Liberal fanteziden uyanın gençler

Liberalizm şişede durduğu gibi durmaz. Neymiş efendim? ''Asgari ücret ekonomiye yük''müş. ''Asgari ücrete yapılacak her zam alım gücünü düşürür''müş. Doğru! Peki ama niçin? Dahası, asgari ücrete zam yapmayınca, asgari ücretlinin alım gücü ne olacak?

Asgari ücret kanun gereği, bir işçinin emeğini satabileceği en düşük ücrete tekabül eder. Peki, niçin böyle bir sınıra ihtiyaç var? Çünkü işçinin emeğini satmasının nedeni geçimini sağlamak ve emeğini satabilmek için geçinebilmesi gerekir. Peki, sadece işçinin mi geçinmesi gerekir? Emeklilerin geçinmesi gerekmiyor mu? Emekliler hem emeklerini satmayacak hem de yılların emeğinin karşılığı olarak bir sadaka mı alacak? Bu yetmezmiş gibi bir de maaşlarına türlü nedenlerle tedbir konacak! Tedbir konabildiğine göre asgari ücretli işçi ve bunun da altında aylık alan emekli maaşının dörtte üçüyle geçinebiliyor olması gerekir. Peki, öyle mi? Elbette hayır!

Liberal fanteziye göre işçilere asgari ücret uygulanmamalı, işverenin yükü arttırılmamalı. Bunun yerine, piyasa kendi kendine dengeye gelmeli. Liberal fanteziye göre herkes girişimci olup borsaya para yatırıp, Robert Kiyosaki'yi izleyip yoksul babasını unutup zengin babasının peşinden gidip zengin olabilir. Zengin babanın tavsiyesi gereği vergiden kaçabilir. Zira herkes kendine bir zengin baba seçebilir.

Liberal fantezi çılgınca taraftar topluyor. ''Seküler milliyetçilik'' adı verilen yeni ırkçılıkla serbest piyasacı zihniyet kol kola gidiyor. Her ikisi de sorumlu olarak devleti, sermayeyi, piyasayı, emperyalizmi veya kapitalizmi görmek yerine, ezilenleri ve emekçileri görüyor. Evet, emekçiler ve ezilenler sorumlu. Zira bu iki akıma en çok destek verenler bu iki grubun çocukları.

Her iki eğilim de güç savaşlarının seyircisi gençlerden taraftar topluyor. Bu gençler, güç savaşlarında taraf olup kazanmayı arzu ediyor. Güçsüzleri güçlülerle birlikte ezme fantezisine kapılıyor.

Bu gençlerimiz ''kazanan adayı'', bölgesinde terör estiren bir ülkeyi ve en nihayetinde emeklilerine, yoksullarına kaynak aktarmayan bir rejimi hayranlıkla izliyor.

Kazanma isteğinde yanlış hiçbir şey yok. Yeter ki kimin kazandığının ve kaybedeceğinin farkına varalım. Seküler-muhafazakar derken kârlarına kâr katan şirketleri, ihale kapan grupları, uluslararası güç dengelerince kollananları es geçiyoruz maalesef.

Liberal fanteziye dalan arkadaşlara anımsatalım. Çocuklarımız uyuşturucu batağında, gençlerimizin azımsanmayacak bir kısmı fuhuşla geçiniyor. Diplomalı işsizler hizmet sektöründe ucuz işgücüne dönüşmüş durumda. Zanaat sahibi gençlerimiz ''deneme'' adı altında günlük işçiye dönüştüler. Birkaç gün denenip şutlanıyorlar.

Liberal fantezi şişede durduğu gibi durmaz. Ağzınızı çalkalayıp kendinize gelin!