Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Diyanet’e hakkımı helal etmiyorum!

Biliyorsunuz; 2024 bütçesinin vergi geliri hedefi 8.3 trilyon lira… 

Bu gelirden yapılacak en büyük harcama kalemlerinden biri, günlerdir “savurganlığını” konuştuğumuz Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait... Din hizmetleri ve yaygın din eğitimi için bu yıl tam 79.7 milyar lira harcanacak.

Diyanet’in gelirleri arasında kurumun “haram” saydığı içki, sigara ve şans oyunlarından alınan ÖTV de var.

Çünkü devletin bu yıl bizden alacağı vergilerin 413 milyar 481 milyon lirası tütün mamülleri, alkollü içki ve sigaradan elde edilecek.

***

Peki; Diyanet İşleri Başkanlığı bu parayı nereye harcıyor?

Şatafata!

Sarayları aratmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın binası, hem mimarisi hem de harcamalarıyla Ankara’daki “ikinci saray” görünümünde…

Başkan Bey çok lüks bir lojmanda oturuyor, onlarca koruma görevlisi tarafından korunuyor, hepsi birbirinden lüks altı makam aracına birden biniyor. 

Kurum; şatafata ve lükse o kadar alışmış ki her gün bir başka skandal patlıyor… 

Son bomba haber Elazığ Harput Dini İhtisas Merkezi’nden geldi: 

Diyanet İşleri Başkanlığı, “aday din görevlileri” için 26 Mart’ta yemek ihalesi düzenlemiş…

210 günlük yemek hizmeti için düzenlenen ihaleyi, yaklaşık 13 milyon lira teklif veren Aşsa Grup Yemekçilik Şirketi almış.

Buna göre imam adaylarına haftanın dört günü, biftek, bonfile, et haşlama, et kızartma, tavuk, ciğer, kebap türleri, rosto, kuru köfte, İzmir köfte, kadınbudu köfte, dalyan köfte, iskender kebap gibi yemekler ana yemek olarak verilecekmiş….

Haftanın üç gününde de mevsime göre taze sebzeler, kuru sebze yemekleri parça etli konserve ya da taze sebze yemekleri, bezelye, patlıcan musakka, etli dolma ve sarmalar servis edilecekmiş.

Dana eti; 1,5-2 yaş arasındaki danalardan elde edilmiş olacakmış…

Liste uzayıp gidiyor…

Halk aç gezerken, insanlar çocuklarına 100 gram bile et alamazken bu yemekleri lüpletenler, din adamı falan olamaz.

***

AKP iktidara geldiğinde 70 bin cami vardı, bugün 90 bini geçti…

İmamların, müezzinlerin sayısı 90 binken şimdi 150 bine dayandı.

Emekliye 10 bin lirayı çok gören devlet, bu arkadaşlara ayda 38 bin 500 lira net maaş veriyor.

***

Hiçbir laik devlet din görevlilerinin maaşını bizzat vermiyor.

Kilise yaptırmıyor, dini giderlere karışmıyor.

Bir çok ülkede bu işleri “kilise vakıfları” yapıyor. 

Örneğin Almanya’da Katolik ve Protestan kiliselerinin üyelerinden topladıkları “kilise vergisi” gelirleri geçen yıl 12,6 milyar avro oldu. Katolik kilisesi üyeleri yılda ortalama 291, Protestan kilisesi üyeleri 278 avro vergi ödüyor.

Bu ülkede tam 45 milyon kişi kiliselere üye!

2004 yılında bu rakam 52 milyon kişiye yakındı. Yani kiliseye üyelikten istifa edenlerin sayısı 20 yılda 7 milyon kişi geriledi.

Almanya’da devlet dinle ilgili hiçbir harcamaya karışmıyor.

Kiliseye gidenler vergi veriyor, gitmeyenler vermiyor.

Bizde ise din, mezhep ayrımı yapılmadan her Türk vatandaşının devlete ödediği vergiden önemli bir pay Diyanet’e gidiyor.

Onu yönetenler de dine aykırı bir şekilde israf içinde yaşıyor.

Vatandaş açlık çekerken, kendi personeline haftada bilmem kaç kilo et yedirmeyi, ihale şartnamesine bağlıyor.

***

İsteyen dinsiz ilan etsin, isteyen kafir; artık yazacağım:

* Laik devlet, dini finanse edebilir mi? 

* Devlet ve inanç kurumları arasında herhangi bir ekonomik ya da siyasi işbirliği kabul edilebilir mi? 

* Her şeyi özelleştiren devletin Diyanet İşleri Başkanlığı’nı cami cemaatlerine bırakma vakti hala gelmedi mi? 

* Neden bizim ülkemizde inanmayanlardan ya da başka dinlere ya da mezheplere mensup olanlardan alınan para, “inananların finansmanı”nda kullanılıyor.

* Din-siyaset-ticaret ilişkilerini düzenleyen yasaların baştan aşağıya değişmesi gerekmiyor mu?

***

Bu konuda daha yüzlerce soru sıralayabilirim. Ama en temel sorular bunlar…

Ben de Almanya’daki vatandaşlar gibi din kurumlarına vergi ödeyip ödemeyeceğime, onları finanse edip etmeyeceğime kendim karar verebilmeliyim.

Çünkü bizde iyi niyetle inşaa edilen bugünkü sistemin din sömürücüleri tarafından istismar edilmesinden bıktım.

Biz aç gezerken, bizim dini duygularımızdan nemalanan birilerinin haftanın dört günü biftek, bonfile, et haşlama, et kızartma, tavuk, ciğer, kebap, köfte, iskender yemesi ağrıma gidiyor…

***

Evet; isyan ediyorum.

Bizi dinle sömürenlere de hakkımı kesinlikle hela falan etmiyorum!