Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

Canavarlar ve canavarlıklar çağında aydın

20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan ve dilimizde “entelektüel” sözcüğüyle benzer anlamda kullanılan “münevver” ya da “aydın” sözcükleri, aydınlanmış, eleştirel bir akla ve düşünceye sahip olmayı da içeriyor.

Selahattin Hilav, Çarlık dönemindeki Rusya’da öğrenim görmüş ve sonrasında Türkiye’ye gelmiş bazı soydaş yazarlar tarafından kullanılan “fırka-i münevver” (aydınlar sınıfı, zümresi) tabirinin, bilgili ve donanımlı olmanın yanı sıra sosyal ve politik meselelerle ilgili olan ve çıkış yolu bulma noktasında faaliyet gösteren kişileri de içermesi bakımından, Rusçada kullanılan ve 1920’lerde Fransızcaya geçen “intelligentsia”dan (entelijensiya) aktarılmış izlenimi vermekte olduğunu belirtiyor (Selahattin Hilav, Entelektüeller ve Eylem, 3. Baskı, YKY, 2021.)

Günümüz vahşi kapitalizm dünyasında aydınlanmış kişilerin omuzlarındaki yük her geçen gün daha da artmışa benziyor. Olanı değil, olması gerekeni dillendirmek sorumluluğu yalın bir gerçek olarak duruyor.

Dijital çağın yoğun enformasyon sağanağı altında olayların analizinde kullanılacak yöntem ve süreçler meselenin bir boyutu iken diğer bir boyutu ise gerçekliği ortaya koyma ve yorumlama ve bunun yeterli olup olmayacağı..!

Dönemin aydını ya da entelektüeli adına ne dersek diyelim, eli kalem tutan, dili laf eden kişinin üzerine düşen; içinde yer aldığı çağın gerçeklerini kavrama ve geleceğe dair bakış açılarına yüzünü döndürmektir.

Bertolt Brecht, “Seyircilere gösterilecek saygının biricik işareti, onların zekâsını ve kavrayışını küçümsememektir” diyor. Aydın da yurttaşa bu doğrultuda yaklaşabilmelidir. Ne kendisini üstün görmeli, saygısızlık yapmalı ne de yurttaşın/bireyin gelişmemiş ve dejenere olmuş düşünce ve davranışlarına yaranma çabası gütmemelidir.

ELEŞTİREL AKLA İHTİYAÇ, TARTIŞMAYI BAŞLATMA VE SÜRDÜRME…

Karl Marks, hemen her çağda, yaygın olan ve hakim durumdaki görüşlerin o dönemin hakim sınıflarının görüşleri olduğunu dile getirmiştir.

Duyulması istenen, çok alkış alan sözleri değil de söylenmesinden rahatsızlık duyulan, duyulması huzursuzluk yaratacak sözleri etmek, hakimlerin değil de ezilen geniş kitlelerin/emekçilerin yararına olacak görüşleri söylemek aydının sorumluluğunda değil midir?

Daha da ötesinde, mevcut gerçekleri dillendirmek, yeni gerçekleri ortaya koymak için yeni bir dilin oluşturulması ihtiyacı yanı başımızda; yeni bir program ve toplanma alanı!

Mevcut olandan değil de olması gerekenden kaynaklanan görüşler, değerler ve idealleri savunanlar ve bu doğrultuda harekete geçenler, egemen görüşün direttiğine itiraz edenlere ihtiyaç duyuyor insanlık. Daha genel bir tabirle ‘hikâye’nin yaratılması ve hikâyenin etrafında kolektif bir bilinçle pratiğe geçilmesine… 

Yaşam, karşıtlıkların, çelişkilerin ve çatışmaların ürünü. Bu mücadele içinde süregeliyor yaşam…

Etliye sütlüye karışmayan ve bir köşede kendi halinde bulunan aydınlanmış insan, son tahlilde hakim ideolojilerin ve fikirlerin oluşturduğu sarmalda, bilerek veya bilmeyerek, arzu etse de etmese de yer almaktadır.

İnsanlık tarihi bu iki farklı aydın örneğine tanık olmaktadır.

Özetle; evine ekmek götüremeyen, zor koşullarda yaşam savaşı veren emekçilerin, intihar eden üniversite öğrencisinin, cinayete kurban giden kadınların, madende göçük altında, depremde enkaz altında kalanların, adalet arayışındaki mağdurların, çocukların sesi olmak, vicdanları yaralayan olayların ve bu olayların faillerinin duyulmasını istemediği şeyleri söyleyenlere, tribünlere oynamadan söyleyenlere ihtiyacın yakıcı olarak hissedildiği bir çağdayız. 

Sormak ve sorgulamak her zamankinden daha da önemli.

“Aklın kötümserliğine, iradenin iyimserliğine” ihtiyaç duyulan bir çağ…

Ve ‘anlam’a...

İnsanın yaşamını anlamlı kılma çabası, anlamları ürettikçe yaşama çabası... Anlam eğer mevcut değilse hayat da eksik demektir.

Yaşamı yeniden yenileme ve yeniyi inşa etme gayretine hasretle...