Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihsel sürecine baktığımızda; Atatürk’ün önderliği ve liderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anadolu’nun karanlık steplerinde iç ve dış sömürücülere, emperyalizme karşı kan ve gözyaşıyla kurulduğunu görürüz. Kuruluşundan bugüne uzanan bu tarihsel süreçte CHP, hiçbir dönemde yolsuzluk ve usulsüzlükle anılmamıştır.
Bu nedenle partinin kimliğini kendi ikbal ve çıkarları için kullananları, hukuken yolsuzluk yaptığı ispatlananları ne tarih ne de hiçbir CHP’li kabul eder, etmeyecektir. Kendi siyasi ikbali ya da emperyalist çıkarlar için CHP’yi kullandığı düşünülenlerin, aklanana kadar partiyle ilişkisi derhal kesilmelidir.
CHP’nin yeniden kurucu değerlerine dönmesi gerekirken, kurtuluşu neo-liberal politikalarda aradığı görülmektedir. Sosyal ve ekonomik politikalar Kemalist değildir; hatta Kemalizmle açık bir çatışma içindedir.
Ulusal emek andı, planlı ekonomi, refah milliyetçiliği, iktisadi milliyetçilik, kamucu ekonomi, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele, tarım, sınıf sendikacılığı, asgari ücret yerine yaşanabilir ücret, göç politikaları, eğitim ekonomisi, ulusal ve bağımsız eğitim anlayışı, devletin yeniden inşası, sanayileşme, yeniden millileştirme, seçim yasası, idari ve mali paylaşım, adil gelir dağılımı, insanca yaşanabilir emeklilik ve tarikat–cemaatlerle mücadele gibi başlıklarda ne net bir düşünce ne de güçlü bir söylem bulunmaktadır.
Cumhuriyetle, Atatürk’le ve kurucu değerlerle sorunlu; parasalcı ve karşı devrimci anlayışlarla kol kola olan, hayatının hiçbir döneminde CHP’li olmamış bir zata partiyi teslim etmek; üstelik usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarının zirve yaptığı bir süreçte CHP’yi bu ağır yükün altına sokmak açık bir gaflet ve dalalettir.
“Terörsüz Türkiye” söyleminde dahi tutarlı bir politika ortaya koyamamak; komisyona üye verip İmralı’ya gitmemek, kendi içinde bile izah edilemeyen bir savrulmadır. Ya varsınız ya yoksunuz; bu kadar nettir. Ülkenin yüzlerce temel sorunu varken partiyi Silivri’de bir odaya mahkûm etmek artık sürdürülebilir değildir.
CHP, ya kurucu akla ve halkçı çizgiye cesaretle geri dönecek ya da kimliksiz bir siyasal belirsizliğe sürüklenecektir. Tarih, tereddüt edenleri değil; sorumluluk alanları yazar. Bugün mesele koltuk değil, Cumhuriyet’in geleceğidir.
Çok Okunanlar
Saadettin Saran'ın test sonuçlarını açıkladı!
Kasım Garipoğlu’nun uyuşturucu partileri ve ünlüler listesi ortaya çıktı
‘3 büyük kulüpten birisinin üst düzey yöneticisi ifadeye çağrılacak’
Mehmet Akif Ersoy soruşturmasında yeni gizli tanık konuştu
İktidar cephesinde Hakan Fidan krizi
Generale 'Cumhurbaşkanına hakaret' soruşturması!..
SGK uzmanı haftaya açıklanacak asgari ücret için rakam verdi!
Bir partinin hafızasıyla kavgası
Rezan Epözdemir'den Şamil Tayyar'a...
Ne oldum deme ne olacağım de!