[email protected]

Bir büyük dosta, yüreği sevgi dolu bir ağabeye veda

İyi değilim evet... Lakin huzurluyum...

Bir büyük dosta, yüreği sevgi dolu bir ağabeye, derin bir anlayışa, koskoca bir aydına, bir bilge insana olması gerektiği gibi veda etmenin huzuru içindeyim.

Yaşamımın son üç-üç buçuk yılında neredeyse her gün dertleştiğim, fikir alışverişinde bulunduğum, şakalaşıp güldüğüm, hüzünlendiğim, gazetecilik, yakın geçmiş konuştuğum Turan Ağabey'i kaybettik hafta sonu.

Biliyorum ve eminim ki çok özel bir bağ kurmuştuk.

Turan Ağabey, evet bir bilgeydi, Türkiye'nin her geçen gün azalan gerçek aydınlarından biriydi. Bilime, akla odaklı çok özel bir insan, büyük bir yurtseverdi.

Hep bilim penceresinden bakılması gerektiğini söylüyordu.

Çok okuyor, zorlanmasına rağmen yazıyordu.

Olağanüstü güçlü bir adalet duygusuna sahipti Turan Ağabey... Her koşulda gerçeğin yanındaydı. Haksızlıklara karşı hep hukukla mücadale etmeyi savunurdu. "Hukuk eğilip bükülmez, gerçek gerçektir" derdi.

Haksızlığa uğradığını düşündüğü her kim varsa hesapsız çıkarsız, beklentisiz cüppesini giyip savunurdu.

Ama Turan Karakaş bunların tamamının ötesindeydi.

Tanıştığımızda ne yazık ki hastaydı. Bana ilk öğrettiği şey de vazgeçmeden mücadele etmek oldu.

Hastalıkla alay edercesine mücadele ediyor, doktorlarını dahi şaşırtıyordu.

Öyle ki onun yaşamak ve üretmek konusundaki kararlılığıyla, bedenini saran o lanet hastalığı yendiğine inanmıştım.

Onun hayata bağlılığı, depresif atakların, öfke nöbetlerinin altında boğulduğum zamanlarda itici bir güç oluyordu sanki.

Doğaya âşıktı Turan Ağabey. Planlarımızdan ve konu başlıklarımızdan biri çiftlik kurup, ceviz yetiştirmekti. Buna benden daha kararlıydı.

"Birbirini anlayan, medeni insanlar bir arada olalım, içinde bulunduğumuz süreçte dayanışma sağlayarak ayakta kalabiliriz, iyi hissedebiliriz" diyordu.

Hayvanlar ve çocukların hisleri hep gerçekleri yansıtırmış. O hayvanları, doğayı ve çocukları çok seviyordu, çocuklar ve hayvanlar da onu.

İnancı konuşurduk onunla... Din, mezhep, kimlik üzerinden siyaset yapılması, bu kavramlar üzerinden hareket edilmesi, liyakatin, aklın arka plana atılması onu çok kızdırırdı.

İnancın, Tanrı'nın yüzeyselleştirilmesi, belli kalıplara sıkıştırılması da ona göre değildi.

Sonsuz, sınırsız bir sevgi, her şeyi sarıp sarmalayan kapsayıcı bir güç, olağanüstü güzellikteki bir bütünsellik olarak tanımlardı yaşamı.

Ve tabii bunun hakkının verilmesi gerektiğini savunuyordu. "Sevgiden yana olmak lazım Mustafa, hayata öyle bakmak lazım" diyordu.

Bir gün ona "Turan Ağabey, bu her şeyi kapsıyor mu, yani senin bu hoşgörün... Her şeyi kapsıyor mu?" diye sordum.

O daha cevaplamadan devam ettim:

"Biliyorum kırgınsın... İncinmişliklerin var, iyi niyetini suiistimal edenler olduğunu biliyorum. Dar günlerinde senin maddi-manevi desteğine sığınıp, eski dostlarına ihanetinin şerrinden korunmak için ayaklarına kapanıp senden yardım dilenenleri... Biliyorum... Ve her derdine koştuğun yardım ettiğin bu insanların küçük çıkarları uğruna gerçekleri çarpıttığını, sırtına hançer sapladıklarını da biliyorum... Onları da sevecek miyiz"

Hiç duraksamadı... "Seveceğiz. Fark burada açığa çıkar" diye cevap verdi.

Evet o sevdi ama ben sevemedim. Gerçekçi olmak gerekirse onu incitenlere öfkem onu tanıdıkça daha çok arttı.

Ama yine de Turan Ağabeyimin bilgeliğinin, sevgi dolu yüreğinin hatırına nötr kalmayı denedim...

Mücadelesi, dirayeti, akıl ve bilimden yana tavrı...

Devrimciliği, cesareti, nezaketi, merhameti...

Koskoca yüreği, yurtseverliği, değer ve ilkeleri...

Atatürkçülüğü, cumhuriyetçiliği, nasihatleri bizimle kaldı Turan Ağabey'in.

Onu çok sevdiği doğaya, Toprak Ana'nın bağrına bıraktık, orada sonsuz bir huzur ile uyuyacak.

Biz ise onu kitaplarda, hikâyelerde, anılarımızda, dost meclislerinde, yazdıklarımızda, öğretilerimizde yaşatacağız.

Son olarak göğsümün tam ortasında bir yumruk ve gözlerimden süzülen birkaç damla ile...

"Onurumu gölgeme ezdirmem" diyen güzel ağabeyim...

Sen hep onurlu yaşadın ve öyle gittin... Sana söz... Biz de onurumuzu gölgemize dahi ezdirmeden yaşayacağız ve her daim seninle olacağız.