Adalet ve Kalkınma Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından 2008 yılında “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmak suçundan mahkum edildi.
Aslında kapatılması gerekiyordu ama sadece “bir” oyla bundan kurtuldu. Bu büyük suçun karşılığında sadece “hazine yardımından kesinti” gibi küçük bir cezaya çarptırıldı.
Şimdi aynı suçu neredeyse her gün işliyor ama her nedense “partilerin anayasaya uygun davranıp davranmadığını izlemekle görevli” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu parti hakkında yeni bir kapatma davası açmıyor.
Üstelik bu konuda yapılmış resmi başvurular olmasına karşın!
*
Tamam; Cumhurbaşkanı yargılanamıyor!
Hakkında, yaptıklarından ve söylediklerinden dolayı dava da açılamıyor.
Ama AKP ayrı bir tüzel kişilik…
Cumhurbaşkanı’na tanınan bu hak, aynı zamanda Genel Başkanı olduğu AKP’ye tanınmış olmuyor ki…
Hatırlamaya çalışalım:
• AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, koyu şeriatçı Taliban’a övgüler yağdırmadı mı?
• Şeriat rejimine karşı çıkanları dinsizlikle suçlamadı mı? “Şeriata düşmanlık dinin kendisine husumettir” demedi mi?
• Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tarikat ve cemaatlerle yapılan protokolleri savunan konuşmasıyla laik Cumhuriyet’e meydan okumadı mı?
• Cumhur İttifakı’nın şeriatçı ortağı HÜDAPAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, ülkenin etnik ve din temelli bölünüp parçalanmasını net bir şekilde savunmadı mı?
• İstanbul’un göbeğinde Hilafet Mitingi düzenlenmedi mi?
• Anıtkabir’de bile şeriat yanlısı sloganlar atılmadı mı?
• Ülkenin camileri iktidardaki siyasi partinin siyasal propaganda mekanlarına dönüştürülmedi mi?
Ve dün…
Evet; daha dün, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin Mersin mitinginde konuşurken kendisini dinleyenlerin bir bölümü “Şeriat isteriz” diye slogan atmadı mı?
*
Binlerce örnek daha sıralayabilirim.
Ancak sadece yukarıda saydığım sözlerin ve eylemlerin tamamı bile AKP ve ittifak ortağı HÜDAPAR hakkında kapatılma davası açılmasını gerektirir.
Ancak her nedense, bu işi yapmakla görevli tek makamda oturan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin bir türlü harekete geçmiyor.
Anayasa’nın delinmesine…
Ayaklar altına alınmasına…
Her gün yeni bir anayasal suçun işlenmesine seyirci kalıyor.
*
Peki; kim bu Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin?
Çorum’da 1 Mart 1960 tarihinde doğmuş…
Çorum İmam Hatip Lisesi mezunu bir imam…
Arkasından Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş…
Şimdi; insan ister istemez düşünmeden edemiyor:
Acaba Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bir imam hatipli olduğu için “şeriata ve laikliğe” bir hukukçu gözüyle değil de ilahiyatçı gözüyle bakıyor olabilir mi?
Bunca “laiklik karşıtı eylem ve söylem” ortadayken, onun harekete geçmemesinin altında böyle bir “manevi” neden yatıyor olabilir mi?
Eğer öyleyse böyle bir Sayın Başsavcı, laik anayasamızı, onu yıkmak isteyenlerden koruyabilir mi?
Ve onun bugünkü suskunluğu, harekete geçmemesi açık bir “görevi ihmal” suçu değil mi?
*
Keşke Yargıtay Onursal Başsavcısı, değerli ağabeyim Sabih Kanadoğlu hayatta olsaydı da bu soruları ona sorabilseydim.
Yokluğunu o kadar çok hissediyoruz ki!
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
22 Kasım 2024 burç yorumları
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi