'Muasır Medeniyet' ve AKP'nin 29 Ekim reklamı

Türkiye'nin geleceğini tartışamıyoruz. Siyaseti hukuk davaları; hukuk davalarını siyaset üzerinden tartışa tartışa geleceği unuttuk. Bu sırada geçmişle geleceği birbirine bağlayan bir reklam geldi AKP'den: https://www.youtube.com/watch?v=vdDdx5puPeA

''AK Parti'' adlı youtube hesabı, bu videoyu şu başlıkla yayımlamış: ''Cumhuriyet ideallerimiz Türkiye Yüzyılı'nda gerçek oldu''. 

AKP dönemine denk gelen teknolojik atılımlardan hareketle, Cumhuriyetin hedeflerini benimsediğini ve bu hedeflerin peşinden yol kat ettiğini iddia ediyor reklam. 

TEKNOLOJİK ATILIM VE SİYASAL HEDEF

Evet, demir ağlarla örmüştük on yılda yurdu. Teknolojik atılım, devrimin ve cumhuriyetin hedefleri arasında yer alıyor. Ama hangi devlet bu hedefi reddediyor ki? İran İslam Cumhuriyeti nükleer alanda hızla ilerlemiyor mu? Ya da müslüman düşmanı, ayrımcı Modi iktidarı Hindistan'ın 2025 Mars projesini ilan etmedi mi? Kuzey Kore silahlanma alanında hiç de geri sayılmaz. Çin tam anlamıyla bir teknoloji devi değil mi? Ya ABD? Teknoloji deyince ABD zirvede değil mi? 

Buradan hareketle, ABD'nin kurucu babalarının idealleriyle Bush'un, Clinton'un, Trump'ın dönemine denk gelen teknolojik atılım arasında bir süreklilik var mı gerçekten? Mao'nun kesintisiz devrimi, karargahı bombalama çağrısı, teknolojik atılımdan daha fazlası değil mi? Modi, Gandhi'nin ve Nehru'nun yolunda mı gidiyor? 

''Cumhuriyet İdeallerimiz'' nedir sahi? Cumhuriyet, kamuya, kamu gücüne vurgu yapan bir rejim. Reklamda gösterilen birtakım başarıların bazıları kamuya ait bile değil. Dahası, kamuya ait olan üretim araçlarının elden çıkarıldığı dönem AKP dönemi. Gerçek anlamda Cumhuriyet ideallerinden vazgeçildiği, bu ideallerin küllendirildiği bir dönem. 

Atatürk'ü sahipsiz bırakanların aymazlığından yararlanıyor AKP reklamı. Atatürk'ün çizdiği yolun, gösterdiği hedefin peşinden gittiğini ima ediyor. ''Muasır Medeniyet'', adının çağrıştırdığından çok daha fazlası. ''Çağdaş medeniyet'' deyince yalnızca teknolojik ilerlemeyi, parlak görselleri düşünen milyonlar üzerinde etkili bir söylem geliştiriyor AKP. Bizim tarafın bu reklamı da hafife alacağından hiç kuşkum yok. Ne var ki, bu reklamdaki söyleme inanmak için de biraz saf olmak lazım. 

Peki, o halde niye bu söyleme yanıt verme gereği duyuyorum? Çünkü bu söylemin alıcısı var. Rasim Ozan Kütahyalı'nın Etyen Mahçupyan'dan ödünç aldığını belirttiği ''Neoittihatçı Rejim'' tabirine uyuyor bu söylem. Ülkenin birliğini, teknik anlamda ilerleyişini ve etki alanını genişletmesini şiar edinen bir siyasal programla uyumlu. Türkiye'de seküler milliyetçiliği, muhafazakarlığı, liberal iştahı aynı anda kucaklayan harika bir program. Üstelik bir de buna Türkiye'yi, Türkleri aşağılayan Batılı ve Batıcı seslere karşı intikam hisleriyle dolup taşan geniş millici kesimlerin özlemlerini katarsak, bu siyasal program belki de en geniş mutabakat anlamına geliyor. Bağımsızlıkçı, güçlü, özgüvenli bir siyaset çok geniş kesimlerin ortak özlemi. 

Ne var ki, şu anki iktidar, kurumları yıkmasıyla, ortak aklı terk etmesiyle, ekonomi konusundaki kötü yönetimiyle ve en önemlisi Türkiye'de ilerici olan tüm kazanımlara düşmanlığıyla ne güçlü ne de bağımsızlıkçı. Cumhuriyetin gücü kurumlarında, insan malzemesinin niteliğinde ve insanlarının kurumlarıyla olan bağındadır. Bu bağ güçlü oldukça cumhuriyet güçlüdür. 

CUMHURİYET İDEALLERİ SAHİPSİZ DEĞİL AMA SAHİPLERİ SESSİZ

AKP'nin bu reklamı ve reklamın alıcı bulması, gerçek anlamda cumhuriyetçi seslerin kısılmasındandır. Kıblesi, karargahı, finansmanı dışarıda olan ne varsa kendisini AKP muhalifi olarak sunduğundan ve gerçek muhaliflere yer bırakmadığından gerçek alternatif görünmez kılındı. Aklımızı, ülkenin güçlü olmasından hicap duyanlardan, Türklüğünden, coğrafyasından, milletinden kaçanlardan uzak tutabilirsek gerçek alternatifler belirecek.