Teknolojideki hızlı değişimler, küresel rekabette ve küresel güç savaşlarında yeni zenginlik kaynakları ve yeni çatışma alanlarını da beraberinde getiriyor.
Emekli amirallerimizden Mustafa Özbey’in bir sohbetimizdeki tespitini aktarmak isterim: “1970’li yıllardaki petrole güvenli ve kesintisiz ulaşma hedefi üzerine oturmuş olan küresel güç rekabetinde, güç savaşının odağında artık nadir toprak elementleri (NTE) olacaktır. Türkiye bu büyük rekabette, eline tarihi bir oyuncu olma fırsatı geçmişken, kişisel beka ve ikbal için asla acele ve ulusal çıkarı dışlayan bir karar vermemelidir.”
Bu tespitin üzerine ben de biraz karamsar görüşlerimi aktardım.
“Çok büyük tarihi bir fırsat... Refah mı getirecek, kan ve gözyaşı mı? Mevcut iktidarın madencilik uygulamalarına bakınca umutlu olamıyorum. Hatta tersine. Mayıs ayından beri yazıyorum. Dünya kapitalist sistemi, gittikçe otoriterleşen Türkiye’ye biçtiği rolü değiştirdi. Türkiye artık işbirliği yapılacak bir ülke konumundan çıktı. Eskiden, sanayileşmesini tamamlayamayan, pazarını dünya kapitalizmine açan, dış ticaret açıkları ve dış borç faizleri yoluyla sömürülen, gelişmekte olan ülke statüsü, artık Osmanlı’nın son dönemindeki gibi yarı sömürge-sömürge ekonomisine dönüştü. Yüksek faizle dışarıya aktarılan ülke kaynaklarından sonra sıra, madenlerin ve nadir toprak elementlerinin yağmasına geldi.”
Sonraki dönemlerde iktisat tarihçileri daha net açıklayacaktır. Bende, hızla sömürge ülke konumuna geçiş kanaati uyandıran bazı gelişmeleri kısaca hatırlatayım.
- 14 Mart 2025’te ABD Başkanı Donald Trump’ın arkadaşı petrolcü ve madenci Harold Hamm ile bizim Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı yetkililerinin Houston’da yaptığı ve içeriği açıklanmayan anlaşma…
- Bu anlaşmanın hemen ardından, Erdoğan – Trump telefon görüşmesi sonrasında 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanması…
- Yabancı sermaye yatırımcısı olarak hukukun üstünlüğü ilkelerini önemsemesi gereken Harold Hamm’ın, İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine 25 Mart’ta ABD Fox TV muhabirinin sorusuna verdiği yanıt.“Demokratik olmayan ya da bir dereceye kadar demokrasinin var olduğu ama yeterli olmadığı ülkelerde böyle şeyler olur. Bilirsiniz, muhaliflerinizi hapse atarsınız ve onların icabına bakarsınız. Endişelenmiyorum."
- Meclisten geçen son madencilik yasası… ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın Lozan’ı Türkiye’nin yönetim biçimini hedef alan sömürge valisi üslubuyla konuşması… Yine aynı büyükelçinin, Cumhurbaşkanlığı meşruiyetinin adilseçimler ve anayasa yerine Beyaz Saray’dan verildiği iddiaları…
Kısaca özetlediğim bu başlıklar, ekonomide de, hukukta da, dış politikada da, savunmada da hızla yarı sömürge –sömürge ülkeye dönüştüğümüzün göstergesi.
TARİHİ BİR FIRSAT
Oysa şimdi Türkiye’nin önüne tarihi bir fırsat çıktı. Nadir toprak elementleri, Türkiye’nin yakın bir gelecekte, bağımsız, güçlü, halkının refah içinde yaşayacağı bir fırsat sunuyor. Ama maalesef AKP’nin madencilik politikalarına bakınca umutsuzluğa kapılıyorum.
Parti programında, verilen tüm maden ruhsatlarının gözden geçirilip iptal edileceği,Atatürk döneminde olduğu gibi madenciliğin devletleştirileceği, arama faaliyetlerinin MTA, işleme faaliyetlerinin de Etibank tarafından yürütüleceği, gerekli hallerde çoğunluk hissesi devlette kalmak kaydıyla özel sektörle ortaklıklar kurulacağını yazan bir parti var. Doğru Parti… Programlarını okumadım ama Sol Parti ve TKP yetkililerinin de benzer görüşler açıkladığını medyadan biliyorum.
Doğru Parti Enerji ve Tabi Kaynaklardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cezmi Orkun’dan bir mektup aldım. Nadir toprak elementleri konusunda kamuoyunu dikkatli ve uyanık olmaya çağırıyor. Mektubu özetleyerek aktarıyorum.
“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 2024 yılı Temmuz ayında Kazakistan’da Çin Devlet Başkanı XiJinping ile bir araya geldi. Bir dizi yüksek teknoloji uygulamasında kullanılan metallerin geliştirilmesi konusunda iş birliği yapılması kararı alındı. Çin ile Türkiye arasında “Doğal Kaynaklar ve Madencı·lı·k Alanlarında I·şbı·rlı·ğı·ne I·lı·şkı·n Mutabakat Zaptı”anlaşması, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Çinli bakan Wang Guanghua tarafından 16.10.2024 günü imzalandı. Çin ile yapılan anlaşmada teknoloji transferi olup olmadığı ve neleri kapsadığı ise kamuoyunca bilinmiyor…
Çin yayın organı Global Times gazetesi dünyada Çin’in 800 milyon tonluk NTE rezervinin ardından 694 milyon ton ile ikinci en büyük rezervin Türkiye’de olduğu bildirildi. Rafine edilen NTE’ler yüksek teknolojili cihazların önemli bir bileşeni… Özellikle, yeni nesil enerji kaynakları, cep telefonları, sabit diskler, monitörler, lazerler, radar ve sonar sistemleri, fiber optikten uydu haberleşmesine, akıllı füzelerden yakıt hücrelerine kadar elektrikli otomobiller de dahil olmak üzere yüzlerce üründe kullanılıyor.
Eskişehir’in Beylikova/Sivrihisar yöresinde 694 milyon ton NTE ve 350 bin ton dolayında da toryum, Burdur-Çanaklı yöresinde ise 300 bin ton NTE ve 17 bin ton toryum bulunmakta. Toryum, özellikle çevreye zarar vermeyen yeni tip nükleer santrallerde kullanılıyor.
NTE’ler, hammadde olarak satıldığında 1 birim kazanıyorsanız, bunu işleyerek ara ürün haline getirdiğinizde 10 kat, uç ürün haline getirdiğinizde 100 kat, hatta kimi uç ürünlerde 1000 kat kazanırsınız. NTE’lerin önemini vurgulamak açısından…Bir F-35 savaş uçağı 410 kilo NTE içerirken, Virginia sınıfı denizaltı yaklaşık 4.1 ton NTE kullanıyor.
ABD ve Avrupa’nın NTE ihtiyacının neredeyse tamamına yakınını Çin’den karşılıyor olması, hem jeopolitik gerginlikler oluşturuyor hem de ABD ve Avrupa’nın yeni nesil enerji kaynaklarına geçmek için gerekli teknolojileri üretme kabiliyetini sıkıntıya sokuyor.
Çin’in ABD’ye yapılan NTE ihracatına sınır koymasını, bu gerginliği daha da artıracak. Bütün bu gelişmeler üzerine, Trump bor, toryum ve NTE’ler konusunda gözünü Türkiye’ye dikti.Erdoğan’ın Trump ile ABD buluşmasından daanlaşılıyor ki geleceğimizin teminatı olan bu stratejik önemdeki bor, toryum ve NTE’ler, işlenmeden hammadde olarak ucuz fiyattan ABD’ye aktarılacak.
Çin ile yapılan işbirliği anlaşmasından dönülmemeli…Geleceğimizin teminatı olan bor, toryum ve NTE’ler kişisel ikbal için feda edilemez. Madenler ve NTE’ler mutlaka devlet tarafından çıkarılmalı, işlenmeli, uç ürün haline getirilip öyle satılmalıdır.”
Çok Okunanlar

Nevşin Mengü'den gündeme oturacak İsmail Küçükkaya iddiası

İhraç edilen 5 teğmenden suç duyurusu

'Milliyetçi oylar' cumhurbaşkanlığı anketine damga vurdu

Listeye Türkiye'den 5 üniversite girdi!

Milli Mücadelemizi barışla taçlandıran Mudanya 103 yaşında

Mansur Yavaş’a soruşturma izni talebi...

NTE’ler zenginlik mi getirecek, yoksa kan ve gözyaşı mı?

Şevket Süreyya Aydemir’in komünistliği

Beşar Esad bağımlı çıktı

Aracın içinde çakmak gazı tüpü patladı