2020 yılından önce, teknoloji ve küreselleşme bağlamında en çok tartışılan konuların başında sosyal ağları kurup işleten firmaların algoritmik tahakkümlerini daha da ileri götürerek devletlerle eşit hatta onların üstünde “uluslarüstü organizasyonlar” olmaya başladıkları geliyordu. Bunu açıklamak için çeşitli yaklaşımlar da kullanılıyordu. Örneğin, kontrollü hegemonya yaklaşımında küresel dijital ağların kullanımı serbest olmakla birlikte bu ağlar üzerinde devletin katı bir yasal denetiminin olduğu, zorunlu hegemonya yaklaşımında ise devlet yerli teknoloji firmalarıyla ulusal sosyal ağ altyapısı oluşturamadığı için sosyal ağlara olan talebin çok yüksek olması nedeniyle yasal yaptırımları ve idari denetimleri uygulayamaması (bir tür acizlik) durumunun olduğu, alternatif hegemonya yaklaşımında küresel dijital ağların kullanımın serbest olduğu fakat sınırlarının yasal denetimlerle belirlendiği hem yerel hem küresel ağların birlikte yer aldığı ve en uç durumda ise Rusya ve Çin’deki gibi sadece devlet kontrolündeki yerel dijital ağların olduğu katı yerel hegemonik yaklaşımlar tartışılırdı.
Büyük teknoloji şirketleri Web2 olarak tanımladığımız bu 2020’ye kadar olan dönemin nimetlerinden sonuna kadar yararlanarak dünyanın en büyük trilyon dolarlık firmaları haline geldiler ve bir sonraki teknoloji olan yapay zekâ (YZ) alanına yatırım yapmaya başladılar. Örneğin, Microsoft geçen yıl OpenAI firmasına yaklaşık 13 milyar dolar yatırım yapmış. OpenAI, ChatGPT’nin geliştirilmesine devam etmek için her yıl 5 milyar dolar harcadıklarını açıkladı. Google ise Gemini ismindeki YZ uygulamasını geliştirmek ve yaymak için yaklaşık 50 milyar dolar harcadığını açıkladı.
Günümüzde bu konuda bir eksen kayması yaşamaya başladığımızdan rahatlıkla söz edilebilir. Devletler artık teknoloji firmalarının bu olağanüstü güçlerini diğer devletler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanabileceklerinin farkına vardılar ve bu konudaki ilgilerini arttırdılar. Örneğin, Trump ikinci döneminde Stargate projesiyle ABD’nin YZ altyapısı yatırımlarına 500 milyar dolar harcayacağını açıkladı. Devlette Verimlilik Bürosu kurarak en büyük teknoloji firmalarından biri olan ve dünyada en çok araba satan Tesla’nın sahibi, Grok isimli YZ uygulamasının geliştiricisi ve dünyanın en zengin insanı Elon Musk’ı Vivek Ramaswamy ile bu göreve getirdi. Aslında böylece teknoloji şirketleri fiilen devlet yönetimine girmiş de oldu böylece.
ABD altı yıldır Çin’in yüksek teknoloji ürünlerine erişimini kısıtlamaya yönelik ticari bir ambargo uyguluyor. Buradaki temel amaç teknolojik yeniliklerin üretiminde Çin’in ABD’yi geçmesini engellemek. Örneğin, Huawei gibi Çinli mobil telefon şirketlerini, TikTok gibi sosyal medya şirketlerini, NVidia’nın yeni çıkardığı, YZ işlemleri için kullanılan güçlü grafik işlemcilerinin Çin’e satılmasını engellediler.
Öte yandan, geçtiğimiz hafta Çin tarafından duyurulan bir haber ile Çin’in bu kısıtlamalardan hiç etkilenmediği, aksine ChatGPT’den daha başarılı DeepSeek (https://chat.deepseek.com/sign_in) adında herkesin kullanımına açık bir yapay zekâ uygulamasını 30 kat daha düşük işlem gücü ile ondan 100 kat daha ucuza 6 milyon dolara mal ettiği konuşulmaya başladı. Hemen arkasından Nvidia başta olmak üzere, ABD borsalarındaki YZ’ya yatırım yapan teknoloji şirketlerinin hisseleri, Bitcoin başta olmak üzere kripto paralar ciddi değer kaybetti. Sadece borsadaki kayıp 1 trilyon dolar oldu. Üstelik Çin’in DeepSeek duyurusu ABD borsasında senelik raporların hazırlandığı döneme denk geldiği için teknoloji şirketlerinin borsayı etkileyecek için açıklama yapması da yasak ve dolayısıyla bu düşüşü frenleyecek bir açıklama da yapamıyorlar.
Yine yakın zamanda ABD tarafından yapılan bir açıklamaya göre ABD yüksek teknoloji ürünlerini “müttefik” olarak tanımladığı sadece 18 devlet ile paylaşacağı ve bu kısıtlamayı önümüzdeki birkaç ay içinde gerçekleştireceği söz konusu. Bu müttefikler arasında Türkiye’nin ismi yer almıyor. ABD bu açıklamasıyla teknoloji konusunda bir tekel olma niyetini de ortaya koymuş oldu. Çünkü herkes artık farkında ki 21. yüzyılda özellikle YZ teknolojilerine hâkim olmak, yeni dünya düzenini de kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek anlamına geliyor.
İşte DeepSeek olayının tam bu dönemde patlak vermesi, böyle bir dünya düzeni düşüncesine “karşı hamle” anlamı taşıyor. Aslında DeepSeek yine NVidia’nın daha eski işlemcilerini kullanıyordu. Yani bir anlamda bu kısıtlamalar Çin’i durdurmak yerine onun yenilikçilikte daha yaratıcı olmasına sebep oldu.
Çin’in daha düşük işlem gücü ile daha iyi performans gösteren daha ucuz YZ uygulamaları ortaya çıkarması, bu alandaki yani yenilikçilik alanındaki ABD hegemonyasının yakında Çin lehine değişeceği anlamına geliyor. Çünkü böyle büyük paralar harcanmadan da geliştirme yapılabileceği görüldü. Bu YZ girişimlerinin ileride şimdiye kadar buldukları gibi büyük yatırımlar bulamayacağı anlamına da geliyor ve daha şimdiden Stargate gibi büyük harcamalar gerektiren projeler sorgulanmaya başlandı.
YZ geliştirme çalışmalarında karşılaşılan en büyük problemlerden biri YZ sistemlerinin çok fazla enerji harcaması nedeniyle ekolojik dengeyi tehdit etmesi, diğeri de YZ sistemlerini eğitmek için çok büyük miktarlarda veriye ihtiyaç duyulması. Örneğin, ChatGPT’nin eski versiyonu olan GPT-3 eğitmek için kullanılan enerji 100 evin bir yıllık elektrik harcamasına denk iken son versiyonu GPT-4’ü eğitmek için kullanılan enerji miktarı 5000 evin bir yıllık elektrik harcamasına denk geliyor. Öte yandan, YZ’yi eğitmek için kullanılan İnternet üzerindeki yüksek kaliteli metinsel veri stokunun 2028 yılına kadar tükeneceğinden bahsediliyor. Buna bir de WSJ gibi gazetelerin, haber metinlerini YZ’yi eğitmek için kullanan OpenAI firmasını dava ettiklerini de eklemek gerekir. Bu tür veri kısıtlamalarına çözüm olarak, bazı YZ şirketleri ders kitapları gibi kaliteli veri kaynaklarına yönelmeyi ve “sentetik veri” üretmeyi planlıyorlar.
Bütün bunlar olurken şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor: YZ ile gelir dağılımının daha da bozulabileceği ve hatta totaliter rejimlerin daha da artabileceği konuşuluyor. Önümüzde gerçekten büyük problemler çözüm bulmayı bekliyor. O yüzden konudaki farkındalığımızı artırmak çok önemli.
Çok Okunanlar
İzmir'de deprem riski artıyor! Naci Görür'den korkutan uyarı
İşte Teğmenlerin ihracına karşı çıkan 4 komutanın karşı oyu
Trio ekibi Gaziantep FK- Galatasaray maçını değerlendirdi
Gezi soruşturmasındaki sıradaki gözaltıları açıkladı
Teğmenlerin ihracının gerekçeli kararı ortaya çıktı!
Lemina imzayı atıyor: 'Casemiro tamam gibi'
BEDAŞ 4 Şubat'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Türkiye kıyıları da risk altında mı?
Ilıklaşmanın bedeli mi?
Santorini Yanardağı patlarsa ne olur? En son ne zaman patladı?