Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,5097
Dolar
Arrow
35,0942
İngiliz Sterlini
Arrow
44,0251
Altın
Arrow
2929,0000
BIST
Arrow
9.724

Üniversite mezunu işsizler…

Her gün ara eleman sıkıntısı ile ilgili bir haber düşüyor medyaya… Sanayi sektörü, hizmet sektörü fark etmiyor hemen hemen tüm sektörlerde ara eleman ihtiyacı gün gibi ortada…

Bu ara eleman açığı kimileri tarafından “işte bak Suriyeliler işçi olarak çalışıyor, Türkler iş beğenmiyor” diye gerekçelendiriliyor. Hatta işi ileri götürüp “Suriyeli sığınmacılar dönerse sanayi üretimi çok zora girer” diyenler bile var.

İşin aslı gerçekten böyle mi?

Geçtiğimiz günlerde gittiğim bir restoranın şefi beni görür görmez yanıma geldi. Malum siyaset gündemine dair siyasi yorumlar yaptığımız için gittiğimiz her yerde insanlar dertlerini aktarıyor.

Şef garson söze şöyle başladı; “Geçtiğimiz günlerde personel alımı için ilan açtık, garson olarak çalışmak üzere… Kamu yönetimi mezunu genç bile başvurdu…” Bu duruma iş ilanı açan işletme şaşkın, başvuran gençler şaşkın… Yıllarca büyük hayallerle, ümitlerle uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, işletme, hukuk, mühendislik her alanda okuyan gençler mezun olduklarında çok ciddi istihdam problemi ile karşı karşıya kalıyorlar. Diğer taraftan ise mobilyacılar, kuaförler, oteller, gerek hizmet, gerekse üretim sektörü her alanda ara eleman arıyor. Çok ciddi bir plansızlık olduğu ortada…

AKP iktidarının ilk günden itibaren eğitim hedefi olarak “81 ile 81 üniversite yaptırma projesi” aslında bugün Türkiye’nin yaşadığı ara eleman sıkıntısının da temel nedenlerinden birini oluşturmakta. 

Her şehre bir üniversite açmak hedef olabilir mi? 

Nitelikli eğitim verildiği ve istihdama dayalı kontenjan planlaması yapıldığı takdirde elbette bir hedef olabilir. 

Örneğin Birleşik Krallık’a baktığımızda 68 milyon nüfusa karşılık yaklaşık 165 üniversite olduğunu görüyoruz. Bu üniversitelerin 12’si dünya sıralamasında ilk yüzde yer alan üniversiteler…

Her sene yapılan değerlendirmelerde bu rakam değişebilse de genel olarak ilk 100 üniversitenin yüzde 10 ila 15’i arası Birleşik Krallık‘taki üniversiteleri kapsıyor. Kıyaslamak için çok iyi bir örnek seçtiğimi farkındayım ama yine de çok üniversite olmasının olumsuz bir şey olmadığını önemli olanın nitelikli üniversite açmak olduğunu belirtmek için bu notu düşmek istedim. 

Buradaki kritik nokta nitelikli üniversite ve planlı kontenjan. Peki Türkiye’de durum nasıl?

Türkiye’de 2024 yılı itibarıyla  204 üniversite var. Yök’ün verilerine göre 129’u devlet üniversitesi olmak üzere, 75’i de vakıf üniversitesi statüsünde.

Yine YÖK’ün resmi internet sitesinde paylaştığı habere göre dünyada önde gelen 5 bin 663 üniversitenin değerlendirildiği ve 1503 üniversitenin sıralandığı QS 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda Türkiye'den ilk 500’e giren  üniversite sayısı 3’ten 5’e çıkmış.

ODTÜ 285’inci, İTÜ 326'ncı, Koç Üniversitesi 401'inci, Boğaziçi Üniversitesi 418’inci ve Bilkent Üniversitesi 477’nci olmuş. 

O halde en baştan hedefi her ile bir üniversite açmak yerine, her ilde ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi seviyesinde bir üniversite yaratmak olarak belirlemek gerekliydi.

Bırakın her ilde bir Boğaziçi yaratmayı, mevcut Boğaziçi’nin başına gelmeyen kalmadı… Ne kadar hazin…

Öte yandan ara eleman sıkıntısını çözmek için mesleki ve teknik lise mezunu çalışanlara teşvikler sağlanmalı. 20-24 Yaş arası gençlerin üçte birinin ne işte, ne istihdamda, evde oturduğunu düşündüğümüzde bu konudaki girişimlerin çok acil başlaması gerekiyor. 

Son söz olarak her şeyin başı planlama…

Bakınız klasikleşmiş Küçük Prens kitabının Fransız yazarı Antoine de Saint-Exupéry ne diyor; "Planı olmayan bir hedef sadece bir dilektir."