İşini şansa bırakmaya niyeti yok

Memlekette gündem o kadar hızlı değişiyor ki, ucundan bucağından yakalamak bile neredeyse imkansız hale geldi.

Biz de haber kanallarında, sosyal medyanın her türlü mecrasında biteviye ahkâm kesen besleme tayfasının diline pelesenk ettiği gibi “tablonun bütününe” bakmaya çalışalım.

Aslında, olup biten, yapılan, edilen ne varsa bir kişinin ama tek bir kişinin emri hak vaki olana kadar koltuğunda oturmasını sağlamak için...

Dilimiz döndüğünce tekrar tekrar anlatmaya çalışıyoruz.

Ortada koskoca bir tiyatro var.

“Seçimle gelen, seçimle gider” gibi lafların artık hiç bir anlamı kalmadı. Yurdum insanı belki pek farkında değil ama memlekette demokrasi askıya alınalı çok oldu.

Artık her şey, Tayyip Erdoğan'ın iki dudağı arasında. Şimdi bakmayın siz, “aday olmaya niyetim yok” filan demesine...

Cümle alem, asıl derdinin bu olduğunu çok iyi biliyor.

Bahçeli'nin yaptığı “ince ayarı”, Ömer Çelik'in, “Cumhurbaşkanımızın devam etmesini arzu ederiz. Sayın Bahçeli'nin açıklaması çok kapsamlıydı, aynı kanaati paylaşıyoruz. Takdir de her zaman milletimizdedir. Demokraside millet ne derse o olur” sözlerini göz ardı etmeyelim.

Bahane şimdiden hazır, “görevden kaçmak olmaz...”

İşini şansa bırakmaya hiç mi hiç niyeti yok.

Bir yol kazası yaşamamak için devamlı tetikte...

Bu nedenle stratejisini, - son vakitlerin moda tabiriyle -  sürekli güncelliyor. Tehdit olabilecek ne varsa nokta atışıyla işini bitiriyor.

Belli ki İmamoğlu ve avenesinin tutuklanması kesmemiş.

Ya şimdi CHP bir sürpriz yaparsa...

Özgür Özel lehine siyasi mühendisliğe soyunanları bir kalemde geçelim ama büyük sermayenin sessiz sedasız yaptırdığı kamuoyu araştırmaları bile Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin arkasında tek başına iktidarda kalabilecek kadar halk desteği bulunmadığını gösteriyor.

Pusulanın yönü değişti.

İşte tam da bu sebeple sürekli yalpalamasına ve bin bir çeşit falsosuna rağmen artık sıdkı tamamen sıyrılmış yurdum insanına her geçen gün daha fazla umut olan CHP'nin süngüsünün mutlaka düşmesi, düşürülmesi gerekiyor.

Miting meydanlarında iktidar talep etmek kimin haddine...

Düne kadar Özgür Özel tam dişine göreydi. Ama yurdum insanı can havliyle balonu şişirmeye başlayınca Beştepe'dekiler alarm durumuna geçti.

Mesaj belli:

Çizgiyi aşmak yok!

Eğer aşarsan öyle bir darbe yersin ki bir daha belini doğrultamazsın.

CHP'nin 38'inci Olağan Kurultayı'nın iptal edilmesi için açılan davayla zaten düğmeye basılmıştı. Ama davanın ikinci duruşmasında ayan beyan ortaya çıktı; CHP'ye kapsamlı bir operasyonun eli kulağında.

Mahkeme tutanağında “4-5 Kasım 2023’te yapılan kurultayın yok hükmünde olduğunun tespitiyle iptali, mutlak butlanla (hukuki işlemin sözleşme ve kanunla belirlenmiş şartlara uymadığından geçersiz sayılması) sakatlandığı gerekçesiyle Özgür Özel ve MYK, parti meclisi üyelerinin görevden uzaklaştırılması ve Kemal Kılıçdaroğlu’yla önceki parti meclisi üyelerinin görevlerine iadesine ilişkin dava olduğu anlaşıldı” yönündeki ifadeler  bizim için bir işaret fişeği...

Yarın öbür gün, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi diyeceğiz ama o vakit iş işten geçmiş olacak.

Atlantik ötesinden de onay ve destek aldığından kimsenin şüphesi olmasın. Trump her daim arkasında. Zaten, o kadar derdi tasası varken Türkiye'nin ana muhalefet partisinin parça pinçik olması, kime gam!

Anlaşıldığı kadarıyla Özgür Özel'in belki bu davadan paçayı kurtarırız diye apar topar kurultay toplamış olması pek işe yaramamış.

Bir sonraki duruşma 30 Haziran’da!

O vakte kadar sarayla bir pazarlık yaparlar mı, yaparlarsa masaya ne koyarlar, karşılığında ne alırlar ya da bütün bunları daha önce öngörüp bir “B Planı” hazırladılar mı, şimdilik bilmiyoruz.

Tabi, bu işler maraton koşmaya benzemiyor, kuvvetli bir siyasi feraset gerektiriyor.

Şimdiki CHP'de ara ki bulasın...

Anahtarı Özgür Özel'den alıp Kılıçdaroğlu'na teslim ederlerse, yandı gülüm keten helva.

Ondan sonra CHP ikiye mi bölünür, üçe mi ayrılır yoksa paramparça olup kanarya sevenler derneğine mi döner hep birlikte yaşayıp göreceğiz, diyerek yazımıza noktayı koyalım.