Bazen gündemden kalkmış gibi görünse de aslında hiç vazgeçmediler, hiç peşini bırakmadılar. Sivil Anayasa diye allayıp pulladıkları, despotizme hukuk meşruiyeti kazandıracak aldatmacadan bahsediyoruz. Sorgulama, irdeleme ve eleştirinin zerresinin bulunmadığı, efendi hazretlerine kayıtsız şartsız itaat ikliminde yetişenler Sivil Anayasa için yanıp tutuşuyorlar öyle mi?
Gerçek amacı, varılmak istenen asıl hedefi gizleyip, karşısındakini tedirginliğe değil, rehavete sürükleyen takiyeci tayfa, bu kez tam gün Sivil Anayasa mesaisinde. Takiye’nin ardındaki gerçekse, yasama yürütme yargı üçlüsünün dengeleyici, denetleyici ayrılığı yerine, tek kişide toplanan sınırsız gücün hukuk kolonunu, hukuk kirişini oluşturmak.
Türkiye’yi demokrasi liginden küme düşüren anlayışın, iki yüzyıllık geçmişi olan Türk Modernleşmesiyle hesaplaştığının farkında mıyız? Sivil Anayasa illüzyonuyla Cumhuriyet’in son tortularını temizlemeden mola vermeyeceklerini anlayacak sağduyuyu büsbütün yitirdik mi? Milli İradenin özgür yurttaşlığı yerine, monarşik iradenin itaatkar tebaası olmaya sürüklendiğimizi göremeyecek ölçüde bilinç felcine mi uğradık?
1982 Anayasa’sında yaptıkları onca değişikliğe rağmen niçin bir türlü tatmin olmuyorlar? Partili Cumhurbaşkanlığına, kuvvetler birliğine, tek lider rejimine geçildiği halde yakınmaları niçin sona ermiyor? Anayasanın neredeyse dörtte üçünde değişiklikler yapıldığı halde, niçin “Yeni/Sivil Anayasa” ısrarını sürdürüyorlar ?
Sorular ne kadar uzatılıp çeşitlense de verilecek yanıtlar yalın ve kısadır: 29 Ekim 1923’ün hakkından gelmek, Cumhuriyet’i, Atatürk’ü, Türk Milletini merkeze koyan devlet denklemini tümüyle ortadan kaldırmak! Dinsel referanslı, çok etnisiteli, Türksüz yeni bir devlet denklemi oluşturarak Türkiye’yi Türklerin ülkesi olmaktan çıkarmak!
2010’larda “Yetmez ama evet” tayfasından aldıkları meşruiyet vizesinin 2024’lerde yeterli olamayacağını biliyorlar. Onun için CHP’nin, Cumhuriyet’i kuran partinin kapısını çalıyorlar. Bu kez, “Yetmez ama evet”çi rolünü Atatürk’ün partisine oynatmak istiyorlar. Darbe karşıtlığı üzerinden sıkıştırmak istedikleri CHP’den Müdafaayı Hukuk köklerini inkar etmesini istiyorlar. Tek parti diktası suçlamasıyla sindirip, Müdafaayı Hukuk rotasından, Hürriyet ve İtilaf çizgisine savrulmaya zorluyorlar.
Müdafaayı Hukuk, Milli Mücadelenin ülkenin her yöresine kök salmış sivil siyasal örgütüydü. Halk Fırkası/Cumhuriyet Halk Fırkası/Cumhuriyet Halk Partisi, kökü Müdafaayı Hukuk olan, kuruluş döneminin, Cumhuriyet’in siyasal örgütüdür.
Kurtuluş ve kuruluşun onurunu taşıyan Müdafaayı Hukuk, utanç değil övünç duyulması gereken bir geçmişin, halkın gönlünde, bilincinde yaşayan mirasıdır. Hürriyet ve İtilaf ise, Kurtuluş Savaşında işgal işbirlikçisi bir siyasal geleneğin temsilcisidir.
Zihin ve ruh dünyaları 29 Ekim 1923 öncesinde kalmış, saltanat ve hilafet gibi çağdışı, teokratik, monarşik referanslı bir anlayışın, kurtuluş ve kuruluşun manevi mirasçılarına, Sivil Anayasa (!) tezgahına omuz verme çağrısı, tarihsel bir ironiden başka anlam taşımamaktadır.
Çok Okunanlar
Serdar Ortaç: Sol kolumu kaybettim, artık ölmek istiyorum
Gelinim Mutfakta bugün kim elendi? 13 Aralık Cuma 10 altın bileziği kim aldı?
Arif Güran'ın yüz yüze görüşme tutanağı ortaya çıktı
Bahçeli'nin teröristbaşı açılımı çöpe gider!..
Kararsız seçmen oranı yüzde 30'u aştı
Reyting sonuçları açıklandı! 12 Aralık 2024 Perşembe birincisi kim oldu?
Bu hafta Avrupa’da sadece Başakşehir kazandı
Narin Güran cinayetinde şok edici iddialar: Uygunsuz şekilde mi gördü?
Bugün hangi maçlar var? 13 Aralık Cuma hangi takımların maçı var?
Rusya'ya kaçan Beşar Esad'ın evinin içinin son hali görüntülendi