Aranızda “İlahi hoca, bir yandan batık ekonomimiz, bir yandan yargımızın hali pür melali, yeni anayasa tartışmaları vb. yahu başımıza bir de üniversitelerin unuttuğumuz veya doğrudan bilmediğimiz – başlıkta kibarca yazmaya çabaladığımı teslim edeyim – bir işlevini de kendine sakla.” diyenleriniz olursa hiç gocunmam ancak size bir soruyla yanıt veririm. Şaire göre bir aşiretten cihangirane bir devlet çıkaran Osmanlı’nın 20. yy başında oldukça trajik olarak tarihe göçmesinde bu ulu devletin çökme devrinin en son yıllarına kadar tek bir üniversitesi dahi olmadığı hiç aklınıza geldi mi?
Öğrencisi Plato’ya göre Sokrates kendisini bir at sineği, ana görevini de at sinekliği olarak tanımlarmış. “Tanrı” dermiş Sokrates “… beni, bir büyük savaş atına benzeyen Atina devletiyle hem zaman yarattı. Bu büyük ve hantal devlet salt bu özelliklerden ötürü çoğu kez doğru yoldan çıkar. İşte benim var oluş nedenim ona yapışmış at sineği olarak devamlı bu büyük ve hantal devleti uyarmak ve doğru yola yöneltmek. Görevimi yaparken üzerine yerleştiğim devleti kimi kez hem de acımasızca yerdiğimi biliyorum. Ancak bunların hepsi onu doğru yola yöneltmek. Hemen belirteyim. Bu ağrı eleştirilerimden dolayı beni cezalandırmaya veya öldürmeye filan kalkmayın. Yerime geçecek bir at sineği kolay kolay bulamazsınız. Özetle Atinalılar, ben size Tanrının bir hediyesiyim.”
John Lewis (1940-2020) ünlü bir siyah hakları savunucusu Amerikalı din adamı ve politikacıdır. Martin Luther King’in önde gelen yol arkadaşlarından da olan Lewis her zaman uzlaşıcı ve şiddeti olabildiğince dışlayan yöntemleri savunmuştur. Ancak bu barışseverlik, Lewis’e göre, hiçbir zaman açık haksızlık ve yasadışılık karşısında sessiz kalmaya neden olmamalıdır. Tarih boyunca haksızlığa ses çıkaranların başına türlü belalar geldiğini Lewis çok iyi bilir. Ancak tüm bu belalar haksızlığa karşı suskun kalmamıza neden olmamalıdır. İşte Lewis bu ses çıkarmanın bedeli olacak belaya iyi bela veya gerekli bela (good trouble veya necessary trouble) der. Çıkıntılık ise biraz argo ve günümüz gençlerinin sık kullandığı, benim de sevdiğim bir deyim. İtiraz etmek veya yolunda giden işi bozmak anlamlarına geliyor. Katılır mısınız bilmem, bana göre Sokrates’in at sinekliği ve John Lewis’in iyi belası çıkıntılık ile anlam ve amaç olarak çok örtüşüyor.
Üniversitelerin bilim üretmek, üst düzey meslek eğitimi vermek ve gerektiğinde her türlü konuda topluma ve onu yönetenlere danışmanlık yapmak gibi klasik üç işlevi vardır. Ancak bu işlev tanımında, tarihsel olarak, bir eksiklik bulunur. Bir ülkenin üniversiteleri salt, kendilerine danışıldığı zaman, görüş bildirmekle yetinemez. İsteğe bağlı danışmanlık, gerektiğinde topluma veya yönetenlere ışık tutmakla tamamlanmazsa çok eksik kalır. Bu bağlamda sık verdiğim bir örnek Beyrut Amerikan Üniversitesi’dir. Üst düzey meslek eğitimi ve bilim üretmek açısından uluslararası düzeyde de başarılı olan bu kurum günümüz Beyrut’unun cehenneme dönmesini sadece seyretmiştir.
Bir sorunlar yumağı haline gelen ülkemde üniversitelerimizin derin sessizliğini derin hüzünle izliyorum. Hüznümü katlayan diğer olgu, işleri düzetmeye soyunan muhalefet partilerinin de üniversite sorunumuzu gündemin en azından ortasına doğru çekmeyi akıllarına bile getirmemeleri. Önce ekonomi ve adaleti düzeltelim, hele bir laik, demokratik düzeni kuralım üniversiteler arkadan gelirle işler düzelmez. Bunu çok iyi bilen iç ve dış güçler, 1981’de önce YÖK’le Türk üniversitesine deli gömleği giydirmişler sonra da 1982 Anayasasıyla görevlerini tamamlamışlardır. Hemen ekleyeyim. Ülkemde olan bitenden sürekli olarak dış güçleri sorumlu tutmaktan hiç hazzetmediğim gibi böyle düşünmekten dahi utanır, hemen 1983’te üniversitemin, yani İstanbul Üniversitesi’nin Kenan Evren’e fahri hukuk doktorası vermesini anımsar, yerin dibine geçerim. Kayıtlara geçmiştir. Bu menhus doktora tevcihinden sonra törene katılan 28 üniversite rektörü taze doktoralı Evren’e yanaşırlar ve kendi üniversitelerinin de sayın Evren’e fahri doktora vermek arzularını dile getirirler. Hazretin yanıtı nettir ve maalesef gerçeği yansıtır. “Üzülmeyin, ben bu doktorayı tüm üniversitelerimiz adına aldığımı düşünüyorum.” Ne rektörlerimizin dileği ne de Evren’in gerçekten doğru yanıtında dış güçlerin bir katkısı vardır.
Ülkemi düzeltmeye soyunanlara saygıyla anımsatırım. Sonumuzun maazallah Osmanlı’ya benzemesini istemiyorsak çıkıntılığı ana görevlerine katan üniversitelere de gerek var.
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
22 Kasım 2024 Cuma yayın akışı: Bugün TV'de neler var?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza
22 Kasım Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi program yer aldı
Davada 6. gün: Yenidoğan Çetesi elebaşı Fırat Sarı savunma yapacak