Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2634
Dolar
Arrow
34,1520
İngiliz Sterlini
Arrow
45,9557
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.777

Basına adli olaylar hakkında bilgi vermek

Teknolojinin gelişmesi sonucu basın haberleri kolayca kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Şüpheliye ve sanığa ait bilgilerin haber yapılması, kişilerin suçlu olduğu inancını da hızla yayabilmektedir.

İletişim olanaklarının yaygınlaşması sonucu, soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin yayılması suçluluk önyargısını doğurmaktadır. Suç şüphesi altındaki kişinin toplum içindeki statüsünü, şeref ve haysiyetini olumsuz etkilemektedir. Basın özgürlüğü temel bir özgürlük olarak Anayasa’nın 28. maddesinde korunmuştur.

Suç ve cezalara ilişkin temel bir hak olarak suçsuzluk karinesi ise 38. maddenin dördüncü fıkrasında; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” ifadesiyle korunmuştur. Birbirlerinin alanına nüfus eden kamusal özgürlük ve hakkın karşı karşıya geldiklerinde sınırlarını çizmek önemlidir. Basın yoluyla adli haberlerin verilişi hakkında aşağaıdaki konuların incelenmesi ve bilinmesi çok önemlidir.

Özellikle Gazetecilerin hukuki güvenliği açısından çok önemlidir.

Bu konular şunlardır:

A - Basına adli olaylar hakkında bilgi vermek.

B - Basın yoluyla adli haberlerin verilişi.

C - Hukuka uygunluk ölçüleri.

AÇIKLAMALAR

A - Basına adli olaylar hakkında bilgi vermek: Ceza Muhakemesi Kanunu’nda soruşturmalarla ilgili olarak kamuoyuna açıklama yapma hususunda kimin yetkili olduğu konusunda bir düzenleme yoktur. Bu konuya ilişkin olarak Ceza Muhakemeleri “Tanınmış kişilerin davranışlarını, yaşayış tarzlarını halkın bilmesinde yarar bulunmaktadır. Toplum bu sayede siyasi kişiliği bulunanları tanıyacak ve ilerde ona göre davranacaktır. Olayda, davacıların davranışları kamuoyuna yansıtılırken aynı zamanda eleştirilmiş olup konu ile ifade arasında da düşünsel bağ bulunmaktadır.

Haberde; suçlayıcı, küçültücü, kamuoyunu yanıltıcı sözlere yer verilmemiş olup, basının "haber verme hakkı" sınırları içinde kalınmıştır.

Bu durumda hukuka aykırılıktan ve kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan söz edilemez” (Eren, s. 774; Kartal, “Basın-Yayın”, s. 122; Aynı yönde: Yar. HGK. T. 15.05.2002, E. 4- 413, K. 409, Kazancı Bilişim-İçtihat Bankası). Yarsuvat, s. 470. Yar. 4. HD. T. 14.02.2012, E. 2011/19952, K. 2012/3379

“Davacıların kızı ve kardeşi olan ölenin balkondan düşerek ölüm haberini verirken, aynı şahsın ölümü tarihinden yaklaşık 2 yıl önceki denize çıplak girme görüntülerinin de birlikte habere konu edilmesi davacıların onuruna, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan, hakkaniyete uygun manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.”

(Kazancı Bilişim-İçtihat Bankası); Kılıçoğlu, s. 285-289.

Ülkemizde Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları ile şekillenen suç soruşturmalarında kamuoyuna soruşturma ile ilgili bilgileri genellikle kolluk makamları vermektedir. Çünkü suç haberini ilk defa öğrenen makam kolluktur. Diğer makamların suçu öğrenme oranı kolluğa oranla daha azdır.

Savcılık kolluğun araştırmalarını bitirdikten sonra fezlekeye bağlayarak soruşturma evrakı kendisine tevdii edildiğinde suçun işlendiğini öğrenmektedir.

Suç araştırmasını kolluğun uzman birimleri tarafında yapılıyor olsa da yapılan soruşturmadan sonuç çıkarmaya yetkili kimse Cumhuriyet savcısıdır.

Hukukçu sıfatına haiz olan ve ölçülülük ilkesini en iyi şekilde dikkate alabilecek kişi olarak Cumhuriyet savcısının talimatı olmadan kolluğun adli makamlara bilgi vermesi hukuka aykırıdır.

Kamuoyunun bilgilendirilmesinde halkın haber alma beklentisi içinde bulunduğu sansasyonel olaylarda polis ve iddia makamları yoğun bir şekilde tehlikeli bir konum üstlenmektedirler. Suçluluğa ilişkin nitelendirmelere dikkat edilmesi koşuluyla bir suç soruşturması ile ilgili olarak soruşturma makamları kamuoyuna bilgi verebilmektedir.

Fakat yapılan açıklamanın da belirli bir içerikle sınırlı olması gerekmektedir. Örneğin şüphelinin gözaltına alındığı ya da itirafta bulunduğunun belirtilmesi mümkündür. Şüphelilerin yakalandığının, gözaltına alındığının, tutuklandığının basına bilgi verilmesinde bir sakınca bulunmamakta lakin bu kişilerin basın tarafından görüntülenmesinde ölçülü davranılmalıdır.

Kişilerin tartaklanır şekilde, rencide edilerek görüntülerinin alınmasına izin verilmemelidir.

Çünkü kamuoyuna bu nitelikteki bilgi ve görüntülerin verilmesi, bu kişilerin suçluluğu hakkındaki kanıyı güçlendirecektir.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 18.10.2011 tarihli 33 Nolu “Soruşturmanın Gizliliği ve Basının Bilgilendirilmesi” konulu genelge sinde gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne çıkarılmasına, kişilerin basınla sorulu cevaplı görüştürülmelerine, görüntülerinin alınmasına, teşhir edilmelerine sebebiyet verilmemesi, soruşturma evrakının basın organlarında yayımlanmasının önlenmesi gerektiğine işaret edilmiştir.

Genelgeye göre, suçun işlenmesinden önceki aşamada emniyet ve asayişe ilişkin açıklamaların mülki amirler ile kolluk amirlerine ait olduğu belirtilmiştir.

Suçun işlendiği andan itibaren ise olayın adli nitelik kazanması sebebiyle kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesini sağlamak amacıyla soruşturmalarla ilgili açıklamaların Cumhuriyet başsavcısının bilgilendirilmesi koşuluyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca basın sözcüsü olarak görevlendirilen Cumhuriyet savcısına aittir.

Soruşturma makamları medya temsilcilerine bilgi aktararak bilgilen dirme yükümlülüklerini yerine getirirler. Soruşturma aşamasında gizliliğin ölçüsünü takdir etme yetkisine sahip olan Cumhuriyet Cumhuriyet savcısına aittir. Bu nedenle genelgede basın açıklamasından önce gerektiği takdirde ilgili Cumhuriyet savcısı ya da hakim ile görüşülerek muhtemel yanlışlıklara mahal verilmemesi konusunda gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi hususu vurgulanmıştır.

Basına adli olaylara ilişkin bilgilerin verilişi ve buna paralel olarak basının bu olayları aktarımı doğrudan suçsuzluk karinesini ilgilendirdiğinden bu konuda yetkili kişinin ve yetkilerinin yasal olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla bilgi verme yetkisinin kural olarak savcıya ait olduğu, istisna olarak savcının talimatı üzerine kolluk amirlerinin de bilgi verebileceği yönünde açık bir hukuki düzenlemeye gidilmesi gerekmektedir.

Keza bu hususun genelge gibi bir talimat işlemin ötesinde güvenceye kavuşturulması gerekmektedir.

Basının haber verme görevi gereği biçimde yerine getirebilmesi için, basına adli olaylara ilişkin belli çerçevede bilgi verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı gizliliği kendisi takdir edecek ve toplumun işlenen suçu hakkında haber alma hakkını, şüphelinin lekelenmeme hakkı ile tartarak, basına ölçülü bir şekilde bilgi verecektir.

AİHM’nin Allenet de Ribemont-Fransa kararında da vurgulandığı üzere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 6. maddesinin ikinci fıkrası yürütülmekte olan cezai bir soruşturma hakkında yetkililerin kamuoyuna bilgi vermesini önlememektedir.

Ancak suçsuzluk karinesine saygı gösterilmesi söz konusu olduğunda, bilginin tam bir takdir ve ihtiyatla verilmesi gerekmektedir. (Allenet de Ribemont/Fransa,10.02.1995, App. No. 15175/89, par. 38). Ünver/Hakeri, s. 268 (Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 15, Özel S., 2013, s.1653-1694 (Basım Yılı: 2014) -“BASIN YOLUYLA ADLİ HABERLERİN VERİLİŞİ VE SUÇSUZLUK KARİNESİ Arş. Gör. Dilara YÜZER ”

Ülkemizde basına genellikle adli haberleri kolluk kuvvetleri vermektedir. Bu görev kollukça Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatları kapsamında ve bu makamın koyduğu ölçü ve ilke çerçevesinde yerine getirilir. Burada bütün mesele Cumhuriyet savcısının suçsuzluk genelgesini özenle uygulamasıdır.