Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Yeniden devletçilik ve yeniden kalkınma

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve ideolojisi ile CHP’nin kuruluş felsefesi ve ideolojisini, birbirinden ayırmak, devletimizin ve partinin kuruluş ve varoluş gerekçesini ortadan kaldırmak olur. CHP’nin altı oku aynı zamanda devletimizin altı okudur. CHP ilkelerini tartışmaya açmak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilke ve felsefesini tartışmaya açmaktır. Bu ilkeler bir bütündür ve birbirinden ayrılamaz, biri yoksa diğer ilkeler yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bayrağındaki ay yıldız ne ise CHP’nin altı oku da odur.

Atatürk 1931’de şöyle söylüyor: “Partimizin takip ettiği program bir istikametten tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber iktisadi açıdan devletçidir.”

Bir toplum demokratik ve halkçı bir program ile idare ediliyorsa, o toplumda bireyin bütün hak ve hürriyetleri tanınmıştır. Bu program ekonomik yönden devletçi ise, toplum bireylerinin güçleri dışında kalan büyük işlerin, toplum yararına devlet tarafından yapıldığını ve Bireyci-Toplumcu bir karakter taşıyan ekonominin devlet tarafından planlanarak düzenlendiğini gösterir. 

İktisadi siyasetimizin önemli amaçlarından biri de halkı doğrudan doğruya ilgilendirecek kurumları iktisadi gücümüzün olanakları ölçüsünde devletleştirmektir.

Atatürk 1923’te “Ben öyle bir parti oluşumu düşünüyorum ki, bu parti milletin bütün sınıflarının refah ve mutluluğunu sağlayan bir programa sahip olsun.İşte CHP’nin temel misyonu budur.

Atatürk 28 Ocak 1931’de CHP’nin İzmir Kongresi’nde yaptığı konuşmasında partinin devletçi olduğunu söylemiştir. 

Mustafa Kemal Atatürk’ün sosyal refah ve kalkınma ekonominin temelini oluşturan devletçilik ilkesi dünyada ilk defa Atatürk tarafından uygulanmış ve parti programına alınmıştır. Bu sosyal refah ekonomisi anlayışını Avrupalı iktisatçılar daha 1950’lerde fark etmişlerdir. Atatürk’ün devletçilik politikası; tam bağımsızlık, kendi kendine yeten ülke, tarım, sanayileşme, çağdaş uygarlık ve bilimdir.  Bugün ülkemiz bunların hepsine hasret kalmıştır. 

193-1938 yılları arasında ülkemizde Atatürk’ün önderliğinde sosyal refah devleti anlayışına uygun planlı kalkınma uygulanmıştır. Birinci beş yıllık sanayi planı ile devletin ekonomik faaliyetler açısından devlet işletmeciliği başlamıştır. 

Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde devlet öncülüğünde sanayileşme uygulaması, ilk defa Atatürk Türkiye’sinde gerçekleşmiştir.

Bu planlama ile Türkiye’de ihtiyaç duyulan temel sanayi mallarını kamu girişimleri aracılığı ile üretmek temel hedef olmuş, plan hazırlandığında ise dış kaynak öngörülmeyerek öz kaynaklarla yürütülmüştür. 

Tartışmaya açılan devletçilik ilkesi ile Atatürk yurdumuzu en kısa sürede kalkındırarak denk bütçe politikası karşılıksız para basmaya ve enflasyonist politikaya izin vermemiş, Türkiye Cumhuriyeti devletini devletçilik politikasıyla dünyanın en büyük 11. ekonomisi yapmıştır. 

Yeniden devletçilik, yeniden kamuculuk, yeniden halkın devleti demek için her zamankinden daha çok ihtiyaç var ve yürekli olma zamanı.