'Başıboş köpek' meselesi!

Hakkını teslim edelim.

Yurdum insanının algısını çok iyi yönetiyor. Gündemi istediği gibi belirliyor ve bunun üzerinden siyasette oyun kurabiliyor.

Öyle ki 22 yıllık iktidarında, tepesine yağmur gibi bomba yağarken kıçında don bile kalmamış Alman halkını zaferin çok yakın olduğuna inandıran Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels'e rahmet okutacak noktaya geldi.

Tayyip'in yürüttüğü stratejiyi anlamak için bilimsel makaleleri karıştırmaya gerek yok.

Biraz sosyal medyaya bakın, biraz haber kanallarındaki tartışma programlarını izleyin, biraz da çarşıda, pazarda, kahvede, berberde muhabbete takılın; eğer ki kör cahil değilseniz meseleyi kolayca çözebilirsiniz.

Bıraktık artık her geçen gün derinleşen yoksulluğumuzu, enflasyonu, gelir dağılımı bozukluğunu, sığınmacıların yarattığı güvenlik sorunlarını; geçen haftadan beri yatıyoruz, kalkıyoruz  sahiplendirilemeyen sokak köpekleri kısırlaştırılsın mı yoksa uyutulsun mu diye tartışıyoruz.

Hem de öyle böyle değil, sosyal medyada neredeyse kan gövdeyi götürecek.

Tartışmanın fitilini her zamanki gibi Tayyip ateşledi.

Saray'dan gelen talimat üzerine AKP'liler, Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılacak değişiklik için çalışma başlattı.

Hani, diyebilirsiniz ki düğün yok bayram yok, eniştem beni niye öptü.

Yani, Tayyip durduk yere bu meseleyi neden ortaya attı.

Sokak köpekleri dün ya da bugün ortaya çıkmadı. Bu, yıllardır çözüm bekleyen bir mesele olarak orada duruyor.

Ama bugünün ahval ve şeraiti içinde bir aciliyet taşımadığı da ortada.

Neden şimdi?

Cevabı, Tayyip'in seçim kazanma stratejisinde bulmak mümkün.

2002 yılından sonra halkı hep kutuplaştırarak iktidarda kalmayı başardı. O günden bugüne din, iman, Allah, kitap, ezan, Kur'an, vatan, millet edebiyatı üzerinden yürüyüp, sağ kitleyi arkasında kolayca hizalayabiliyordu.

Bu strateji üç aşağı beş yukarı başarılı oldu.

Ama yerel seçimde bir de baktı ki "hayvan terli" yemiyor. Geleneksel stratejisinin artık sonuç vermediğini anladı.

Zat-ı Şahane'yi biraz olsun tanıyanlar, "Bakalım şimdi şapkasından hangi tavşanı çıkaracak" diye beklerken, kendimizi birden bire sokak köpeklerini tartışırken bulduk.

Tayyip, halkı bu kez vicdan, merhamet, hayvanseverlik üzerinden kutuplaştırdı.

Yurdum insanı, rasyonel düşünmeyi bir kenara bırakıp karpuz gibi ikiye bölündü.

Ancak her zamanki gibi “bizim mahalle”, “karşı mahalle” ile kavgaya tutuşmadı.

Her mahalle kendi içinde ayrıştı.

Bir tarafta kayıtsız koşulsuz sözüm ona "hayvan severler" ve "hayvan hakları savunucuları”, diğer tarafta sokak köpeklerinin özellikle yaşlılar ve çocuklara yönelik tehdit olduğunu düşünenler.

Mesele, sosyal medyaya yansıdığı şekliyle medeni bir tartışmanın çok ötesine geçti. Tehditler havada uçuşuyor, küfrün neredeyse bini bir para. 

Millet sokak köpeklerinin uyutulup uyutulmaması için birbirine giredursun bu süre içinde asıl mışıl mışıl uyutulan boş tartışmaların sarmalında giderek sarsaklaşmış yurdum insanı oldu.

Suni gündemin tozu, dumanı içinde Tayyip, 24 yıllık Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü'nü yürürlükten kaldırdı. Eskiden Bakanlar Kurulu'nda olan seferberlik yetkisini bu kez bir yönetmelikle kendisine verdi. Yani, savaş açma hakkını üzerine aldığını ilan etti.

Etki ajanlığı düzenlemesiyle bütün muhalif sesleri kısmak, TSK Personel Kanunu'nu değiştirip emekli komutanların haber programlarında konuşmasını engellemek için düğmeye bastı.

Kendisine muhalefet edenleri bu düzenlemeye dayanarak kolayca "casus" diye damgalayabilmenin, iktidarın güvenlik siyasetini eleştiren emekli paşaları da hapis cezası tehdidi ile baskı altında tutabilmenin yolunu açtı.

Kindar ve dindar bir nesil yetiştirmek için belki de en kritik adımı attı. Talim Terbiye Kurulu, tarikatların yönlendirmesiyle hazırlanan karanlık, çağdışı müfredatı onayladı.

Sadece bunlar mı?

Yeni vergiler de yolda. Özellikle emlak ve alım satım vergilerini patlatıp, milleti gayrimenkul sahibi olduğuna pişman edecekler.

Aynı zamanda Yeni Rezerv Alan düzenlemesiyle, gözlerine kestirdiklerinin malına mülküne çökmenin hazırlığını yapıyorlar.

Kendisini ömür boyu iktidarda tutacak, ailesine ve yakın çevresine yargı bağışıklığı sağlayacak, yeni anayasa çalışmaları da cabası.

Liste çok uzun...

Memleketin gerçekten iliği kemiği yerinden oynamış durumda. Neresinden tutarsak elimizde kalıyor.

İnsanlar, sokak köpekleri üzerinden birbirine girdikçe iktidarın değirmenine su taşıyor.

Tayyip, suni gündemler üzerinden yurdum insanının dikkatini dağıtıyor, milletin canını yakan asıl meselelerin gözden kaçmasını sağlıyor.

Böylece bir yandan seçim yenilgisini unutturup sanki 31 Mart'ta bir hezimet yaşamamış gibi devam ediyor hem de giderek derinleşen ekonomik krizin, yoksulluğun, sosyal adaletsizliğin, enflasyonunun, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, memleketi çevreleyen güvenlik meselelerinin gündemin ön sıralarına yerleşmesini engelliyor.

Peki, CHP'nin ergenden hallice Genel Başkanı Özgür Özel'in gözüne tavuk karası mı indi de bunları görmeyip hala “normalleşme” ve “yumuşama” diyerek Tayyip'e çanak tutuyor.

Zurnanın zırt dediği yer de burası.

Anlayan beri gelsin!

Anlaşılan o ki Zat-ı Şahane kendisini ziyarete gelecek diye pek bir heyecan yapmış.

Ama bu memlekete ilişkin birazcık kaygısı varsa kayınvalidesini kahveye bekleyen yeni gelin gibi koltukların düzeni ile uğraşmayı bırakıp bir an önce Tayyip'i erken genel seçime zorlamanın yolunu bulması gerekiyor.

Yoksa, böyle giderse 2028'e kadar elimizde bugünkü şekliyle bir ülke kalmayacak. O zaman da sokak köpeklerini kısırlaştıralım mı yoksa uyutalım mı diye tartışmanın pek fazla bir anlamı olmayacak, diyerek yazımıza noktayı koyalım.