Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
39,9836
Dolar
Arrow
36,5875
İngiliz Sterlini
Arrow
47,4168
Altın
Arrow
3429,0000
BIST
Arrow
10.438

Türkiye'ye kurulan mezhep tuzağı

Yıkım, terminolojik tutsaklıkla başlar. Kurgulu terminolojiye tutsak olduğumuzda bilincimiz buharlaşacak, algılamamız terminolojik tutsaklık doğrultusunda şekillenecektir. Yaşananları, sağduyunun süzgecinden geçirmek yerine, bize gösterilmek istenen biçimde algılamaya başladığımızda iş işten geçmiş demektir. Algı narkozuyla geçirmekte olduğumuz, geri dönüşü olmayan toplumsal bilinç felcinden bahsediyoruz. 

Bir gerçeğin altını çizelim. Suriye Araplarının inanç/mezhep tercihi Nusayrilik ile Türk / Türkmen Aleviliği birbirinden çok farklıdır. Bin yılı aşkın inanç kültür sarmalı, Türk/Türkmen Aleviliğinin serçeşmesi, manevi önderi Hacı Bektaş Veli, manevi merkezi, Suluca Karahöyük/Hacıbektaş’tır. Manevi merkez ile manevi önder, damıtılmış inanç kültür sarmalı Türk Türkmen Aleviliğinin değişmezleridir. Alevi inanç ve kültüründen gelen yurttaşlarımızın, içselleştirip ortak değere dönüştürdükleri Türklük, Cumhuriyet, Atatürk eksenli duruş, toplumsal barışın sihirli kimyası, sigortası olagelmiştir.

Türk/Türkmen Aleviliğini, geleneksel inanç/kültür kodlarından arındırmaya, Türkiye ve Türklük karşıtlığı temelinde fonlu/sentetik Alevilik imalatına yönelik emperyal stratejiye önceki yazılarımızda değinmiştik. Suriye’de Selefi bağnazlığın, HTŞ canilerinin, Nusayri kıyımı üzerinden, Türkiye’deki inanç-mezhep faylarını harekete geçirmeye yönelik stratejiye yakından bakmanın zamanıdır. Lafı uzatmadan söyleyelim. Emperyal kurgulu inanç/mezhep boğazlaşmasıyla, Türkiye’yi mezhep mezbahası haline getirme stratejisine karşı iktidarıyla, muhalefetiyle, ortak tavır sergilenemezse, Suriye’deki vahşetin benzeri ülkemizde denecektir.

Yeni Osmanlıcılığın Şam’da Cuma Namazı fantezisinin, gerçeklikten tümüyle kopuk politik şizofreninin Türkiye’yi sürüklediği yere bakar mısınız? Emperyalizmin, Suriye’yi mezhep ve etnisite üzerinden parçalama stratejisini görmekten aciz politik körlüğün Türkiye’yi karşı karşıya bıraktığı açmaz dehşet vericidir. Emevi Camiinde Cuma namazı takıntısı, yaşamda karşılığı olmayan bir düş iken, yaşanan mezhep boğazlaşması günümüzün acı gerçekliğidir. Selefi/Nusayri karşıtlığının, Türkiye’ye, bumerang misali Alevi / Sünni kutuplaşması olarak yansıdığını görebiliyor muyuz?   

Sorunun odak noktasına ilişkin bazı sorularla yazımızı sürdürelim: Suriye'de, Lazkiye ve Tartus çevresinde Nusayrilere yönelik vahşet, iç kamuoyuna niçin Alevi Katliamı olarak yansıtılmaktadır? Nusayri katliamını Alevi Katliamı olarak yansıtarak, Alevi inanç ve kültürüne sahip yurttaşlarımızda nasıl bir travma yaratılmak istenmektedir? Türk kamuoyunda, ağırlıklı olarak muhalif blokta yer alan Alevi inançlı yurttaşlarımız, Suriye'deki Alevi kıyımı söylemiyle, hangi çizgiye itilmekte, hangi tribünde yer almaya zorlanmaktadır?

Soruların yanıtlarına geçmeden önce, tetikçilerin arkasındaki üst akılın saptanması, ardından bu vahşetin niçin sergilendiğinin belirlenmesi/ algılanması gerekiyor. BOP doğrultusunda, Suriye’nin ulus devlet niteliğinin yok edilerek, etnik ve mezhepsel temelde parçalanması istenilmektedir. Katliamı kurgulayan üst akıl, Suriye'deki Sünni ve Nusayri Arapların, tezgahlanan Postmodern Kerbela sendromu ile kıyamete kadar bir araya gelmemelerini hedeflemektedir.

Türkiye, yukarıda açıklanan emperyal planın kolaylaştırıcısı olmak yerine, Suriye’nin bütünlüğünü esas alan bir politika geliştirmelidir. Nusayri katliamını önlemek için çoktandır terk ettiği devlet aklından geriye ne kalmışsa devreye sokarak tavır almalı, inisiyatif kullanmalıdır. Cumhuriyet’in, ulus devlet üniter yapı temelli, çağdaş, laik bir devlet mimarisi esas alınarak kurulmasının değeri şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Laikliğin, rejimin temeli, toplumsal barışın, inanç özgürlüğünün sigortası olduğu, Suriye’de yaşanan trajediyle bir kez daha kanıtlanmıştır.

Siyasi otoritenin, Cumhuriyetin kuruluş kodlarıyla sorunlu anlayışının yanında, ana muhalefetin, geleneksel yol haritasıyla örtüşmeyen söylem ve pratiği, Türkiye’deki mezhepsel fay kırıklarını hareke geçmesini tetikleyici etki yapmaktadır. Yangına benzin dökme anlamına gelen bu tavırdan bir an önce vazgeçilmelidir. Sergilenen bu yanlış tutum ve söylemin, Alevi inanç ve kültüründen gelen yurttaşlarımızın, Ankara'dan, Cumhuriyetten umut keserek, HDP/ DEM/ PKK ve türevleri gibi siyasal Kürtçülüğün şemsiyesi altında toplanmaya itecek bir yolun açılmasını kolaylaştıracağı bilinmelidir.

Bu süreçte, Berlin fonlu, Siyasal Kürtçülüğe eklemlenmiş, yol haritaları emperyalizm tarafından çizilmiş kimi örgütlerin tahrik edici söylemlerinin, Alevi tabanına acı ve ayrışmadan, Cumhuriyetle yollarını ayırmadan başka verecekleri hiçbir şey olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.