Sırça köşkün camı kırıldı ve yenilmezlik algısı tuzla buz oldu. Yıllardır özenle inşa edilen her şeyi bilen, her şeye karar veren, yanılmayan, yenilmeyen Reis imajı çizildi. Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Payitaht Abdülhamid, Alparslan: Büyük Selçuklu, Kudüs’ün Fatihi Selahaddin Eyyubi, Mehmed: Fetihler Sultanı gibi şanlı ecdadımızı anlatan diziler gerçekte, her buyruğuna itaat edilecek reis algısını toplumun bilinçaltına yerleştirme projesinin ekran uygulamalarıydı.
Devlet bütçesinden, devlet ve yandaş iletişim araçlarından, yazılı ve görsel medyadan şırınga edilen tek lider/tek reis imajının, 31 Mart’ta aldığı hasarın telafisi çok zor görünüyor. Tarafsız olması, tarafsız kalması gereken, devlet kurumsallığının sigortası Cumhurbaşkanlığını reisliğe dönüştürmenin faturası şu an önlerindedir. Devletin denge denetim kurumlarının tasfiyesinin ve devleti ayakta tutan hiyerarşinin alt üst edilip, Türkiye’nin hukuk devleti liginden düşürülmesinin sorumluları şaşkınlık içindedirler.
Kimsenin beklemediği ve tahmin etmediği sonuçlar, muhalefet partilerinin başarısından önce, yokluk ve yoksulluğa mahkum edilen halkın sandığa yansıyan öfkesidir. 31 Mart yerel seçimleri, iktidar ve muhalefet partileri arasında geçen yarış olarak değil, reis düzeni ile halkın bilek güreşi olarak okunmalıdır. Bir kez daha tekrarlayayım. Ortaya çıkan tablo, despotik dayatmaya itiraz, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine uymayan otokratik şırıngaya karşı siyasal/sosyolojik doku reddi olarak değerlendirilmelidir.
İktidar partisinin uğradığı ağır yenilgi, parti kurumsallığı yerine, reis / lider modeli etrafında şekillenen siyasetin tuzla buz olduğunu göstermektedir. Halk, “31 Mart yerel seçimdi, genel seçimlere daha şu kadar var. Hiçbir şey olmamış gibi yola devam” söylemiyle ikna olmayacaktır. Yapılması gereken, hukuka uygunluk yerine reise uygunluk koşullanmışlığıyla, siyasal ve toplumsal yaşamda gerçekleştirdikleri tahribatın onarılmaya başlanmasıdır. Darbe karşıtlığı demagojisiyle hukuka ve demokrasiye yapılan darbe öncesi Anayasal düzene dönmek reis için zor, Türkiye için kaçınılmaz bir zorunluluktur!
Bu süreçte CHP yöneticilerine hatırlatmak isteriz. Halkın, partili cumhurbaşkanlığı sistemine, despotik egoya, yolsuzluk ve yozlaşmaya tepkisini, CHP’deki değişim ve dönüşümün onaylanması olarak değerlendirmeleri son derece yanıltıcı olacaktır. Türk Halkı, CHP’yi, Atatürk başta olmak üzere, kurtuluş ve kuruluşun öncü kadrolarının siyasal mirası, rejimin siyasal sigortası olarak görür. Ayak sesleri duyulmaya başlayan Yeni Açılım / Yeni Anayasa fantezilerinin, Türk Milleti ortak paydası yerine, etnik aidiyet ve etnik referanslarının partinin tepe noktalarında dillendiriliyor oluşunun, yerel seçim başarısını genel seçim başarısızlığına çevireceği göz ardı edilmemelidir.
Halkın, muhalefet partileriyle kavga eden partili cumhurbaşkanlığı rejimine verdiği 31 Mart Manifestosu, doğru okunmalıdır. Yasamanın etkisizleştiği, Gazi Meclisin neredeyse devre dışı kaldığı, üzerine yürütmenin gölgesi düşen yargının itibarsızlaştığı, kuvvetler birliği rejiminin, eskisi kadar kolay sürdürülemeyeceği görülüyor.
Ülke, kurumsallığın yerini alan kişisel egonun, devletin kollektif belleğinin yerini alan, bilgi ve birikimden yoksun kişiselliğin, 29 Ekim 1923, devletin/rejimin kuruluş denklemi ile sorunlu bir anlayışın elinde daha fazla örselenmeden, demokrasi ve hukuk devleti paydasında buluşulmalıdır.
Çok Okunanlar
Galatasaray Bodrum FK’yi yenerken, Muslera ve Kerem arasında gerginlik
Arka Sokaklar'daki tarikat sahneleri İslamcı kesimi rahatsız etmişti
Narin cinayetinde sır perdesi aralanıyor
BEDAŞ 25 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Cübbeli Ahmet'ten Mauro Icardi'ye
Yandaş yazardan yeni seçim anketi
23 Kasım Cumartesi reyting sonuçları
Harp Okulu’nda geçen yıl ne oldu?
Çok sayıda il ve ilçede eğitime 1 günlük ara verildi
6 gün süren Yenidoğan Çetesi davasında yaşananlar