Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Dinlemiyoruz, Dinletemiyoruz, Dinlemiyorlar

Dünya'ya öğrettik: “Kol kırılır, yen içinde kalır.” Putin, ABD'li gazeteci Tucker Carlson'a konuştu. Batı basını üzerinden Putin herkese seslendi. Amasız, ikirciksiz ve açık açık Ukrayna diye bir devlet yok dedi. Bugüne kadar Ukrayna'yı işgal etmeme, ilhak etmeme veya Ukrayna'ya askeri operasyon yapmama gerekçesini de Ukrayna'nın bağımsızlığa kavuşmasının ardından Rusya'yla kurduğu veya kurabileceği iyi ilişkiler olarak sundu. Putin genel kültürü, tarih ve siyaset bilgisi ile röportajı bir monologa dönüştürdü. 

Ukrayna'ya dönük “özel askeri operasyon” veya “işgal” 24 Şubat 2022'de başlamıştı. Kimi 2 ayda bu iş biter diyordu. Kimisi Rusya ekonomisi dayanamaz Batı kazanır diyordu. 24 Şubat 2022'den beri Rusya'nın devlet yetkililerine, Rusya destekçilerine dönük Batı tarafından net bir ambargo uygulandı. Bu ambargo kime yaradı? Ambargodan etkilenen sadece Rusya mıydı? Değildi, kuşkusuz. Batı da etkilendi. Batı düşünce özgürlüğünün, demokrasinin, hukukun, ve sağduyunun çok ender zamanlarda işleyebileceğini ispatladı. Rusya'yı kınamadı diye, bakın “destekledi” diye değil, kınamadı diye Rus kökenli insanları işinden ettiler, seslerini kıstılar. Rus edebiyat eserleri okul müfredatlarından ya çıkarıldı ya şimdilik es geçildi. Rusya'nın mevcut yönetiminin bir eylemine karşı bütün Rus tarihi, Rusça ve Rusya hedefteydi. Bazılarımız buna şaşırıyor. Oysa yankı odasındayız, çıkamıyoruz. 

Bakınız. Rusya Çarlık rejimindeyken de Sovyet Sosyalist rejimi altındayken de ve nihayet şimdi Putin'in yönetimindeyken de Batı için bir “öteki”, bir potansiyel düşman. Bu sadece Rusya için mi geçerli? Aynısı Türkiye için de geçerli. Batı için Osmanlı İmparatorluğu döneminde paylaşılası, ezilesi bir devlet vardı topraklarımızda. Osmanlı İmparatorluğu modernleşti. Yetmedi, direndi, dönüştü. En nihayetinde parçalandı. Sonrasında Türkiye'de kurulan modern devlet de Batı'nın hedefinde yer alıyordu. Benzer durum, Sırplar için de geçerli. Aynı durum Çin için de geçerli. Çin eski bir imparatorlukken Batı'nın ötekisi, düşmanı, ganimetiydi. Çin modernleşti, yetmedi. Sun Yat Sen Çin'i modern bir devlet haline getirdi. Batı'nın düşmanlığı bilakis arttı. Mao devrim yaptı. Çin hala düşmandı. Deng Xiaoping rejimi esnetti, Çin yine düşmandı. En nihayetinde Çin “liberalleşti”, ama nafile! Çin hala düşman. 

Yankı odasındayız. Çıkamıyoruz. Dinlemiyoruz, dinletemiyoruz. Dinlemiyorlar. Putin'i dinlemediler. Ona kulak dahi vermediler. Putin ve Rus devleti açık açık söyledi, hem de defalarca. Bazen sessizliği kabul sandık. Göreceğiz, umarım yanılırım. Bu böyle giderse, Tayvan, Güney Kore, Singapur krizlere gebe olacak. Çekya, Almanya, Fransa da öyle. Türkiye sığınmacı işgali altında çoktan. Ama dinlemiyoruz, dinletemiyoruz, dinlemiyorlar. 

Batı, Rusya'yı dinlemedi, dinlemekten korktu. Oysa yüzleşmek, tartışmak çok daha kolaydı. Ne kadar kötü olursa olsun, ne kadar görünürse görünsün olası “tehlikeleri” en başta şeytanlaştırmak, dinlememek, hatta özellikse “şeytansa” buna kulak kesilip bununla yüzleşmemek en büyük hatadır. Göz göre göre gerçekleşiyor tehlikeler. Yıllarca FETÖ konusunda uyaranları dinlemediler. Adnan Oktar silahlı suç örgütü konusunu da ya dinlemediler ya sulandırdılar. Felaketlere kulak tıkadılar. Depremde, sellerde ve en son İliç'te canlarımızı yitirdik, yitiriyoruz. Dinlemiyoruz, dinletemiyoruz, dinlemiyorlar. 

Yankı odasından çıkacak cesareti göstermeliyiz. En büyük öcü bile dikilse karanlıkta, ışığı yakıp yüzleşmeliyiz. Yoksa karanlıkta bırakılan köşelerde birikecek en büyük korkularımız. Konforlu yalan ve hayal aleminden çıkma cesareti göstermeliyiz. Dünya'da rejimler, anlayışlar değişiyor. Yeni kavram setlerine, açık bir zihne ve eleştirel düşünmeye ihtiyacımız var. Ama en çok da gerçekle yüzleşme cesaretine!