Türkiye’nin başına örülen çorabı, çok da gerilere gitmeden baştan basit bir şekilde haritalar eşliğinde anlatmaya gayret edeceğim. Devletin kurumlarında eğitimden sağlığa, hukuktan asayişe aklınıza gelen her alanda çoklu kurumsal çöküş ve çürüme yaşıyoruz. Devlet, tarikatların ortak olduğu bir parti devletine döndü.
Toplumsal yapıda bizi birbirimize bağlayan değerler 23 yıllık süreç içinde önceleri ağır bir tempoyla, sonrasında da artan hızla bozuldu. İktidarın bayram kutlamaları dahil, her fırsatta toplumu geren, tansiyon artıran konuşmalarını düşünün. Sermayenin reklam desteğini alan TV kanallarının ahlaksızlığı, entrikayı, şiddeti normalleştiren dizilerini ve bu diziler aracılığı ile bilinçaltı toplumsal ahlak çökertme operasyonunu da bir kenara koyun. Daha önce duymamıştım, geçenlerde sosyal medyada bir deyişe rastladım. “Dinini tilkiden öğrenirsen, başkasının tavuğunu çalmayı kendinde hak görürsün” diyordu. Cehalet, soygun, hırsızlık maharet oldu.
Başta tarım olmak üzere, üretimden kopmuş, rekabet gücünü kaybetmiş, dış borca dayanan, her geçen gün sıcak paraya daha fazla faiz vererek ayakta kalmaya çalışan ve daha da batağa saplanan bir ekonomik yapıyı hesaba katın.
Bunların üstüne Suriyelisi, Afgan’ı, Afrikalısı, sayılarını tam olarak bilmediğimiz ama en az 10 milyon civarında olduğu söylenen sığınmacıları ekleyin. Türkiye’yi yöneten iktidarın, Suriyeli sığınmacılara kapı açarak, esasında Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt Otonom Bölgesi ya da Kürt Devleti kurulması için arazi tahsis ettiğini de unutmayın. Yıllardır başımıza bela olan, en az 50 bin cana mal olan ekonomik büyüklük olarak en az 500 milyar dolarlık faturası ( maliyet + fırsat maliyetleri) olan ayrılıkçı PKK terörünü de bir kenara koyun.
ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında 22 ülkenin sınırları değişecek ve bunların içinde Türkiye’nin olduğu da artık gizli saklı bir şey değil. 2000’li yılların başında Irak, ardından Suriye halledildi. BOP kapsamında otonom ya da bağımsız Kürt Devleti için yeni bir aşamaya gelindi. Kürtler yeni bir devlet kuramaz mı? Kursunlar da, bunu kurmak için Türkiye Cumhuriyetinden toprak istiyorlarsa o zaman ortada Terörsüz Türkiye’den de, barıştan da söz etmek mümkün değildir.
Daha önce de, birkaç yerde yazdım, televizyonlarda anlattım. Hatırlatayım:
“PKK fesih bildirgesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan Lozan anlaşmasını doğrudan hedef alıyor. BOP’un bilinen yeni Sevr Haritasının taşlarını döşüyor. Kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kürtlere soykırım uyguladığını belirterek, terörü bu gerekçelerle meşrulaştırmaya çalışıyor. Lozan’ı inkar eden, Türkiye Cumhuriyetini Kürtlere karşı soykırımcı ilan eden bu ipe sapa gelmez zırvalıkları görmezden gelir de, “Kürt Meselesinin ve Terörsüz Türkiye’nin tartışılması gereken yer Meclistir” derseniz, Kürt meselesi denilen suni bir meseleyi değil, İstiklal Savaşını, Lozan’ı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını sıradan bir yerde değil, Mecliste tartışmaya açarsınız. Bu tartışmalarda uluslararası camia, tarihe ya da kimin haklı olup olmadığına bakarak karar vermez. Emperyalizmin çıkarlarına göre karar verecektir.”
Tek adam rejimi ile devlet yıkılıyor ve yerine yeni bir devlet kurma iddiası ve hazırlıkları içindeler. Terörsüz Türkiye ve demokratik anayasa gibi süslü laflarla “Kurucu Anayasadan” söz ediyorlar. Devlet Bahçeli’nin ifadesi ile Kurucu Önderlerden biri de Abdullah Öcalan…
Bayram telaşına geldi. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, NTV’de yaptığı açıklamalar, yenilir yutulur, kabul edilecek cinsten laflar değil. Büyükelçi, ABD’nin kafasındaki planı ifşa etti. Normal şartlarda istenmeyen kişi ilan edilip sınır dışı edilmesi lazım. Devlet yönetiminden kimsenin gıkı çıkmadı. ABD Büyükelçisi Tom Barrack, Sykes-Picot (1916) anlaşması ile Lozan’ın (1923) Kürtlere haklarının verilmediğini söylüyor ve bu hatanın düzeltilmesinin zamanı geldiğini ima ediyor. Basına servis edilen bölümde Lozan’la ilgili ifade çıkarılmış, Sykes-Picot kalmış. Sykes-Picot anlaşmasını, harita ile açıklayalım da ABD’nin ve BOP’un niyeti net bir şekilde ortaya çıksın.
SYKES PİCOT ANLAŞMASI
Sykes-Picot Anlaşması, 8 Mayıs – 16 Mayıs 1916’da İngiltere-Fransa ile imzalanan, ardından Rusya ve İtalya’nın onayladığı bir anlaşma. Anlaşmanın amacı, Hasta Adam Osmanlı’nın paylaşılması… Buna göre, Kuzey Anadolu bölgesi Ermenistan bölgesi olarak Rusya’ya, Anadolu’nun Akdeniz bölgesi İtalya’ya, Güneydoğu bölgesi Suriye Fransa’ya, Irak bölgesi İngiltere’ye bırakılacaktı. 1917’de Sovyet Devrimi olunca, Troçki bu anlaşmayı ifşa etti. Anlaşmada Çarlık Rusyası doğal olarak düştü. Sevr’den önce daha 1. Dünya Savaşı sırasında, İtalyanlar Akdeniz’i, Fransızlar Güneydoğu Anadolu’yu ve Suriye’yi, İngiltere’de Irak ve Basra Körfezini ele geçirmişti.
Sykes Picot’ta Kürtlere söz verilmemişti. Bölge Fransızlara bırakılmıştı. ABD Büyükelçisinin kast ettiği haksızlık o. Tekrar o haritayı gündeme getirip bu kez o bölgeleri Fransızlara değil de ABD-İsrail güdümünde Kürdistan’a verme planı var. Zaten Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritası da Sevr’in günümüz dengesine göre şekillendirilmiş hali.
Şimdi bu haritayı, ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack hiç utanıp sıkılmadan Türk televizyonu NTV’de açık seçik hatırlatıyor.
Ben mi fark etmedim, bilemiyorum. AKP-MHP-DEM bu planın bir parçası. CHP, “anayasayı değil ama Terörsüz Türkiye’yi mecliste görüşürüz” diyor. Mecliste İYİ Parti, meclis dışında Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce. AP Genel Başkanı Vecdet Öz’den, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt, Atatürkçü aydınlar ve birkaç gazeteci arkadaş dışında güçlü bir itiraz duyamadım. Sanırım meclis dışında güçlü bir toplumsal muhalefete ihtiyacımız var.
SEVR HARİTASI ( 10 Ağustos 1920)
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’ndaki yenilgisinin ardından İtilaf Devletleri tarafından dayatılan bu antlaşma, Osmanlı’nın son padişahı Vahdeddin’in talimatı ile imzalandı. Harita; Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu’da Fransa egemenliğini öngörür. Anlaşmada Kürtler için bir sınır çizilmese de, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede otonom sağlanması, bağımsız Kürdistan için de referandum yapılması maddeleri yer alır. Ege kıyılarının Yunanistan’a verilmesi ve Anadolu’nun önemli kısımlarının İtalya ile Fransa arasında paylaşılması karara bağlanır. Gazi Mustafa Kemal Paşa Başkanlığındaki TBMM hükümeti, bu anlaşmayı tanımadığını ilan eder.
LOZAN HARİTASI (24 Temmuz 1923)
İstiklal Savaşı ile Sevr Haritasının ilham kaynağı Sykes Picot haritası da, Sevr Haritası’da yırtılıp atıldı, Lozan’da bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin haritası çizildi. Sonrasında da buraya Hatay dahil edildi. Lozan görüşmeleri, İstiklal Savaşının kazanılmasından sonra 11 Kasım 1922’de başladı. Şubat 1923’de görüşmelere arar verildi. 24 Temmuz 1923’te imzalandı. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş senedi ve tapusudur. Sadece sınırları belirlemekle kalmamış, yanı sıra, Osmanlı Hanedanının emperyalist devletlere verdiği kapitülasyonların sonlandırılması ve yeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin sömürge olmaktan kurtulmasını da sağlamıştır. Emperyalizmin BOP Haritasında, Sadece Türkiye değil, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin sınırları da hedeftedir.
BOP HARİTASI
Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte piyasaya sürülmeye başladı. NATO toplantılarında bile, NATO’nun yarı resmi yayın organlarında yayınlanan haritalar Türk subaylarına gösterildi. Sevr’in bugünkü versiyonudur. Baş aktörleri ABD-İsrail-İngiltere’dir. Orta Doğu’da 22 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi hedeflemektedir. Türkiye’deki hedefler Kürdistan ve Ermenistan için toprak koparmaktır. Harita günün şartlarına göre sürekli güncellenmektedir. Suriye’de Esad’ın devrilmesinden sonra, öngörülen Kürdistan haritasının Hatay’ı ve Suriye’nin kuzeyini de içine alıp Akdeniz’de kıyısı olması, İsrail’in, Suriye topraklarındaki varlığını genişletmesi hedeflenmektedir. İran ve Azerbaycan çatışmasının, Türkiye’yi de etkilemesi beklenmektedir.
Bu haritalar ve yüzyıldan fazla süren emperyal plan da gösteriyor ki, Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları, kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini umursamaz ise özgürlük ve bağımsızlık ruhundan uzaklaşır, bilim yerine hurafelerin peşine takılırsa, hem sefalet ve yoksulluk hem de parçalanmak ve esaret kaçınılmazdır.
Çok Okunanlar

Nihal Candan 29,5 kiloya düştü

Beyaz TV sunucularına uyuşturucu ticareti ve fuhuş soruşturması

Kandilli duyurdu: Marmara Denizi'nde deprem!

Erdoğan'dan Özgür Özel'e 'Ferdi Zeyrek' telefonu

İran'dan nükleer belge duyurusu: Binlerce ele geçirdik

Türkiye’nin ayağındaki “Pranga”nın adını koysanız!..

Apçağa...

A Milliler, hazırlık maçında ABD'yi iki golle geçti

Galatasaraylıları üzen gelişme: Osimhen kararını verdi!

Bahçeli'yi sadece sadece kendi yayın organı sansürlememiş