yükselişi, çeşitli küresel patlama noktalarında küreselleşmenin yarattığı sefaletin, yoğun göçün, ulus-devletlerin güvenlik ağlarının yıkımının sonucudur. Bunlara karşı tepkinin, sistem içi versiyonu sağ popülizmdir. Makalenin yazarları mealen şöyle diyor: ''Popülist liderler (Trump dahil), küreselleşmeyi ve göçü ekonomik sorunların nedeni olarak göstererek korumacı ve milliyetçi politikaları öne çıkarıyor. Bu da küresel iş birliğini ve ABD’nin ağ merkezli avantajını zayıflatıyor.''

?Küreselleşme ve göç gerçekten de toplumsal patlamanın nedenleri. Bu patlamayla yelkenlerini şişirenler ise sağ popülistler. Peki, ama bu patlama ne diye göze alındı? Bu süreçte kim kazançlı çıktı? Ulus-devletler ne pahasına ateşe atıldı?

?Makalenin yazarlarının ısrarla üzerinde durduğu konu ''karşılıklı bağımlılığın'' sağlanması gerektiği. Elbette, finans sermayesinin en önemli dayanağı bu. Karşılıklı bağımlılık olacak ki sermaye ihracı, borçlandırma ve kriz sarmalında finansal sistem kazansın. ABD Demokratlarının daldıkları derin uykuda gördükleri rüya bu. Bu rüyayı, solcu soslarla, insancıl söylemlerle bezeyip bu sistemin herkesin yararına olduğunu anlatma aparatlarının parasız kalması yazarları pek üzmüş. İşte bundan mealen şöyle diyorlar: ABD’nin kültürel çekim gücü, demokratik değerler ve kurumlar üzerinden inşa edilmişti. Trump yönetiminin uluslararası örgütlerden çekilmesi, insan hakları ve demokrasi söylemini geri plana itmesi, bilim ve eğitim kurumlarını zayıflatması bu yumuşak gücü aşındırıyor.

?Biraz da özgün bir şey üretseler keşke. Onlarca yıl geçti hala dönüp dolaşıp üstü örtülü referanslarla çürük teorilerini yüceltmeye çalışıyorlar. Makalede ''the specter of globalism'' [Küreselleşmenin Hayaleti] arabaşlığını atmışlar. Marks ve Engels'in Komünist Parti Manifestosu'ndaki ''Komünizm hayaleti''ne atıfta bulunuyorlar. O hayalet belki bir yerlerde geziniyor hala. Ama küreselleşmeye dünyanın dört bir yanında milyonlar lanet okuyor.