Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Yeni medya teknolojileri ve gazetecinin bilişimciye dönüşümü

Lev Manovich, 2001 tarihli “Yeni Medyanın Dili” (The Language of New Media) isimli kitabında yeni medyayı tanımlarken tarihsel süreçte iki devrimsel etkiye dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki, on dördüncü yüzyılda matbaanın icadı ve ikincisi de on dokuzuncu yüzyılda fotoğrafın icadıdır. Bu iki olayın modern toplumların ve kültürlerin gelişmesinde devrimsel bir etkiye sebep olduğundan bahsederek, şimdi de yeni medya devrimi olarak tarif ettiği kültürün üretim, dağıtım ve iletişiminin bilgisayar ile aracılanmış bir biçime dönüştüğünü ifade etmektedir. 

Bir medyanın yeni medya olabilmesi için taşıması gereken özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Dijital temsil, Modülerlik, Otomasyon, Değişkenlik, Dönüştürülebilirlik. Yeni medya ile ilgili bu kavram ve tanımlamalar, bilişim biliminin kapsamında ele alınarak incelenmektedir. Doğal olarak iletişimin diğer alanlarında da uygulama alanı bulabilmektedir. Örneğin, Dijital PR, İnternet Reklamcılığı, IP TV, 3D Sinema, İnternet Gazeteciliği ve Robot Gazetecilik bu uygulama alanları arasında sayılabilir. Kitle iletişim araçlarından farklı dijital bir teknoloji ile oluşturulan bu medya teknolojilerinin günümüze özgü olduğunu vurgulamak amacıyla “yeni” olarak tanımlanması ise sınırlı bir bakış açısını yansıtmaktadır.

Çünkü teknolojileri kronolojik olarak eski ve yeni diye ayrıştırmak, o teknolojilerin özünün anlaşılmasına engel olmaktadır. Örneğin, telgraf da döneminde zamanı kısaltan ve mekânı yakınlaştıran bir yeni iletişim aracı olarak görülüyordu. JD Dent’in 1795’te yazdığı Londra’da Theatre Royal’de sahnelenen “The Telegraph, or, a New Way of Knowing Things: A Comic Piece” (Telgraf ya da Bir Şeyleri Bilmenin Yeni Yolu: Bir Komedi Eseri) adlı oyununda, Sir Peter Curious’un, evinden uzakta iken kendisini aldattığından şüphelendiği karısı hakkında telgraf aracılığıyla bilgi aldığından bahsediliyordu. Telgraf, dönemin en hızlı iletişim aracı olan trenin saatte ortalama 35 kilometrelik hızının kat be kat üzerinde bir hızla haberlerin yayılmasına olanak veriyordu. Fakat tıpkı şimdi İnternet ağlarının dünyanın her tarafını henüz tam olarak sarmaması gibi telgraf hatları da dünya üzerinde yeterince yaygın değildi. Günümüzde telgraf tamamen yok olmamakla birlikte kullanımı çok azalmış durumdadır. Dönüşüm geçirip SMS veya WhatsApp mesajı halini almıştır. 

Benzer bir durum, sabit telefon-cep telefonu analojisinde de söz konusudur. Günümüzde cep telefonu, sabit telefondan tamamen farklı teknolojilere sahiptir. Neredeyse tek ortak yanı isimlerinde geçen telefon kelimesidir. Telgraf-İnternet ağı analojisi örneğinde olduğu gibi geçmişte yeni medya olarak tanımlanabilecek pek çok iletişim kanalı ve teknolojisi günümüzde dönüşmüş olarak varlığını sürdürmektedir. Bu insanın en büyük yeteneklerinden biri olan değişime adapte olmanın bir gereğidir de aynı zamanda. 

Dolayısıyla, yeni kavramını kronolojik anlamıyla değerlendirmek yerine, dönüşümü simgelediğini görmek yeni medyanın anlaşılmasını da kolaylaştıracaktır. Dönüşüm de her çağda var olacaktır. 

Temelde, teknoloji veya bilişim eksenli bir tanımlama olan yeni medya kavramı, genelde iletişim, özelde de gazetecilik üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Bu etki, sadece gazetelerin üretim, basım ve dağıtımı ile bunların maliyetlerinin düşürülmesi ile sınırlı bir etki değildir. Bunların yanında asıl etkiyi, enformasyon ağı kavramıyla açıklayabileceğimiz, gazetelerin küresel çapta haber alma kaynak ve kanallarının çoğalmasında ve çeşitlenmesinde görmekteyiz. Ayrıca, bu durumun yol açtığı, okuyucu/izleyicinin aşırı enformasyon bombardımanına maruz kalması olarak açıklayabileceğimiz, güvenilir enformasyona ulaşma zorluğunu da hesaba katmak gerekmektedir.

Biz bilişim anabilim dalımızdaki derslerimizde bilişimin tanımını şu şekilde yaparız: “Bilişim, verinin belli amaçlar için toplanmasını, işlenmesini, iletilmesini, yayınlanmasını, saklanmasını, veriyi bilgi haline getiren işlevleri ve bunları yerine getirecek yöntem, aygıt ve sistemleri ve bu sistemlerin toplum ve birey üzerindeki etkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bilişimci ise, bilişim ürünlerinin ve sistemlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi ve bunların verimli ve etkin bir şekilde toplum ve birey hayatına uygulanabilmesi için çalışan beyin gücüdür.”

Bu süreci gazetecilik açısından şöyle tanımlayabiliriz: Bir olay gerçekleştiği zaman gazeteci olay yerine gider ve olayla ilgili doğru veriyi tam ve zamanında toplar ve okuyucularının/izleyicilerinin anlayabileceği şekilde işler. Yani haberi yazar ve böylece veriyi enformasyona dönüştürmüş olur. Daha sonra haberin kanal (gazete/TV) aracılığı ile alıcılara iletilmesini, yayınlanmasını ve saklanmasını sağlar. Bunu, medya sektörü dediğimiz organizasyonlar içinde haberin üretimi, basımı, dağıtımı yoluyla gerçekleştirir. Alıcısına ulaşan haberin (enformasyonun), alıcıda harekete geçirdiği başka düşünceler de olabilir. Bilişim açısından bunun anlamı, alıcının yeni edindiği enformasyonu daha önceden edindiği enformasyonlarla ilişkilendirip bir karara varması, diğer bir deyişle, bilgiyi ortaya çıkarmasıdır.

İşte, bu süreç bağlamında gazetecinin görev ve sorumluluğu olan haberi bulmak ve yukarıda bahsedilen bir olayı okuyucusuna/izleyicisine ulaştırmak eylemleri dizisi, aslında bir bilişimcinin veriden enformasyona, sonra da bilgiye ulaşmak için takip ettiği adımların izlerine basmak anlamına gelmektedir. 

Özetle, gazetecilik alanında yeni medya teknolojilerine dayanan bilişim yaklaşımının kullanılması ilk olarak, göreceli de olsa haber kaynağına ulaşımda kolaylık getirmektedir. İkinci olarak, veri-enformasyon-bilgi akışı sürecinde, yine göreceli de olsa hız ve yaygınlık kazanılmasını, haberin daha çabuk bir biçimde geniş bir okuyucu/izleyici kitlesine ulaştırılabilmesini sağlayabilmektedir. Üçüncü olarak ise, haberin iki aşamalı akışında sayıları sınırlı olan eşik bekçileri ve kanaat önderlerinin çok daha fazla olabilmesini sağlamaktadır. Bu da çok sesliliğe ve demokrasiye katkı sağlayabilir.