Tarihten tersten okumanın Türkiye’ye çıkardığı ağır faturanın sorumluları hiç üzerlerine alınmıyorlar. Bırakın özeleştiriyi, bırakın yanlıştan dönmeyi, siyasi körlüklerinin, stratejik cinnetlerinin maliyetini yine milletin sırtına yükleyecekler. Güncel gerçekliğe sırt çevirip, şizofrenik hayal dünyasının, düşsel kurgusallığın tutsağı bir anlayışın ülkeyi düşürdüğü duruma bakar mısınız?
Cumhuriyet’in kuruluş kodlarıyla doku uyuşmazlığı olan bir anlayışın gücü ele geçirmesi durumunda neler yaşanacaksa bire bir ona tanık olmaktayız. Reel politiğin yerini alan hayal politiğin bölgede ve dünyada yalnızlaştırdığı bir Türkiye, günümüzün acı gerçeğidir. Yarı sömürge durumuna düşen Osmanlının çöküşünden ders alan kurtuluş ve kuruluşun önderlerinin çağdaşlığı, ulus devleti, üniter yapıyı, laikliği esas alan devlet/rejim mimarisinin kirişleri kolonları birer birer tahrip edilirken alkışlayanlar kadar, tepkisiz seyredenleri de hiç kuşkusuz tarih not edecektir!
Kuzeyimizde Ukrayna Rusya savaşı tüm hızıyla sürerken, güneyimizde, Gazze’den bölgenin geneline yayılıp neredeyse kapımıza dayanan yangının dışında kalabilecek miyiz? Siyasi iktidarın küçümseyip karikatürize ettiği “Eski Türkiye” de yaşasaydık bu soruya kolayca evet yanıtını verebilirdik. 29 Ekim 1923 kurgulu rejimin ana dinamikleriyle ayakta olduğu Eski Türkiye’’nin benzer durumlardaki tutumu, komşuları başta olmak üzere dış dünya tarafından bilinirdi. Çünkü Eski Türkiye, ciddi devlet geleneğiyle, kurucu önderi Atatürk tarafından belirlenen dış politikayı titizlikle uygulamasıyla, barışçı tutumuyla, herkese güven veren bir ülkeydi.
Eski Türkiye, Atatürk’ün, Türk Dış Politikasının yol haritası oluşturan üç buyruğunu/vasiyetini titizlikle uygulayan bir devletti. Kurucu liderin bugün için de geçerliliğini koruyan, üç başlık altında toplanan vasiyetini merak edenler için kısaca not edelim:
1 Emperyalist devletlerin kuyrukçuluğunu yapmayın
2 SSCB (Rusya ) ile ilişkililerinizi bozmayın
3 Arap dünyası ile aranıza mesafe koyun. Arapların iç çekişmelerine karışmayın
Türk hariciyesinin nitelikli diplomatlarının, reel dünya yerine hayal dünyasında yaşayan, liyakat yerine sadakatı esas alan bir anlayış tarafından tasfiye edilmesinin acı sonuçlarını yaşıyoruz. Arap dünyasındaki Osmanlı karşıtlığından habersiz, sahaya dönen “Yeni Osmanlıcı” kardeşlerini özlemle beklediği sanısı tümüyle bir düştür. Bu acınası aymazlığın gülünç duruma düşürdüğü Türkiye ise günümüzün çarpıcı gerçekliğidir!
Güce dayanmayan böbürlenme, gerçeklikten uzak, şizofrenik saplantı, her türlü yanılsama, kişisel ise bireysel anlamda zararlara yol açar. Fakat ülkeyi yönetenlerin gerçek dışı, düş ötesi saplantıları ve bu doğrultudaki eylemleri, devlet kurumsallığını yerle bir etmekle kalmaz, ülkeyi büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakır.
Türkiye’nin yaşadığı acı gerçeklik tam da budur. Türkiye, acilen, bireysel saplantıların belirlediği tutarsız, gerçeklikten uzak, ülke çıkarlarıyla hiç örtüşmeyen savrulmalar yerine, devlet kurumsallığına ve geçmişin birikimini içinde barındıran devlet aklına geri dönmelidir. Aksi durumda yarın çok geç olabilir.
Çok Okunanlar

Fatih Altaylı Silivri'den yeni mektup yolladı!

'Deliler Delisi' Muhammed Yakut'un hayatını kaybettiği iddia edildi

İzmir Büyükşehir Belediyesi operasyonlarını kimin başlattığını açıkladı

Türkiye'de en çok güvenilen kurum belli oldu

Ümit Özdağ'dan çarpıcı Kuzey Irak iddiası

Erdoğan 'Sadece İstanbul değil' mesajı vermişti, ardından operasyon geldi

Sinan Ateş suikastı davasında sürpriz birleştirme kararı

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yetkiyi kullanabilecek

Naci Görür'den kritik uyarı geldi!

Fener'e Paris paketi! Partey için geri sayım başladı