Üç hafta içinde Irak'ın kuzeyinde 22 şehit verdik, 22 eve ateş düştü ama hepimizin yüreği yandı. Gencecik çocuklarımız - artık 'kime, neye hizmet ettiği belli olmayan' demeyelim- açık açık kime ve neye hizmet ettiği çok belli olan teröre kurban edildi.
Birazcık siyaset okur yazarı olanlar, kimlerin şehit kanından beslendiğini çok iyi biliyor.
PKK'nın her seçim öncesinde askerlerimizi vurmasının tesadüf olmadığını, bunun siyasi bir amaç taşıdığını biraz kafası çalışan herkesin anlaması gerekir.
CHP geçen hafta DEM Parti ile temas kurunca kendi kendime; aman dedim, umarım PKK yine saldırmaz, yine askerlerimizi şehit vermeyiz.
Maalesef korktuğum başımıza geldi.
Şimdi toplum olarak yıllardan beri tekrar tekrar siyaset tiyatrosunda sahnelenen bu kirli oyunu yeniden izlemek için istemeye istemeye yerimizi aldık.
Yönetmen aynı, oyuncular aynı, replikler bile aynı!
Kim bilir kaçıncı kez aynı cümleleri duyacağız, aynı tonlamalarla aynı vurgularla aynı hamaseti dinleyeceğiz.
Bu sürecin toplumda, ama ağırlıklı olarak ülkenin okumuş yazmış kesiminde yarattığı travmanın izleri kuşaklar boyu silinecek gibi görünmüyor.
O nedenle bu hastalıklı kısır döngünün öyle ya da böyle şimdi kırılması gerekiyor. Yarın hiç kırılamayacak safhaya gelmesi son derece muhtemel.
Bunu yapacak olan belli. Ülkenin anamuhalefet partisi CHP!
Maalesef CHP'nin önünde iktidarı bu konuda sıkıştıracak, kirli oyunlarını ortaya serecek, ısrarla ve inatla tavuk karası olmuş gibi gerçekleri görmek istemeyen seçmeni ikna edecek, kitleleri harekete geçirecek geniş bir siyaset alanı bulunmuyor.
Seçenekleri sınırlı ama yok değil.
Kartacalı Hannibal'ın dediği gibi bunun için bir yol bulamıyorsa bir yol yapması lazım.
Altını kalın kalemle çizelim ki CHP, tarih önünde sorumluluk taşımaktadır.
Bu iş sinerek, korkarak, geri atım atarak, tornistan ederek, lafları ağzında geveleyerek ya da açık söyleyelim miting iptal ederek olmaz.
Özgüvenle, ülkenin kurucu değerlerine, Anayasa'ya, anayasal düzene tavizsiz şekilde sahip çıkarak yapılabilir.
O yüzden CHP'nin “Aman iktidar bizi topa tutar, üstümüze fena yüklenir” diyerek Anayasa mitinigini iptal etmesi, son derece büyük bir hata olmuştur.
Saçak altından yürümeye devam ettiği sürece iktidar CHP ile kedinin yumakla oynağı gibi oynar.
Sittin sene bu böyle gider.
Siz de ne yapacağınızı, ne diyeceğinizi bilemez halde kısık sesle boğazınız yırtılana kadar birşeyler söylemeye çalışırsınız.
Ama nafile!
Son birkaç günde CHP yerel seçim yarışında psikolojik olarak geri düştü. Oysa, seçim sathı mailine girildiğinden beri iktidarın meseleyi terör ve güvenlik üzerinden milliyetçi damarı kaşımasıyla yürüteceği üç aşağı beş yukarı belliydi.
Anamuhalefet partisi, anlamsız telaşını bir kenara bırakamadığı için bunu öngöremedi. Öngördüyse bile gereğini yapamadı, ona göre pozisyon alamadı.
Açıkça söyleyelim ki CHP kitle psikolojisini, seçmenin siyasi davranışını iyi analiz edemiyor, iyi değerlendirme yapamıyor.
Özgür Özel, 14-28 Mayıs seçimi sonrasında haber kanallarından birinde konuşurken, “Biz, Erdoğan'ın 'CHP terör örgütleri ile birlikte hareket ediyor. CHP, terör örgütleri ile aynı safta yer alıyor' sözlerine, Kemal beyi PKK'lılarla birlikte gösteren montaj görüntülere halkın inanacağını düşünmüyorduk. Bu kadar da olmaz, diyorduk. Ama seçimden sonra farkettik ki halk bunlara inanmış, bunları ciddiye almış” demişti.
Bu sözleri duyunca dehşetle irkilmiştim.
Anlaşılan ülkenin kurucusu, anamuhalefet partisi CHP'de Türk toplumunu, ülkedeki sosyal katmanların siyasi davranışını, oy verme saiklerini rasyonel biçimde analiz edecek yetkinlikte birileri bulunmuyormuş.
Halkın, iktidarın kara propagandasından etkilendiğini, CHP hakkındaki yalan yanlış herşeye inanma eğilimi içinde olduğunu görmeleri için sokağa çıkmaları, büyük kentlerin kenar mahallerine gitmeleri, cami cemaatinin arasına karışmaları yeterli olurdu.
Ama yapmamışlar, sosyal medya cengaverliği ya da üç beş sözüm ona muhalif haber kanalı üzerinden seçmene ulaşabileceklerini düşünmüşler.
Ancak, CHP'nin artık hata yapma lüksü yok.
İktidarın oyunu belli, oynayanlar belli, argümanları belli. CHP'nin bunu boşa çıkaracak siyasi kapasitesinin olması yoksa bile bu kapasitenin ivedilikle oluşturulması ve bir an önce bunu harekete geçirmesi gerekiyor.
Yoksa 1 Nisan'dan sonra şu an içinde yaşadığımız distopyayı mumla arayacağız, diyerek yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar
Rojin Kabaiş'in Google aramaları ortaya çıktı
Kabine'de göreve devam etmesi beklenen 5 bakan
Son anketten çarpıcı sonuçlar çıktı, CHP ve Zafer Partisi ayrıntısı
O büyüklükte deprem olursa fay kırılır!
Ünlü çikolata markası iflas eşiğinde
Umut Akyürek sosyal medya hesabından kızı ile yaşadığı sorunları açıkladı
Barış Boyun ve Daltonlar hakim karşısında!
Vural Çelik neden öldü? Çelik'in hastalığı neydi
Oyuncu Vural Çelik hayatını kaybetti
AKP'li Şamil Tayyar'dan, Kılıçdaroğlu kararına hodri meydan