Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,0698
Dolar
Arrow
34,2356
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4960
Altın
Arrow
2993,0000
BIST
Arrow
8.654

Büyük tehdit

Son on yıldır bütün seçim kampanyalarını ve siyasal söylemlerini güvenlikçi bir dil üzerine kurgulayan iktidarın uyuşturucunun temel bir güvenlik sorunu olduğunu görmemesi imkansızdır. Evet uyuşturucu toplumlar için bir güvenlik sorunudur. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana devletlerin güvenliği birçok farklı unsurun yanı sıra uluslararası uyuşturucu politikasıyla da ilişkilendirilmiştir. Güvenlik nesnel bir durum değildir. Daha ziyade varoluşsal tehditler ve kırılganlıkların bir sonucu olarak tanımlanabilir. Benliğin öteki tarafından tehdit altına alınması durumunda ortaya çıkan bir olgudur. Buradaki benlik kişi olabilir, kurum olabilir, devletler olabilir, dünya olabilir… 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren “varoluşsal bir tehdit olarak uyuşturucu” söyleminin de yaygınlaşmasıyla artık uyuşturucu dünya ülkeleri gözünde bir güvenlik sorunu haline gelmiştir (Crick, 2012: 2). Yani benlik dünyadır, öteki tehdit ise uyuşturucu.

Devletler uyuşturucuyu bir güvenlik tehdidi olarak görürken Türkiye’de ise başa gelmiş felaketin sinyalleri 2019 yılına ait verilerin paylaşıldığı “2021 Dünya Uyuşturucu Raporu”nda açık seçik ortaya çıkmıştır. Birleşmiş Milletler’in açıkladığı rapora göre İran, Türkiye ve Pakistan’ın toplamı en çok eroinin ele geçildiği ülkeler olarak 2019’da küresel pazarın %48’ini oluşturmuştur. 2019 yılında dünya çapında morfin ve eroin maddelerinin %76’sı Asya’da yakalanmıştır. İran %52’lik payla ilk sırada yer alırken, %10 ile Türkiye, %9 ile Pakistan, %4 ile ABD, %3 ile Çin ve Afganistan takip etmiştir. 2019’da İran’da ele geçirilen kenevir reçinesini çoğu ülkenin iç pazarına, Kafkasya ülkelerine, Türkiye’ye ve daha az ölçüde Avrupa Birliği’ne yönlendirmek üzere olduğu tespit edilmiştir (World Drug Report 2021 Booklet 3: 18).

Felaket tablosu ortada. Günümüzde vahşi cinayetlerle yaygın tehdidin topluma yansımalarını görmeye, duymaya başlıyoruz. Bilmediğimiz görmediğimiz daha ne dramlar var kim bilir…

Araştırmalar gösteriyor ki gençleri uyuşturucuya iten nedenler arasında sosyal kaygı, stres, merak, akran baskısı, biyolojik faktörler, depresyon, umutsuzluk, çocuklukta kötü muamele, ebeveynlerin uyuşturucu kullanması, anne-baba arası çatışma ve akıl sağlığı bozuklukları gibi etkenler olabiliyor. Fakat sadece arkadaşları içinde popüler algılanma arzusunun bile başlı başına bir gerekçe olduğu yapılan araştırmalarda görülmüş. Tabii erişilebilir, ulaşılabilir olması “bir kereliğine” deneme imkanı yaratıp, bağımlılığa dönüştürebiliyor (Siyaz, Gürçay ve Yüncü, 2012; Atlam ve Yüncü, 2017; Öztürk, 2023). 

Uyuşturucu Türkiye’de son günlerde artan kadın cinayetlerinin arkasındaki gizli fail olarak ayrıca bir başlık konusudur. Sosyal medya üzerinden materyalizmin yükselen trendi, kolay para, şatafatlı yaşamlar ve bunlara sürekli maruz kalan gençlerin ulaşamadığı hayallerine dair yaşadıkları büyük düş kırıklıkları… Teknoloji içine doğmuş bir kuşağın kanlı internet oyunları, filmler, derin ağ (deep web) üzerinden maruz kaldıkları kötülük mühendisliği aynı zamanda da sosyal çöküşün zeminini hazırladı. Maneviyatı diline pelesenk etmiş, siyaset için araçsallaştırmış fakat iyi örnek olamamış iktidarın gençlere bu konudaki yaklaşımı didaktik kalarak ters etki yarattı. Şimdi yaşanan bu sosyal çöküşte toplumun her bir bireyinin payı olduğu gibi, elbette en yüksek pay yirmi küsür yıldır ülkeyi yönetenlerindir. 

Toplumları uyuşturarak etkisizleştirmek, sosyal çöküşü hızlandırmak yeni çağın kimyasal silahı olarak görülebilir. Büyük bir tehdittir. Bu satırları yazarken aklıma felsefeci-sosyolog Dr. Zeliha Bürtek’in yüzümüze tokat gibi çarpan sokak röportajında söyledikleri geliyor: “Dünya birçok iktisadi krizler gördü, her zaman kendini toparladı. Kapital kendini yok etmez. Ama sosyal çürümeyi düzeltemezsiniz. Şu anda Türkiye’de sosyal çürüme var ve bunu düzeltmek çok zor…”

Kaynaklar

Atlam, D. H., & Yüncü, Z. (2017). Üniversitesi öğrencilerinde sigara, alkol, madde kullanım bozukluğu ve ailesel madde kullanımı arasındaki ilişki. Klinik Psikiyatri, 20(3), 161-170.

Crick, E. (2012). Drugs as an existential threat: An analysis of the international securitization of drugs. International Journal of Drug Policy, 23(5), 407-414.

Öztürk, F. C. (2023). Uyuşturucu madde bağımlılığı ve Türkiye’de uyuşturucu madde kullanımının incelenmesi. Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University, 47(3), 1071-1083.

Siyez, D. M., Gezginci Gürçay, E., & Yüncü, Z. (2012). Madde kullanım bozukluğu olan ve olmayan ergenlerin çocukluk dönemi aile yaşantılarına ilişkin algıları. Anatolian Journal of Psychiatry/Anadolu Psikiyatri Dergisi, 13(4).

https://www.unodc.org/res/wdr2021/field/WDR21_Booklet_3.pdf