Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Güvendiğim tek kurum!

Parmaklar indi, kalktı; devletin Saray’da hazırlanan 2024 Bütçesi Meclis’te kabul edildi…

Hangi kuruluşa ne kadar para verilecek, belli oldu…

Peki; bu kadar büyük bütçeler tahsis edilen bu kurumları, biz ne kadar “kabul” ediyoruz?  

Kendi adıma söyleyeyim; AKP’li 22 yıl sonrasında saçma sapan bir ülke oldu Türkiye Cumhuriyeti…

Yurdumu seviyorum. Ülkemin insanını, dağını, taşını, kurdunu, kuşunu, kedisini, köpeğini seviyorum.

Havasını, denizini seviyorum.

Ama galiba o kadar!

*

Bu ülkenin siyasetçilerini sevmiyor ve güvenmiyorum.

Bürokratlar derseniz, koltuklarını koruma derdinde…

Hukukçular, hak dağıtmayı bırakın hakkı ve hukuku gasp ediyor.

Öğretmenler, akademisyenler korkak, kışlalar dinci siyasete teslim olmuş…

Polis, jandarma; güven değil, korku pompalıyor!

İmamlar güç zehirlenmesi yaşıyor, camilerde parti toplantıları yapılıyor!

Koca bir ülke bilimle değil, hurafelerle yönetiliyor!

Asgari ücretin tespiti için işçi ve işveren sendikaları, Çalışma Bakanlığı uzmanları; yalancıktan da olsa iki hafta boyunca toplantı yapıp duruyor ama rakamı Cumhurbaşkanı belirliyor!

Futbolu bile çirkinleşti güzel yurdumun, sahalarda yumruklar konuşuyor, mafyöz bir yönetici tayfası kin ve öfke saçıyor!

Gazetecileri göz göre göre yalan haber yapıyor, yazarları kadınların çantasından para çalıyor, yorumcuları belediyelerden para alıyor!

*

Gelelim, bütçelendirilen kurum ve kuruluşlara:

Meclis Başkanı partili cumhurbaşkanının ağzının içine bakıyor.

Cumhurbaşkanı yardımcısı sahibinin sesi olmaktan başka işe yaramıyor.

Ana muhalefet partisi sadece kendisini savunmaya odaklanmış, Anayasa Mahkemesi alt mahkemelere bile söz geçiremez vaziyette…

Yargıtay’da hukuk değil, siyaset üretiliyor.

Danıştay kimliksizleşmiş, Sayıştay’ın raporlarını ciddiye alan kalmamış…

Bakanların hepsi aynı… Recep Tayyip Erdoğan!

YÖK eğitimi paralı hale getirmiş…

ÖSYM, defalarca soru sızdırmaktan suçlu bulunmanın utancıyla yanmış, bitmiş, kül olmuş…

Genelkurmay Başkanı, “Darbeci ilan edilirim de kodese tıkılırım” diye, konuşmaktan bile korkuyor. Askeri okulları komutanlar değil, tarikatlar yönetiyor.

Basın Yayın Genel Müdürlüğü, İletişim Başkanlığı’na dönüştürülmüş, sarı basın kartları bile bu iktidarın rengi olan turkuvaza boyanmış… Gelin görün ki adı hala “sarı basın kartı…”

Yüksek Seçim Kurulu’nun simgesi “badem bıyık…” Her seçimde akıl dışı bir karara ya da uygulamaya imza atıyor. Onay verdiği aday milletvekili seçiliyor, ancak sıradan bir mahkeme bunu kabul etmiyor, YSK üyeleri ise sanki kendi kararlarına tecavüz edilmemiş gibi oldukları yerde duruyorlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelince… “Türkiye”si doğru, gerisi yalan… Ne “büyüklük” kalmış Meclis’te; her kanun önerisi sarayda hazırlanır hale gelmiş… Ne de “millet!”

Ülkenin bölünebileceğini söyleyen dinci ve ırkçı partinin lideri o Meclis’te nutuk atıyor, sözde “milliyetçi” partinin lideri ittifak bozulmasın diye gülümseyerek seyrediyor!

Barolar bile bölünmüş; iktidar kendi barolarını yaratmış…

MİT, TRT-1’e dizi film üretmekle meşgul!

Rektörler emir kulu, Dil ve Tarih Kurumu uyuyor, RTÜK düşünce ve ifade özgürlüğünü baltalıyor.

TÜBİTAK, “yılın bilim ödülü”nü “Okunmuş fasulye” projesine veriyor.

Sermaye Piyasası Kurulu, spekülatörlerin oyuncağı haline gelmiş; piyasalardaki “keriz yolma operasyonları”na seyirci kalıyor.

Anadolu Ajansı her seçim gecesi çuvallıyor, TRT sahte tarih yaratmaya çalışan dizi yapımcılarına milyarlar ödüyor. 

Sivil toplum çökmüş, meslek kuruluşları sinmiş vaziyette… Kimseden çıt çıkmıyor! 

*

Bir kurum daha var elbette; unuttum sanmayın…

Altı bakanlıktan fazla bütçesi olan Diyanet İşleri Başkanlığı!

Elinde kılıçla fetva veren Atatürk karşıtı başkanın yönettiği bu kurum son olarak çalışanlarına bir kitap dağıtmış… 

“Aileyle İlgili Sıkça Sorulan Sorular” isimli bu kitaba göre;

Nişanlı çiftlerin cep telefonları veya internet üzerinden görüntülü veya görüntüsüz iletişim kurmaları dinen “caiz” değilmiş…

Kitap, aynı zamanda nişanlı kadının, kayınpederinin elini öpmesini de haram sayıyormuş...

Şimdi “Ulan sayın baylar, Kuranı Kerim’de mi var böyle bir günah? Ya da peygamber mi söylemiş cep telefonu yasağını? Oturma organınızdan uydurduğunuz bu safsatalar yüzünden Türk halkı ateist oluyor” diyeceğim ama… Ne fayda!

*

Bütçelendirilen bütün devlet kurum ve kuruluşlarını saydım size; hepsinin hali bu…

Bir tek Meteoroloji Genel Müdürlüğü kaldı geriye…

Haklarını yemeyeyim; sadece bu kuruma güveniyor Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları! Ne tahminde bulunmuşsa, öyle oluyor havalar!

İyi ki varsınız meteoroloji çalışanları…

Bu ülkenin en güvenilir kurumu, açık arayla sizsiniz!

Hepinizle gurur duyuyoruz!