Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

Asalım bayrakları, çıkalım meydanlara, haykıralım; Yaşasın Cumhuriyet

Cumhuriyetimiz 100 yaşında.
 
Bir asrı doldurdu Cumhuriyetimiz.
 
Çok yaşasın, hep yaşasın Gazi Mustafa Kemal Paşa ve onun önderliğinde kurulan Cumhuriyet!
 
Tüm mazlum milletlere umut ışığı olan, emperyalistlerin ve işgalcilerin yenilebileceğini gösteren Milli Mücadelemizin taçlandığı ve Cumhuriyet’in ilan edildiği tarihtir 29 Ekim.
 
Türkiye’de Cumhuriyet; emperyalizme ve saltanata karşı örülen bir savunma kalesi, bir başkaldırıdır!
 
Köyceğiz Kuvva-yı Milliye Komutanı Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın da belirttiği gibi “Saltanat kazanını devirip, emperyalizm ateşini Türkiye’de söndürdüğü için bir Milli Kurtuluş” yarattı ve “Dünya finans-kapitalizmine (Emperyalizm) ve Osmanlı tefeci-bezirgânlığına (Saltanat) karşı savaşarak” doğdu.
 
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye’nin yüzyıllardan beri başının belası olan bu iki gücü yendiğinde; Milli Mücadelenin millet iradesi, meşruiyeti ve idaresinin simgesi olan Milli Meclis’e Cumhuriyet bayrağını çekti.
 
Cumhuriyet; tam bağımsızlık, halkçılık, kamuculuk, aydınlanma, çağdaşlık, akıl, bilim, hukuk ve adalettir.
 
***
 
Kurtuluş Savaşı’nın ardından tam anlamıyla bir ekonomik kurtuluş savaşı veren genç Cumhuriyetimiz “Tam bağımsızlık, ekonomik bağımsızlıkla mümkündür” şiarıyla iktisat alanında büyük başarılara imza attı.
 
Yokluk ve yoksulluk içinde dev sanayi tesisleri inşa edildi. “Devlet onu mu yapar, bunu mu yapar” diye diye eldekini avuçtakini satanlar, bugün ithalata dayalı, borç içinde bir ekonomi yarattı. Saman ithal eder hale gelindi.
 
KİT’lerin satışından (özelleştirmelerden), alınan dış borçlardan, toplanan yüksek vergilerden elde edilenler nereye gitti? Yatırım, üretim, istihdama mı?
 
Ülkemiz bugün ‘neden böyle bir siyasi, sosyal ve ekonomik tablonun içinde' sorusunun yanıtı sorunun içinde saklı oysa.
 
***
 
Elbette, böyle olmamalıydı. Cumhuriyetimizin 100. yılı böyle karşılanmamalıydı.
 
Her yıl önemli, her yıl değerli, ama 100. yılın anlamı bir başka. Ülkenin dört bir yanında coşkuyla, gururla, onurla kutlanacak bir bayramımız var. En büyük bayramımız Cumhuriyet.
 
Emperyalist güçlerin planları ve kışkırtıcılığında; etnik, mezhepsel savaşların ortasında bir coğrafyadayız.
 
Ya Gazi Mustafa Kemal ve Cumhuriyet olmasaydı?
 
Ateş çemberinin içinde laik, üniter devletimizin, 100 yaşındaki Cumhuriyetimizin değerini daha çok anlama ve sımsıkı sarılma zamanıdır bugün. 
 
***
 
İş hepimize düştü. 
 
İktidar sahipleri, kurtuluşun ve kuruluşun mirasçısı parti, kuruluşlar üzerine düşeni yapmıyor.
 
O zaman yurttaşlar olarak kocaman harflerle dört bir yana yazalım. Bıkmadan usanmadan duymak istemeyen, görmek istemeyenlere inat haykıralım: YAŞASIN CUMHURİYET! 
 
Vatanseverlerin yüreğine su serpilsin.
 
“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen gericiler, İngiliz mandasını, Amerikan mandasını öven  “aydınlar” bütün işbirlikçiler, görsün, bilsin! 
 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde canla, kanla, azimle, irfanla, vatan aşkıyla yoktan var edilen Cumhuriyet’e “parantez” diyenler, Milli Bayramlarda “hasta olup yataklara düşenler” oturdukları koltukların kimin sayesinde olduklarını anımsasın!
 
Umutsuzluğa yer yok!
 
Atatürk’ün “Bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” şeklinde nitelediği Cumhuriyetimizin 100. yılını vatanın her köşesinde kutlayalım.
 
Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, geleceği ve yeniden Atatürk Cumhuriyeti için silkinip kendimize geldiğimiz, toparlandığımız bir tarih olsun 29 Ekim.
 
İdare-i maslahatçılarından esaslı eylemler beklemekten vazgeçtiğimiz gün olsun!
 
Millici, Halkçı ve Devrimci Atatürk gibi olmanın zamanıdır.
 
“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır!”
 
Hep birlikte, el ele, kol kola, omuz omuza; ileri!