Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Hukukun üstünlüğü devletin onurudur

Her sistemde, ister burjuva toplumunda, ister sosyalist toplumda hukuk, teorik olarak sistemin üst-yapı kurumu olmakla beraber, görevi siyasi kadroyu değil, toplumsal uzlaşmaya varılmış genel yönetim ve adalet sistemi içinde devletin bekasını ve insanların selametini korumaktır. Bundan dolayıdır ki, hukuk sistemi ve kurumları başta siyasi erk olmak üzere, sermaye, dinsel kurumlar vb gibi tüm toplumsal baskı ve etkili kurumlar ve çevreden uzak olmalıdır, bağımsız olmalıdır. 

Türkiye’de hızla değişen manzara demokratik bir ülke görüntüsü vermemektedir. Siyasi kadro, doğal olarak, bir dizi icraatında eleştiri alır, almalıdır da ve bu eleştiriler fevkalade yakıcı da olabilir. Siyasi yöneticilere çeşitli çevrelerden gelen eleştiriler halk talepleri olarak algılanmalı ve davranışlar ona göre yapılmalıdır. Çoğu durumda siyasi kararlara yönelik eleştiriler genel halkın, hatta bizzat siyasilerin yararınadır. Örneğin,  ABD’nin Vietnam savaşından yenilgiye uğramasında ve çekilmesinde basının rolü büyük olmuştur. O dönemde yükselen eleştiriler ve yaşanan süreç çok muhtemeldir ki, dönem yöneticileri kızdırmış olabilir, ancak basının yaptığı iş sadece insanlık adına değil, bizzat ABD halkı, hatta ABD siyasi yönetimi için de yararlı olmuştur. 

Hukukun olduğu kadar basının da yandaşlaştırılması ve/veya susturulması aslında tüm toplumun susturulmasıdır. Siyaset, bir aile yaşamı gibi gizli tutulabilecek bir eylem değildir. Siyasi kararlar, Leviathan misali hukuka uymadığı durumlarda, bir yanı ile halkın parasının kullanılması, diğer yanı ile halkın can ve malının riske açık hale getirilmesi, gelecek nesillerin haklarının baskı ve denetim altına alınması ile ilgili icraatları içerebilir. Bu yönüyle, hangi bahane ile olursa olsun tüm eylemler hukuka uygun, halka açık olmalıdır. Herhangi bir karar ya da eylem ulusal yarar adına yapılıyor olsa da, ulusal çıkar adına kamuoyuna açıklan(a)mıyor olamaz, zira tüm eylemler halkın temsilcisi niteliğindeki parlamentoda açıkça görüşülür ve ancak parlamento kararı ile bir sonuca gidilebilir olmalıdır. Tutuklu bulunan gazeteciler için kullanılan “gazetecilik yapmıyor, suç işliyor” ifadesi mantıktan yoksundur. Böyle bir kararı siyasi organ değil, ancak hukuk mercileri verebilir. Basın yolu ile suç işlenir ya da işlenebilir olduğu yasalarda ifade edilebilir, fakat böylesi yasalar şekli anlamda yasa olabilir, ancak toplumsal vicdanda yer bulamaz, maddi anlamda yasa olarak görülemezler. Oldukça sık görüldüğü üzere, bazı yanlış ve yanlı gazetecilik uygulamasında hukuka ve ahlaka aykırı olarak bazı kişiler veya olayların  hedef olarak gösterilmesi durumunda böylesi gazeteciliğin suç olduğu açıktır. Ama ne hikmetse, siyasi hizmetle ihbarcı gibi yürütülen gazetecilik suç olarak görülmemekte, fakat diğer yandan gerçek haber yapanlar, haberin ucu belirli yerlere dokunduğunda, belirli çevreleri telaşa vermektedir ve meslekleri dolayısıyla suçlu muamelesine muhatap olabilmektedirler. Böyle bakıldığında, öyle anlaşılıyor ki, bugün içerde olan birçok gazeteci gerçek gazetecilik yapmış, kimseye sığınmamış, sadece halka gerçeği yansıtmakla sorumlu görmüşler kendilerini. Eğer yapılan yayınlarda yanlış ya da gerçek dışı haber var idi ise, bu durum da yargı yolu ile düzeltilir, böylece halk da gerçeği, doğruyu öğrenmiş olurdu. Ama bu yapılmadan ilgililerin susturulması, haberin mutlak doğruluğunu ve duyurulmasının zülfüyâra dokunduğunun aşikâr kanıtıdır.

Türkiye normalleşmelidir. Yargıya güven, aynı anda siyasete güveni sağlar; yargıya sarsılan güven siyaseti de sarsar, ülkenin itibarını zedeler, insanlar arasındaki güven duygusunu sarsar. Ne kadar çalışılsa da, siyasi kadronun yaşam süresi kısıtlıdır, çok fazla uzatılamaz, zira diyalektiğe aykırıdır. Ne var ki, ülkenin ve halkların yaşam süreleri siyasetin çok üzerindedir. Sonunda zafer ve başarı yaşam süresi uzun olanındır, bu durum da diyalektiğe uygundur. 

Hukuk siyasi kadronun ya da partinin değil, siyasi sistemin üst-yapı kurumudur. Bunun atlandığı noktada hukuk cinayeti işlenmiş olur! Hukukun bağımsızlığı bizatihi siyasilerin garantisidir. Siyasete bağımlı hukuk ilk anda siyasete hizmet ediyor görüntüsü verebilir, fakat uzun vadede durum böyle değildir, siyasete bağımlı hukuk zannedildiği gibi siyasetin yanında değildir. Zira, tarihsel kayıtlarda bir dönemlerin hukuksuzlukları topluma faş edilince, geçmiş siyasiler iyilikle anılmaz olur.