Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Yeni Şafak’tan istismarı aklama

Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, 25 yıl önceki “İslami hizmet Yeni Şafak ve Ensar Vakfı” başlıklı yazısını dün yeniden yayımladı. Yazının ana fikri de şu cümlesinde özetleniyordu: “Yeni Şafak, İslami hizmet için yola çıkmış, bunu amaç edinmiş bir gazetedir.”

Karaman, yazdığı gazetenin çizgisini gayet başarılı biçimde ifade ediyordu. Ama amaç gazetecilik değil, “Siyasal İslam” olunca gerçeğin eğilip bükülmesi mübah görülebiliyor. Tarikatlarda, kuran kurslarında yaşanan cinsel istismar vakaları bile “İslami camiaya karşı propaganda” olarak algılanıp, üzeri örtülebiliyor. İki yıl kadar önce Ensar Vakfı ve KAİMDER’in Karaman’daki yurt/evlerinde yaşayan 45 çocuğun cinsel istismara uğraması vakasının görmezden gelinmesi böyle bir örnekti. 

Yeni Şafak, şimdi de Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşında bir tarikat üyesi ile zorla evlendirmesine yönelik cinsel istismar vakasında sanıkları temize çıkarmaya girişti. 

Davayla ilgili olarak 25 Eylül’de “Bu dosya sil baştan ele alınsın” ve 6 Ekim’de de “Bu sorular cevap bulmadan dava bitmez” haberleri yayımladılar. Enteresandır, davanın duruşmasına üç gün kala yayımlanan tam sayfa haberde muhabir imzası yoktu. “Ailenin avukatları tarafından mahkemeye sunulan 9 talep” esas alınmış; cinsel istismara uğrayan kadın suçlanıyor; sanıklar aleyhine somut kanıtlardan hiç söz edilmiyordu.

Belli ki, amaç gazetecilik değil, bugün yapılacak duruşma öncesinde mahkemeye sanıkları aklama baskısıydı.       

 

 İtinayla gazeteci susturulur 

İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör saldırısının ardından yine alışıldık açıklamalar geldi. Önce İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kamuoyuna bilgi vermek yerine saldırı anına ilişkin görüntülerin ortaya çıkmasından duyduğu rahatsızlığı dışa vurdu:

“Bu görüntüleri paylaşanları uyarıyorum... Lütfen bu görüntüleri silsinler, bizim acımızı paylaşsınlar ve birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin yanında olduklarını göstersinler.”

Yerlikaya’nın bu açıklamasını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince saldırıya ilişkin erişim engeli ve yayın yasağı getirildiği duyurusu izledi.

Daha önceki terör saldırıları ve büyük felaketlerde de hep aynı yolu izledi bu siyasi iktidar. Olayın duyulmasının hemen ardından yayın yasağı ve erişim engeli getiriliyor; medyadan sadece resmi açıklamalara itibar etmeleri isteniyor.

Fakat yasak getirmekte bu kadar acul davranan otorite, toplumu bilgilendirmekte aynı titizliği göstermiyor. Yine öyle oldu. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da öldürülen veteriner teknisyeni Mikail Bozlağan’ın aracının gasp edilmesinin plaka tanıma sistemine ne zaman girildiği, teröristlerin Başkentin merkezine kadar nasıl gelebildikleri hakkında yeterli bilgi yoktu.  

Aradan günler geçmesine rağmen hâlâ da ayrıntılı açıklamalar yok ortada. Yerlikaya ya da polis şefleri medyanın karşısına geçip soruları yanıtlamadı. Bereket ki, medya genel olarak Bakan Yerlikaya’nın çağrısına uymadı hem görüntüleri yayımladı; hem de olaya ilişkin kırık dökük de olsa bazı bilgiler yine gazeteciler marifetiyle açığa çıkarılıyor.

Siyasi iktidar toplumun haberdar olmasını istemese de soru işaretlerinin peşine düşmek gazetecilerin görevi. Ayşenur Arslan’ın Halk TV’deki programında yaptığı da buydu aslında. Büyük bölümü karanlıkta olan saldırıya ilişkin aklına takılanları dile getiriyordu. İfade biçimi sorunlu olabilir; yanlış anlamalara neden olabilecek cümleler kurmuş. Ama program sırasında teröre karşı olduğunu defalarca söylemiş, saldırıyı kınamış. 

Ayşenur Arslan’ın o cümlelerinin karşılığı sosyal medyada lince maruz bırakıp, sonra da gözaltına alıp, polis eşliğinde s