Talat Paşa, kurucularından olduğu İttihat ve Terakki Cemiyetinin örgütlenmesi, partileşmesi ve iktidara gelme sürecinde önemli sorumluluklar üstlendi. Paşa’nın, Osmanlı imparatorluğunu emperyalist devletlerarasındaki kutuplaşmanın dışında tutma çabaları sonuç vermeyecektir. Osmanlı imparatorluğunun istemeyerek sürüklendiği 1. Dünya Savaşının zorlu yıllarında İttihat ve Terakki hükümetlerinde Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) ve Sadrazam (Başbakan) olarak görev yaptı.
Doğu’da, Rus saldırıları karşısında tutunmaya çalışan Osmanlı Ordusunun ikmal yollarını vuran, cephe gerisi ile bağlantısını kesen, sivil halka yönelik etnik temizlik kampanyaları düzenleyen Ermeni Taşnak çetelerinin faaliyetlerini engellemeye çalışan hükümetin İçişleri Bakanı Talat Paşa’nın işi gerçekten zordur.
İçişleri Bakanlığı, Taşnak çetelerine bölge Ermenilerinin desteğini kesmek, cephe gerisini emniyete almak için 24 Nisan 1915’de yayınladığı genelge ile Ermeni İhtilalci Komite Merkezlerinin kapatılması, yöneticilerin tutuklanması ve belgelere el konulması kararı alacaktır. 27 Mayıs 1915 tarihinde ise ayaklanma bölgesindeki Ermenilerin, Osmanlı İmparatorluğunun cepheye uzak bölgelere nakli ve iskanı uygulamasının başlama tarihidir.
Savaş sürecinde sevk ve İskan kararının uygulamasında yaşanan trajik olayları yok sayamayız. Yerel çetelerin, aşiretlerin, nakil kollarına yaptığı çapul amaçlı baskınları yetersiz kollukla önlemek mümkün olmamış, ciddi kayıplar yaşanmıştır. Fakat bu trajik olayları kasıtlı, planlı, sistematik bir devlet politikasına bağlamak tarihsel gerçekleri çarpıtmaktır.
24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni İhtilalci Komitelerinin kapatılması ve bazı tutuklamaları sonrasında yapılan sevk ve iskan uygulamasını soykırım olarak nitelemek, tarihsel gerçekliğe aykırı olduğu gibi, uluslararası hukuka da tümüyle aykırıdır.
İttihat ve Terakki ile Talat Paşa’nın söylenmeyen asıl suçuna gelelim. Osmanlının çöküş döneminde ortaya çıkan, batı emperyalizminin içerdeki uzantısı ve işbirlikçiliğini yapan Gayrımüslim komprador burjuvazinin karşısına, Türk burjuvazisini çıkarmak istemeleridir. Bir başka söylemle, ekonomiyi, sermayeyi Türkleştirmek istemeleridir. Ulus devlete giden yolun ilk taşlarını döşemeye başlamış olmalarıdır.
Türk ülkesinde sermayenin Türkleşmesini isteyip, bu konuda kararlar alınması ve uygulamaya geçilmesi emperyalizm tarafından asla kabul edilemez bir yönelimdir. İttihatçıların çarmıha gerilme nedeni olan bu bağışlanmaz suçlarından hiç bahsetmeyip, vitrine soykırımı suçlamasının konulması, daha kolay müşteri bulunabilmesinden ve daha kolay tribün desteği sağlanabilmesindendir.
15 Mart 1921’de Berlin’de Taşnak tetikçisi Soğomon Tehliryan tarafından arkadan vurularak şehit edilen Talat Paşa’nın yaşam öyküsünden bu gün için de çıkarılacak dersler vardır. 1926 yılında TBMM tarafından milli şehit ilan edilerek ailesine şehitlik maaşı bağlanan, Talat Paşa’nın, 1943 yılında Almanya’dan Türkiye’ye getirilerek, devlet töreniyle Şişli Hürriyeti Ebediye Tepesine defnedilmesi üzerinde düşünülmelidir. TBMM’nin ö dönemki vekilleri, milli şehit ilan ettikleri Talat Paşa’nın, gün gelip Gazi Meclisin kürsüsünden soykırımcılıkla suçlanacağını akıllarından geçirmişler midir dersiniz?
DEM Parti’nin, Süryani kotasından Mardin Milletvekili yaptığı George Arslan’ın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin Talat Paşa’nın heykelini yaptırmasına karşı söylediği sözler, Gazi Meclis kürsüsünden Talat Paşa’nın şahsında Türk milletine sıkılan Taşnak kurşunu olarak okunmalıdır:
"1915'de Osmanlı nüfusu 13 milyonken bu nüfusun yaklaşık üç milyonu Hristiyan halklar yani Ermeni, Rum ve Süryanilerden oluşuyordu. Bugün 2025 yılındayız aradan tam 110 yıl geçti. Türkiye'nin nüfusu 86 milyonken normal koşullarda Hristiyan halkların nüfusunun da milyonlara ulaşması gerekirken neden on binlerle ifade edilmektedir? Bu insanların başına ne geldi?
Sorduğum bu soruya tabi hiçbir cevap gelmedi. Biz 1915'de Hristiyan halklara yönelik yaşanan soykırıma yönelik samimi bir yüzleşme beklerken aksine faillerin isimleri kamusal alanlara, sokaklara, parklara, okullara verilmekte ve anıtları dikilmektedir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından Altındağ ilçesinde Talat Paşa için bir anıt yapıldı.
1915'de öldürülen, sürgüne gönderilen ve malları gasp edilen on binlerce Ermeni için bir anıt dikilmesi gerekirken onların ölüm emrini veren biri için anıt verilmesini kabul etmiyoruz. Bir halk için bazı kişiler kahraman olabilir ama başka halklar için bu insanlar kahraman değil birer katildir."
Milletvekili Mazbatasını aldıktan sonra, TBMM kürsüsünden Türkiye Cumhuriyeti’ne, ülkenin bölünmez bütünlüğüne sadakat yemini içen George Arslan, Türk Milletini yalnızca Ermeni Soykırımı ile değil, Süryani, Rum gibi diğer Hristiyanlara karşı da soykırım yapmakla suçlamaktadır!
Barış ve kardeşlik narkozuyla, milli duyarlılık devre dışı bırakılmaya çalışılır, Türk tapusuna etnik paydaşlar yaratılır, Talat Paşa üzerinden Türk Milletine, Gazi Meclis kürsüsünden Taşnak kurşunu sıkılırken, TBMM’deki milletvekillerinin istisnalar haricindeki duyarsızlığı ibret vericidir!
Çok Okunanlar

ABD'nin bölgede sıradaki hedefi Akkuyu mu?

Altaylı'nın tutuklanmasının ardından Uğur Akkuş'tan dikkat çeken paylaşımlar

Hablemitoğlu suikastında başka şüpheli bulunamadı!..

PKK elebaşı Öcalan'dan dikkat çeken talep: Özgür Özel ile görüşmek istiyor!

Resmî Gazete / 16-22 Haziran 2025

Bankaların güncel mevduat faizleri ve açıklandı

Zeytinlik yasasının altında 'Elektrik üretimini durdururuz' tehdidi mi var?

Defne Samyeli'den Fatih Altaylı'nın tutuklanmasına sert tepki!

TBMM kürsüsünden sıkılan taşnak kurşunu

Ahmet Hakan fena yanılmış