Bugün yetişkinliğin arifesindeki yavrularımız sınava giriyor.
Hiç sorgulamadan konuşuyoruz: ''Acaba kazanacak mı?''
Neyi kazanacak mı? Arkadaşlarını elemeyi başaracak mı? Dikkat ediniz, doğru yapmak, öğrenmek vs. değil. Doğru ve yanlış sayısına göre yapılan bir sıralamada kontenjan içinde kalacak mı diye soruyoruz?
Yukarılara çıkarsa başarılı ve aşağıdaysa başarısız. Elbette sınavın doğası bu!
Ama biz bu sınavı (YKS) niye yapıyoruz? Üç amaç var sanki:
1)Eleme (Çünkü kontenjan sınava girecek öğrencilerin tamamını kapsamıyor)
2)Üniversite eğitimine uygun hale gelebilmelerini sağlamak
3)Lise eğitiminin başarısını ölçmek.
Tersten gidelim. Lise eğitiminin başarısını ölçmek için sınava gerek sanıyorum. Zira ülkemizde lise eğitiminin başarısını ölçmekte çok daha mahir bir sınav var: Pisa Testi. Bu teste göre ülkece sınıfta kalmış durumdayız.
YKS'ye hazırlanmak ve YKS üniversite eğitimine uygun hale gelmeyi de sağlamıyor. Zira ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinde araştırma görevlisi olarak bulunmuş bendeniz bu güzide üniversitelerimizi kazanan öğrencilerimizin bile lise eğitimini üniversite sıralarında tamamladığına şahidim.
Sınav gerçekten en çok elemeye yarıyor. Elemede kimi, ne bakımdan elediğimizden emin değilim ama birilerini elediğimiz kesin. Kontenjan sınırlı, dolayısıyla birileri elenmeli diye kabul ediyoruz. Acaba öyle mi?
Pandemi döneminde hatırlıyoruz: EBA diye bir sistem vardı. İnternete erişimi olan herkes Milli Eğitim Bakanlığı'nın ''şahane nitelikli'' eğitimini alabiliyordu. Esasında, ABD'nin küresel ölçekte başarılı üniversitesi MIT yıllardır ders kayıtlarını paylaşıyor. Ülkemizde de gayet başarılı bir açık öğretim deneyimi var. Dolayısıyla, uzaktan eğitim mümkün. Üniversitede okuma iddiasındaki öğrencilerimizi doğrudan doğruya üniversite dersleriyle buluşturabiliriz. Bunun için böyle bir sınava ihtiyaç yok esasen. Eleme yapılacaksa bu çevrimiçi dersler üzerinden de pekâlâ yapılabilir.
Dahası, bugünün teknolojileriyle hem sınava hazırlanma hem de öğrenme becerisini ölçme bakımından çok daha etkin uygulamalar da mümkün. Üstelik bunun için tüm öğrencileri okullara toplayıp tonla kağıt bastırıp binlerce gözetmen tutmaya da gerek yok.
Peki, o halde niye hala bu sınavı yapıyoruz? Adet yerini bulsun diye herhalde. Geleceksizliği garanti bir nesli, ''geleceği kazanma'' hülyalarıyla oyalıyor, birilerini zengin ediyor, aileleri perişan ediyoruz. Bu sırada bir şeyler öğrenme ve üretmede en verimli yaşlarındaki gençleri uyuta uyuta eğitim-öğretim kobayı haline getiriyoruz.
Gerçekten mecbur muyuz? Hiç sanmıyorum. Aileleri, ergenlikle mücadele eden gençleri, geleceksizliği neredeyse garanti olan genç işsizleri, milli serveti helak etmekten de geri durmuyoruz. Allah akıl fikir versin!
Çok Okunanlar
Uzman çavuş bacanağını öldürdükten sonra intihar etti: Evlilik sözleşmesi detayı
Güllü'nün ölümündeki bilmece sürüyor
Ali Yerlikaya bu kez Bülent Turan'ı uçağa almadı
İktidar vekilinin Kürtçe atasözü gündem olacak!
'Peşmergeye alan açmak vatana ihanet suçudur'
Mert Hakan, Metehan Baltacı, Murat Sancak, Ahmet Çakar, Zorbay Küçük...
Yeni anayasa hazırlığı yapan Erdoğan'a DEM'den kötü haber!
Türkiye'de mutfak krizi derinleşiyor
AKP'li isimden 'En çok DEM Parti zarar görür' çıkışı
Mansur Yavaş'tan o haberlere büyük tepki!