23 Nisan İstanbul’da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremden beri hepimiz tedirginiz. Daha büyüğü gelecek mi, gelmeyecek mi tartışmaları içerisinde geçen 4-5 günün ardından bir deprem sonrası klasiği olarak tartışmalar azaldı, deprem riski bir kez daha rafa kalktı. Deprem tartışmaları ise bilim insanlarının kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan ibaret kaldı. Türkiye ekonomisinin neredeyse %70’ini elinde tutan Marmara Bölgesinde yaşanacak olası bir yıkıcı depremin etkilerinin nerelere varabileceğini tahmin bile etmekte zorlanıyoruz.1999’da yaşadığımız İzmit depreminden ya da 2023 yılında yaşadığımız Kahramanmaraş depreminden tecrübe ederek İstanbul’u bir deprem tehdidi gelmeden önce depreme dayanıklı bir şehir haline döndürmek mümkündü. Fakat bırakın depreme dayanıklı hale getirilmeyi toplanma alanları bile imara açıldı. Şimdi insanlar olası bir depremde nereye gideceklerini, ne yapacaklarını bilmez vaziyette kaderlerine teslim edilmiş durumdalar.
“Deprem doğal bir afet, kadere teslim olmayacağız da ne yapacağız” derseniz bakınız Şili ne yaptı da deprem bölgesinde olmanın dezavantajına karşı başarılı oldu, kaderini değiştirdi görelim;
Şili 1960 yılında 9,5 büyüklüğündeki bir depremle adeta altüst oldu. Beş bin kişi yaşamını yitirdi. Yaşadığı bu küçük kıyametten ders çıkararak yapı yönetmeliklerini yeni binaların dokuz büyüklüğündeki bir depreme dayanıklı olacak şekilde yeniledi. Eski binaları ise ivedi şekilde yerinde dönüşüme tabi tuttu. İmar affını bir yozlaşma olarak görüp defterden sildi. 2010 yılına gelindiğinde ise 8.8 büyüklüğündeki depremde 500’den fazla kişi yaşamını kaybetti. Fakat bu sefer 6000 bina etkilenmesine rağmen sadece altısı ciddi şekilde hasar gördü ve bunların yalnızca dördünün yıkılması gerekti. Şili çalışmaya devam etti. Ayrıca deprem müdahale protokollerini de 2010 yılındaki depremden sonra tamamen yenilediler. Yapılan tüm iyileştirmeler ve düzenlemeler sonucunda 2015 Yılına gelindiğinde 8.3 büyüklüğündeki 3 dakika süren depremde sadece 13 kişi hayatını kaybetti. Yani daimi olarak örnek verdiğimiz Japonya’nın dışında, dar ekonomik imkanlarıyla Şili de depreme karşı verdiği uzun soluklu mücadelede başarılı oldu. 2016 yılına gelindiğinde artık 7.6 büyüklüğündeki depremde tek bir kişi bile yaşamını yitirmemişti.
Sadece binaların yenilenmesi değil elbette, erken uyarı, arama kurtarma da deprem söz konusu olduğunda hayati önem arz ediyor. Örneğin yine bir başka deprem bölgesi olan San Francisco’da Aralık 2024’te tüm Bay Area bölgesinin kapsayan bir tsunami alarmı verildi. Yakınlardaki büyük üniversitelerden olan UC Berkeley ve Stanford üniversitelerinin öğrencilerini de kapsayan bu geniş uyarı sistemiyle vatandaşların kıyılardan uzaklaşması ve iç bölgelere kadar ilerlemesi önerildi. Kuzey Kaliforniya açıklarında 7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldikten 5 dakika sonra Ulusal Tsunami Uyarı Merkezi tüm cep telefonlarına, televizyonlara, sosyal medya platformlarına bir tsunami uyarısı mesajı gönderdi. Neticede bu tsunami gerçekleşmedi ve uyarı belli bir süre sonra geri çekildi. Fakat yine de yetkililer “pişman olmaktansa tedbir almayı” tercih etti. Bakınız Şili’nin 2010 yılında yaşadığı 8.8 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmı hükümetin tsunami uyarısı vermeyi reddetmesi üzerine plajlarda bulunan insanlardan oluşuyordu. Bu olaydan sonra dört hükümet yetkilisi istemsiz adam öldürme suçlamasıyla yargılandı. Dolayısıyla erken uyarı sistemlerini etkin kullanmak yaşamsal öneme haiz.
Dolayısıyla sadece depreme dayanıklı şehirlerle iş bitmiyor, depremin hemen öncesinde, deprem anında ve ardından arama kurtarma çalışmalarında ne kadar düzenli ve profesyonel çalışıldığı, vatandaşların ne kadar bilinçli olduğu da depremlerin yıkıcı etkisini azaltmak adına çok etkili oluyor.
Biz ne yazık ki ders çıkaramayanlardanız. 1999 İzmit depreminden yeterli derslerin çıkarılamadığı, 2023 yılındaki Kahramanmaraş depreminin yaşattığı yıkıcı sonuçtan anlaşılıyor. En azından şimdi, 23 Nisan İstanbul depremi sonrası Deprem Bakanlığı kurularak farklı bir adım atılabilir. Depremle mücadele eden ülkelerden kıyaslayarak öğrenilebilir. Marmara’daki sanayi Anadolu illerine dağıtılabilir. Yerinde dönüşüm seferberliği ilan edilebilir. Yapılabilecek çok iş var, önemli olan yapmaya niyet olsun.
Çok Okunanlar

Gelinim Mutfakta 30 Nisan Çarşamba puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

MSB'nin teğmenler savunmasında ilginç ayrıntı

21 saat yüzen Aysu Türkoğlu vücudunun son halini paylaştı

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

1 Mayıs 2025 kutlamalarında trafiğe kapalı olacak yollar

Nicolo Zaniolo’dan Galatasaray’a dönüş planları

Yolsuzluk ve yoksulluk

Çiğdem’in cesedini gömüp 4 ay gizleyen Afgan sanıklar tahliye edildi!

Ayşe Barım hakkındaki iddianamede dikkat çeken detaylar

30 Nisan günlük burç yorumları: Aşk ve para konularında sürprizler var!