Hayatımız plastikleşti. Her tür şekli alan malzeme bir ihtiyaçtı. Lakin hayatımızı ve çevremizi dönüştürdü plastik.
Plastiğin en önemli özelliği dayanıklı ve esneyebilir olması.
Paradigma değişirken, ''katı olan her şey buharlaştı''. Esneklik o denli arttı ki kavramlar, nesneler arasındaki ayrımlar anlamsızlaştı.
Bildiğimiz dünya esniyor. Cinsiyetler, kurallar, dil, karakterler esniyor. Hatlar yuvarlaklaşıyor.
Halk da bundan nasibini alıyor. Halk da plastikleşiyor.
Belirli bir siyasal görüşle karakterize edilen kitleler büsbütün farklı siyasetleri onaylayabiliyor. Hikmeti tamamen belirsiz bir anlayışla, ''biz ve onlar'' söylemi her türden ikiliğin yerini alabiliyor.
Aynı kitle en radikal sol fikirleri de en radikal sağ fikirleri de aynı oranda benimseyebiliyor.
Radikal söylemlere kapılma ama bu kapılmayı da anlık olarak terk edebilme becerisi insanı şaşırtıyor.
Bugünkü ırkçılık bile geçmişten farklı. Irkçı söylem, davranışa tam dökülemeden saman alevi gibi dağılıyor. Bu konuda şahane bir kavramsallaştırma var: ''Stratejik Konumlanma'' (Strategic Positioning)
Sert söylemlerde bulunan kişiler, esasında söylediklerini yerine getirmeyi amaçlamıyorlar. Sert siyasal söylemlerinin nedeni, o an için tepki duydukları bir anlayışla aralarına mesafe koyup bu mesafeyi ilan etmek. Böylece kendilerini stratejik olarak konumlandırmış oluyorlar.
Ülkemizde bu daha da yaygın. Hatta söylemlerin çoğunun maksadı insanın kendini konumlandırma ve konumunu ilan etme çabası. Artık tüm bireyler kendilerini sosyal medya üzerinden basın açıklaması yaparken buluyor. Böylece ahlaki, siyasal veya düşünsel bir konumlanma ilanında bulunuyorlar.
Stratejik konumlanma çabası, yüzer gezer bir çaba. ''Onlar''ın tavrı değiştiği an, stratejik konum da değişebilir zira. Ne de olsa, biz ve onlar aynı günahı işleyebiliyor, aynı sevapla iftihar edebiliyoruz.
Türkçe söyleyelim: Poz kesiyoruz. Poz kesme sayesinde siyasal kümelenmelere dahil olup yalnızlıktan, olayları ve sorunları sükunetle tahlil etme yükünden kurtuluyoruz.
Halk plastikleşirken, yaşananlarla anbean dövülüyor zihinler. Gündemin çalkantısında sörf yapıyoruz. Dalga her vurduğunda, esniyor, konumlanıyor, ilan ediyor ve ardından biricikliğimizi yitiriyoruz. O sırada, rakibimiz olduğunu düşündüğümüzü yargılıyoruz.
Tarih sahnesindeki ''hayali'' bir yargılanma için yazıyor, çiziyoruz. Bu sırada seyirciyiz. Hayali düzlemdeki söylem savaşı sırasında, atı alan Üsküdar'ı geçiyor.
Halk plastikleşti. Bireyler de öyle. Hemen her şey esniyor. O kadar esnedik ki kırılganlığımızı yitirdik. Adeta kimliksizleşiyor, kişiliksizleşiyoruz. Nüanslar kayboluyor, kümelenmelere dahil olup tribünlere çekiliyoruz.
Siyaset artık figürlerin rol dağılımına katıldığı, ardından arenada eğlence için dövüştüğü bir müsamereye dönüştü.
Hukuk da esnedi. Faile, mekana, çıkarlara göre esniyor hükümler.
Ahlak da öyle.
Esnemeyen tek şey düşmanlığımız. Konu, konumlanma, söylem ne olursa olsun kamplaşmanın tarafları düşmanlığı sürdürüyor. Konu unutuldu. Konusuz konumlanıyoruz.
Plastikleşmeye inat, aklına, geleceğine sahip çıkanlara ne mutlu.
Çok Okunanlar
İzmir'de deprem riski artıyor! Naci Görür'den korkutan uyarı
Santorini Yanardağı patlarsa ne olur? En son ne zaman patladı?
Türkiye kıyıları da risk altında mı?
Teğmenler 'Poz' vermedi!..
Anket sonuçlarında dikkat çeken sonuç!
Ahmed El Şara'nın eşi ilk kez görüntülendi!
ŞOK 5 Şubat 2025 aktüel indirimleri bugün raflarda! İndirimde neler var?
Arda Güler ilk 11'de olacak mı? Leganes - Real Madrid maçı ne zaman?
Rusya'dan getirilen meyve sebzelerde büyük tehlike!
BEDAŞ 5 Şubat'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı