Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.368

Erken seçim bekleyen saf vatandaş: Sen oku!

Başta Ankara kulisleri olmak üzere günün en çok konuşulan konusu, erken seçim.

Olmaz kardeşim!

Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığı yerinde olduğu sürece en az üç yıl daha (yeniden seçilmek için belki beşinci yılını feda edebilir) böyle bir olasılık yok…

Türkiye ekonomisi yerin dibine girse...

Emekli maaşlarımız birer aylık ev kiralarımızı karşılayamaz hale gelse… Nafile!

Unutun erken seçimi.

*

Hatırlayın, daha bir yıl önce “atı alan” beş yıllığına Üsküdar’ı geçti.

Artık emniyet de o, silahlı kuvvetler de…

Eğitimin de sağlığın da adaletin de başı!

Üstelik bütün seçim anketlerinde partisi “ikinciliğe” düştü.

Haritadaki sarıya boyalı illerin yarısından fazlası kırmızıya döndü.

Niye gitsin ki erken seçime?

Ayrıca…

Böyle bir kararı almak için Meclis’te yeterli sayınız mı var?

Tamam o yok; bari sendikalar, sivil toplum örgütleri falan olsun…

Onlar da yok…

Peki kim götürecek ülkeyi erken seçime?

Bunu yapabilecek tek güç var:

Cumhurbaşkanı.

Onun da alnında “saf” mı yazıyor?

Niye bile bile “Lades” desin ki?

Niye tacını, tahtını riske atsın?

Niye elindeki bu gücü toprağa gömsün?

Beceremiyor”muş…

Yapamıyor”muş...

Ülkeyi bataklığa sürüklüyor”muş…

Diktatörleşiyor”muş…

Sanki düne kadar farklıydı.

Sanki hep beceriyordu, yapıyordu, diktatörleşmiyordu da bugün böyle oldu.

*

Geçin bunları beyler, geçin...

Eğer kurtuluşu gerçekten istiyorsanız, artık “Birileri pişirsin, biz de afiyetle yiyelim” demekten vazgeçin.

Tamam; alışmışsınız…

Tamam; iyi olan her şeyi kucağınızda bulmuşsunuz.

Kul yerine vatandaş olmayı…

Seçmeyi, seçilmeyi…

Kadın haklarını…

Yasalar önünüde eşit olmayı…

Toplu sözleşme ve grev hakkını, sendikalılaşmayı…

Hatta demokrasiyi bile kucağınıza bırakmışlar.

Peki; siz, babalarınız ya da dedeleriniz ne yapmışsınız?

Bu “hediyeler”in birinin bile kıymetini bilmemişsiniz.

Har vurup harman savurmuşsunuz.

Sonuçta da emek vererek, alın teri dökerek, gerektiğinde kanınızı dökerek sahip olmadığınız o hediyeleri tek tek kaybetmişsiniz…

Şimdi yine aynı şeyi yapıyorsunuz:

“Madem anketlerde hep önde çıkıyoruz, iktidar bizim hakkımız. Versinler iktidarı bize!”

Oldu canım, gözlerim doldu!

Sen yan gel yat, hiçbir şey yapma…

Cebinden çalınan paralara bile itiraz etme…

Polis copundan, biber gazından kork…

“Ya hakkımda dava açarlarsa” korkusuyla sosyal medyada bile tırsıkları oyna…

Sokaklara dökülme, meydanları inletme, yaşadığın haksızlıklara isyan etme…

Sadece yat kalk, “Yeni bir Atatürk” bekle…

Olur… Başka emrin?

*

O günler geçti canım kardeşim.

Atatürk bir kere geldi; ne büyük saadet ki o da bize geldi!

Ama artık o yok.

Artık layık olduğun hiçbir şeyi sana hediye etmezler!

O devir geçti.

Artık nasıl “ekmek aslanın ağzında”ysa; gerçek demokrasi de aslanın ağzında...

Yok artık öyle beş kuruşa üç köfte!

Zahmetsiz emek, emeksiz ekmek, ekmeksiz yemek yok…

Erken seçim mi istiyorsun?

Öyle Özgür Özel’in konuşmasıyla, DEM’in bağırmasıyla, İYİ Parti’nin yeni Genel Başkanı’nın ricasıyla olmaz bu işler!

Büyüklüğünü göstereceksin.

Gücünü göstereceksin.

Kararlılığını göstereceksin.

Ne tanktan korkacaksın, ne toptan…

Gençliğe Hitabe’yi, Bursa Nutku’nu bağıra bağıra okuyacak, kimsenin burnunu kanatmadan, zarar vermeden ancak bu uğurda grekirse can verecek kadar kararlı olduğunu göstereceksin…

İşte; o zaman birilerinin aklına gelir belki yine davet almadan Tunus’a gitmeleri gerektiği...

*

Atatürk bekleme…

Hak ettiğini düşündüğün şeyleri almak istiyorsan, masaya yumruğunu vur.

Sokağa çık sokağa…

Ağlamaktan, sızlanmaktan, dilenmekten, beklemekten vazgeç artık...

Üç ol, beş ol, on ol, yüz ol, yüz bin ol, milyon ol…

“Sokakta tank paleti,

Sokakta düdük sesi,

Sokakta Tomson!

Sokağa çıkmak yasak…”

demeden çık sokağa….

“Sokaktayım.

Gece leylak

Ve tomurcuk kokuyor.

Yaralı bir şahin olmuş yüreğim.

Uy anam anam…

Haziranda ölmek zor” diyeceksin gerekirse Hasan Hüseyin gibi…

*

Atatürk’ü beklemeyecek; Atatürkçü olacaksın…

Onun gibi düşünecek, planlayacak ve harekete geçeceksin!

Yoksa…

Bekleye bekleye çürüyüp gideceksin!