Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Bilge diplomatın ardından

Osmanlının son dönem diplomatları, Hasta Adamın dış temsilcileri olarak aşağılanmanın utancını ve ezikliğini hep yaşadılar. Çünkü onlar, enerji zengini coğrafyası yakın gelecekte emperyalistlerce taksim edilecek bir ülkenin yukarıdan bakılan temsilcileriydiler! 1878 Berlin Kongresi'nde, Osmanlının siyasi coğrafyası emperyal kodamanlarca kesilip biçilirken, Şansölye Bismark’ın Osmanlı diplomatların sık sık azarlayıp, neredeyse hiç söz vermeyişi üzerinde düşünülmelidir.

19.yüzyıl Osmanlısının itilip kakılan hariciyesinin acınası durumundan dersler çıkaran Cumhuriyet, dışişleri kadrolarını özenle seçecek ve iyi yetiştirecektir. Cumhuriyetin diplomatlarının arkasında Berlin (1878),Sevr (1920) utancı değil,  Mudanya (1922) ve  Lozan ( 1923 ) zaferi vardır. 

"Cumhuriyet diplomasisi" denilince, akla ilk gelen isimlerden, dün kaybettiğimiz  Bilal Şimşir’e sözü getirmenin zamanıdır. Bilal Şimşir, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezuniyetinin ardından (1957) aynı fakültede Diplomasi Tarihi Kürsüsü'nde asistan olarak akademik hayata adım atacaktır. Dönemin siyasi iktidarının üniversitelere yönelik tasfiye operasyonuyla birlikte Bilal Şimşir de 3 yıllık akademik yaşamını sonlandıracaktır.

1960 yılında Dışişleri Bakanlığı'na geçen Şimşir, milli duyarlılığı, vatan sevgisi, Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, kimlik ve yaşam felsefesi yapmış soylu bir insandı. Saydığımız özellikler akademik birikim ile yan yana geldiğinde ortaya örnek alınması gereken bir diplomat profili çıkarmaktadır.

Bilal Şimşir ile süreç içinde dostluğa dönüşen tanışıklığımız, İstanbul Barosu yönetiminde bulunduğum dönemde, Lozan Paneli davetimi kabul etmesiyle başladı. Yoğun diplomatik mesaisi arasında her biri diplomasi, genel ve siyasi tarih dersi olan, bilimselliği tartışmasız bunca kitabı nasıl yazabildiğine hep şaşırmışımdır.

2015 yılında, Suriye sınırında Rus uçağının düşürüldüğü günlerdi. Zafer paylaşılamıyor, ülkeyi yönetenler; “uçağı düşürme emrini sen verdin ben verdim” diye birbirlerine dirsek atıyorlardı. Rusya dişini gösterince de çevir kazı yanmasın hesabı, bitli yorganı kimse üzerine almamış işi FETÖ’e yıkıvermişlerdi!

Ortalığın toz dumandan görülmediği o günlerde Bilar Şimşir’i arayıp, Türk Dışişleri'nin dünü-bugünü konusunda bir konferans vermesi için İstanbul Barosu’na davet ettim. Özür dileyerek yoğun kitap çalışmaları nedeniyle Ankara dışına çıkamadığını söyledi. O zaman konuya ilişkin yapacağı değerlendirmeyi önemsediğimizi belirtince aşağıdaki cevabı almıştım: 

“Ben, 1960 yılında Dışişleri Bakanlığı'na girdim. Zamanın meslek büyükleri, benim gibi yeni başlayanlara, eski Dışişleri bakanlarından Numan Menemencioğlu’na atfen, Atatürk’ün Türk Dışişlerine üç maddelik talimatından bahsederler ve bu talimat sizin meslek ilkeniz olsun, sakın unutmayın derlerdi. Görev süremde meslek düsturu edindiğim, harfiyen uymağa gayret ettiğim Atatürk’ün üç maddelik talimatını size aktarmak istiyorum:

Büyük devletlerin arkasından gitmeyin ( Kuyrukçu/piyon olmayın )

Rusya ile bozuşmayın   ( İyi komşuluk ilişkilerini sürdürün )

Araplarla aranıza mesafe koyun (İç işlerine, bitmez tükenmez  kavgalarına  karışmayın)

Arap çöllerinin uçsuz bucaksız kum yığınlarını serapta altın tozu sanan Yeni Osmanlıcı tayfa için Atatürk’ün sözleri hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Nesneleri doğru biçimde algılayamayan şizofrenik kafa yapısı, onlara gerçek dünyada var olmayan, hayalindeki anlamları yüklese de yaşamın nesnelliği ve yalın gerçekliği sürer gider.

Atatürk’ün diplomatı, soylu insan, 90 yaşında aramızdan ayrılsa da hiç kuşkusuz, eserleriyle sonsuza kadar diplomasi ve tarih dersleri vermeye devam edecek.

 

(Bilal Şimşir)