Sosyal Darwinizm, Charles Darwin tarafından öne sürülen biyolojik doğal seçilim ve en uygun olanın hayatta kalma kavramlarının toplumların varlığı ve hayatta kalmasıyla aynı doğrultuda olduğunu savunan teoriler grubuna atıfta bulunur. Bu terim, 1944'te Richard Hofstadter tarafından popüler hale getirildi.
Sosyal Darwinizm, toplumun bir organizma olarak, zayıfları, yani yoksulları elemek suretiyle, güçlülerin, yani zenginlerin, en uygun olanlar olarak hayatta kalacağı inancını yaygınlaştırır. Dolayısıyla, zenginler yoksulların ve zayıfların üzerinde büyümüştür. İnsanlar arasında doğal eşitsizlikler olduğundan, sınıf ayrımı doğal bir sonuçtu. Zenginler mülkiyet üzerinde kontrol sahibiydiler ve işgücü, ahlak ve ölçülülük gibi üstün niteliklere sahip oldukları algılanıyordu. Sosyal Darwinistler doğal seçilim ve en uygun olanın hayatta kalması kavramlarına odaklansa da, argümanları Darwin'in biyolojik evrim kavramlarıyla çok az ilgiliydi. Aslında, bu terim daha çok sosyolojik ve siyasi bağlamda kullanılıyordu.
Doğal süreçlerin zayıfların elemesini gerektirdiği düşünüldüğünde, devlet müdahalesi bu sürece zararlı olarak görülür. Serbest ticaret ve rekabet, doğal seçilim için önemlidir. Yoksullar zayıf kabul edilir ve uygun olmayanlar olarak görüldüğünden, hayatta kalmalarına yardımcı olunmamalıdır çünkü kaderleri ölmektir. En güçlü olan zenginler, bunu yapabilecek kaynaklara sahiptirler ve hayatta kalacaklardır.
Herbert Spencer, toplumun evrimsel çalışmalar alanında popüler bir figürdü. İnsan evriminin iş birliği ve topluluk yararına sonuçlar doğuracağını savundu. Bireysel özgürlüğün, evirilen bir topluma yol açtığını düşündü. Dolayısıyla, devlet müdahalesi toplumun doğal evrimini engellerdi. Eğer serbest rekabet izin verilirse, o zaman nüfus en iyi rekabetçilere yol açar, bu da toplumda bir iyileşmeye ve sonuç olarak genel nüfusa yol açar.
Peki, bütün bu Sosyal Darwinizm ile ilgili söylenenler sosyal devlet düşüncesiyle ne kadar uyuşmaktadır?
Sosyal Darwinizm ve sosyal devlet kavramları, temelde birbirleriyle çelişen iki düşünce yapısına dayanmaktadır. Sosyal Darwinizmin, doğal seçilim ve "en uygun olanın hayatta kalması" prensiplerini toplumsal ve ekonomik bağlamlarda uygulayarak, bireylerin ve grupların rekabet içinde hayatta kalma mücadelesini vurguladığından bahsetmiştim. Buna karşılık, sosyal devlet anlayışı, toplumun her bireyinin refahını desteklemek ve korumak amacıyla devlet müdahalesini ve kaynak dağılımını öngörür. Bu nedenle, sosyal Darwinizm'in bireyler arasında doğal bir rekabet ve hiyerarşi oluşturma düşüncesi, sosyal devletin eşitlikçi ve koruyucu ilkeleriyle ters düşer.
Çünkü sosyal devlet, devletin ekonomik ve sosyal politikalar aracılığıyla vatandaşlarının refahını, sağlık, eğitim ve gelir güvenliği gibi temel ihtiyaçlarını güvence altına alma sorumluluğunu üstlendiği bir devlet modelidir. Özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren Batı Avrupa ülkelerinde popülerlik kazanmış olan bu modelde emeklilik gibi sosyal güvenlik sistemleri, ücretsiz kamusal sağlık hizmetleri, eğitim olanakları ve işsizlik sigortası gibi araçlar devreye sokulur. Bu politikalar, toplumun daha zayıf bireylerini destekleyerek herkesin toplumda adil bir şekilde temsil edilmesini ve katılımını sağlar. Sosyal devlet anlayışının temelinde, ekonomik adalet, sosyal koruma ve fırsat eşitliği yatar. Böylece, doğuştan gelen veya sonradan edinilen dezavantajlara sahip bireyler bile sağlık, eğitim ve yaşam kalitesi açısından daha iyi bir standart elde edebilirler. Sosyal devlet yaklaşımı, bireylerin kendi kaderini belirlemede eşit şartlara sahip olmasını savunur ve sosyal tabakalaşmanın azaltılmasına çalışır.
Öte yandan, sosyal devlet modelinin dezavantajlı yönlerinden den bahsetmek yerinde olur. Bu model yüksek vergilendirme ve devlet harcamaları gerektirebilir ki bu da ekonomik özgürlükler üzerinde baskı oluşturur. Ayrıca, geniş kapsamlı devlet müdahaleleri, bürokrasi ve verimlilik sorunlarına yol açar.
Sonuç olarak, sosyal devlet düşüncesi, Sosyal Darwinizm'in öne sürdüğü rekabetçi ve hiyerarşik toplum yapısına karşı bir tepki olarak değerlendirilebilir. Sosyal devlet, bireyler arasındaki doğal farklılıkları kabul etse de, bu farklılıkların toplumsal eşitsizliklere yol açmasını engellemeye çalışır ve her bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanması için aktif bir şekilde müdahalede bulunur. Bu nedenle, Sosyal Darwinizm ile sosyal devlet arasında ideolojik bir uyuşmazlık bulunmaktadır. Sosyal devlet, bireyler arası rekabet yerine iş birliği ve destek mekanizmalarını teşvik ederek daha adil ve kapsayıcı bir toplum yapısının oluşumunu amaçlar.
Çok Okunanlar
2025 emekli maaşı zammı belli oluyor: En düşük maaş ne kadar olacak?
AKP'nin ittifak ortağı MHP'den asgari ücret ve emekli maaşı önerisi geldi
Çilli Bom’un bestecisi Kenan Küçüközcan kimsesizler mezarlığına defnedildi
Petlas, Abdülkadir Özcan için kararını verdi
THY kara listeye aldı: Abdulkadir Özcan kimdir?
'Çember daralıyor' açıklamasının ardından Narin Güran'ın cansız bedeni bulundu
300-400 bin TL fiyat aralığında alınacak 8 araba
Çiçekçi cinayetinde sanık için istenen ceza belli oldu
Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan uçakta olay çıkardı! Petlas'tan açıklama geldi
BEDAŞ 14 Aralık Cumartesi elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı