Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.368

Belediye seçimleri ve CHP'nin sosyal demokrasi macerası

Efendim padişahlık zamanı. Padişahın dediği dedik, çaldığı düdük. Ne kanun tanıyor ne düzen tanıyor.. Ne hak tanıyor ne hukuk tanıyor.

Şimdi şimdi bu padişahlardan biri, günün birinde vezirini çağırıyor. vezirine diyor ki:

-Vezir Hazretleri diyor. Benim saltanat kayığım çok zaman oldu hiç ziftlenmedi.  Sana zahmet kayığımı ziftlet. Kayık güzelce ziftlensin. Bakarsın saltanat kayığım su alır. Çürür. Tez kayığımı ziftlet getür diye gürlüyor. Vezir yerlere kadar eğiliyor. Temenna ediyor. Selamlıyor secde ediyor her türlü yalakalığı yaptıktan sonra padişahın huzurundan çıkıyor. Kayıkçı' ya gidip padişahın saltanat kayığını ziftletip getiriyor.

Padişah has bahçesinden denizin kıyısına iniyor veziri ile birlikte ziftlenen kayığa bakıyor. İnceliyor. Pek beğeniyor. Vezirine diyor ki:

-Sevgili Vezirim diyor. Kayık çok güzel Ziftlenmiş. Kaç akçeye ziftlettin, benim saltanat kayığımı? 

Vezir eğiliyor bükülüyor. Küçüldükçe küçülüyor. Ezildikçe  eziliyor. Diyor ki:

-Yüce padişahim, yüz altın liraya ziftlettim. Padişah şaşırıyor. Ziftlenme parası neredeyse kayığın fiyatı kadar. Bu paranın üzerine biraz koysa yeni bir kayık da alabilir. Padişah, şaşkınlık içinde vezirine soruyor:

-Yahu, diyor bu ne pahalılık? Bu ne azgınlık. Altı üstü bir kayık ziftlettik. Bu kadar pahalı olur mu? Vezir cevap veriyor. Diyor ki:

-Efendim diyor. Biraz kayık sahiplendi. Biraz kayıkçı ziftlendi. Biraz kayığı kayıkçı'ya götüren ayakçı ziftlendi.  Biraz zaptiye  başı ziftlendi. Biraz da ben kulunuz ziftlendim. Bu nedenle kayığın  ziftlenme fiyatı yüz altın liraya yükseldi.

Evet artık gerçekleri açık açık konuşup yazmanın zamanı geldi. 

Bilenler karnından konuşmasın. Belediyelerde uzun süre emek vermiş pek çok namuslu ve iyi insan da bilir. Ne yazık ve ne acı ki belediyelerimiz ciddi şekilde ziftleniyor. Mesela basın ve televizyonlar ziftleniyor. Belediyenin bazı vicdansız kadroları ziftleniyor.. Müteahhitler ziftleniyor. Yerli yersiz geziye çıkıp kamu malını israf eden belediye başkanları ziftleniyor. Belediyeler kendilerine ayrılan kaynaklardan çok daha az hizmet üretmektedirler. Belediyeler bugün Türkiye'nin kara delikleri gibidir. Mesela siyasal partileri çok çok önemli ölçüde belediyeler finanse etmektedir. Halbuki yasal olarak belediyelerin böyle bir görev ve yetkileri yoktur. Ayrıca belediyelerin yurt dışı gezi masrafları da çok yüksektir. Bir dönemde 200 250 defa yurt dışına çıkan belediye başkanları vardır. Bu yurt dışı çıkışlar tamamen keyfidir. Belediye hizmetleriye ilgisi yoktur. 

İhale konuları imar konuları kentleri çirkinleştirebilmiş belediyelerde çok büyük kaynak kayıplarına sebep olmuştur. Türkiye kentlerinin çoğu yeteri kadar imar düzenlemesi olmayan alanlardır. Belediyelerin bu kaynak israfına ne yazık ki para dayanmaz. Belediyecilik sistemi değişmelidir. Yaşadığımız belediyecilik modeli bizim kanımızı emmektedir. Ama aldığı kaynak kadar hizmet üretmemektedir. Buna bir çare bulmadan hangi partinin belediye başkanı adayı  seçilirse seçilsin başarılı olamayacaktır!

Belediye örgütlenme sistemi değişmelidir. Köklü bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç var.

Ana muhalefet  olan halktan yana CHP ne halde?

 Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kendisini:

a-1960’ların ortalarından itibaren “ortanın solu,” 

b-1970’lerde “demokratik sol,” 

c-1980 sonrasında ve 1990’lı yıllarda “yeni sol”

 d-2010’dan beri “yeni CHP”  sosyal demokrat parti olarak tanımlamaktadır. 

CHP sosyal demokrat parti midir?

Kesinlikle hayır?

1970’lerin ortalarından itibaren sosyal harcamaların önemli ölçüde artış göstermesi ve 1980’lerde küreselleşme sürecinin hızlanması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması nedeniyle sosyal demokrat partiler bütün dünyada ciddi bir açmazla karşı karşıya kalmıştır. İşte bu açmazı aşmak için ve sosyal demokrasinin karşılaştığı sorunlara çare olarak üçüncü yol düşüncesi ortaya atılmış.  Ancak sonunda sosyal demokrat partiler birer liberal parti olup çıkmışlardır.

19. yüzyıl sonlarında sosyalizm içinde revizyonist bir akım ortaya çıkmıştır. Kautsky ve Bernstein gibi revizyonist akımın öncülerine göre, işçilerin sorunları parlamenter sistem içinde kalarak işçi sınıfı partisinin iktidara gelmesiyle çözülür. Bu düşünürler Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin görüşlerinin şekillenmesinde önemli rol oynamışlardır .(Runkle, 1968: 509-512). Bu dönemde aşağıda bahsedileceği gibi sosyal demokrasinin öncülerinden biri de İngiltere’deki Fabian hareketidir. Türkiye’de ise, sosyal demokrasi geleneği Batı Avrupa ülkelerine göre görece yenidir. Bu konuda ülkemizde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kendisini 1960’ların ortalarından itibaren “ortanın solu”nda ve 1970’lerin ortasından günümüze kadar da "demokratik sol bir parti” olarak tanımlamak suretiyle sosyal demokrat geleneğin temsilcisi olduğunu iddia etmektedir. Ancak CHP’nin işçi sınıfı partisi olarak örgütlenmemiştir.

1980’lerin sonundan itibaren etkisini gösteren küreselleşme, neoliberalizm ve post modernizm dalgası ile birlikte Batı Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de zaman zaman gündeme gelen “sol eridi” tartışmaları CHP yi de etkilemiş liberal bir partiye dönüştürmüştür.

“CHP’nin kökleri, Batı Avrupa’daki benzer partilerin aksine işçi sınıfının örgütlü mücadelesine değil bağımsızlık savaşı veren bir ülkenin direnişçi güçlerinin ülkeyi işgalden kurtarmak amacıyla birleşmesine dayanmaktadır (Berkes, 1964: 454). Öncelikli amaç, ülkenin işgalden kurtarılması olduğu için, dönemin toplumsal ve ekonomik zorunluluklarının da etkisiyle parti, sınıfsal bir ayrılıktan ziyade bütün toplumu kapsama ve temsil etme iddiası ile ortaya çıkmıştır” 

CHP’nin sosyal demokrasinin, emek ile sermaye arasında taraflardan birini karşısına alarak birini ötekinden üstün tutan bir tavrı ve kararlılığı yoktur. (CHP Programı, 1994: 15). Böylece CHP, sosyal demokrasinin toplumun sadece bir kesimini gözetmekle sınırlı tutan bir siyaset olmadığını ifade etmek suretiyle, açıkça işçi sınıfını öne çıkarmadan, tıpkı 1980 öncesinde olduğu gibi; dayanmak istediği toplum kesimini olabildiğince geniş tutmuştur. 

Günümüzde sosyal demokrasi sadece kağıtlarda ve kitaplarda kalmıştır. Hiç boşa umutlanmayalım. Sosyal demokrasi kapitalizmle bütünleşmiştir. 

Altı ok sosyal demokrasiyi kapsar. Ama sosyal demokrasi altı oku kapsayamaz.